04.03.2021 - 17:21 | Son Güncellenme:
Osmaniye önceleri Adana’nın bir ilçesiydi. 1996 senesinde ise Osmaniye, Kadirli, Düziçi, Bahçe, Toprakkale, Sumbas ve Hasanbeyli ilçelerini birleştirerek Osmaniye bir il olmuştur. Çukurova bölgesi ilk çağlarından beri Roma, Pers ve Hitit uygarlıkları için ev sahibi olmuştur. Bu bölge Mezopotamya, Suriye, Kilikya ve Kapadokya yollarının da birleştiği bir noktada olması ile oldukça stratejik olan bir konumdadır. Aynı zamanda Ortadoğu ülkeleri ile bağlantı kurulan yol üzerinde olması da önemlidir. Bu yolların denetlenmesi için Osmaniye bölgesine çok sayıda kale inşa edilmiştir. İpek Yolunun da tam olarak bu bölgeden geçmesi de konum olarak bu bölgeyi oldukça değerli kılmıştır.Aynı zamanda ilk çağlarda Akdeniz’e ve İsos limanına ticaret için gelen gemileri soyup korsanlık yapmakta olan kavimler bu bölgede Nur Dağında barınmışlardır. Bu sebeple çok sayıda kültürün gelip geçtiği bir bölgedir. Bu bölgede yer alan Osmaniye ise bütün kültürlerden iz taşımaktadır. Osmaniye tarihi kaleleriyle n plana çıkan ve bilinen bir şehirdir. Öyle ki Kaleler Şehri olarak da anılır. Osmaniye’de yaylalar, millî parklar, açık hava müzesi ve kaplıcalar gibi gezilecek çok sayıda doğal güzelliği de içinde barındırır.
Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde ve Ceyhan Nehrinin hemen kıyısında bulunan bu milli park oldukça zengin çeşitlilikte bitki örtüsüne sahiptir. Bu milli bark 1958 senesinde piknik, kamp, trekking yapılabilir. Hem Osmaniye halkı hem de çevre illerden çok sayıda gelen ziyaretçi ile yaz aylarında oldukça hareketli bir yer olmaktadır. Türkiye’deki ilk açık hava müzesi ise milli parkın içinde yer almaktadır.
Bu bölge kuşların göç yolu üzerinde yer alır. Bölgede bulunan yarlar, sazlıklar, ağaçlar ve göletler kuşların barınması, üremesi ve beslenmesi için oldukça elverişlidir. Kuş cennetinde; kızıl şahin, gece balıkçılı, Arap bülbülü, karabaşlı kiraz kuşu, kızıl sırtlı örümcek kuşu, sığır balıkçılı gibi 200’e yakın bir sayıda kuş türü bulunur.
Manavgat Şelalesinin bir minyatürü gibi olan Şarlak Şelalesi 25 metre uzunluğa ve 5 metre yüksekliğe sahiptir. Çevresinde bulunan çeşitli sosyal tesisler ile hem karın doyurulabilir hem manzara eşliğinde keyifli vakitler geçirilebilir. Bu bölge doğa turizmi açısından çok önemlidir.
Ceyhan nehrine yakın bir konumda olan bu antik kent Kilikya bölgesinden elde edilmiş olan yüzey kalıntıları bu bölgenin M.Ö. 2000’li yıllar ile Geç Roma dönemlerinde inşa edildiği düşünülmektedir Surlar ile çevrilmiş olan bu antik kent, tonozlar ve duvarlarla eğimli arazide düz olan teraslar inşa edilmiştir. Dükkanlar, hamam, tiyatro ve kiliseler bulunmaktadır.
Abbasi Halifesi olan Uç Beyinin Harun Reşit adına yaptırmış olduğu bir kaledir. Düziçi ilçesinin Kurtlar Köyünde bulunan bu kale 785-786 senelerinde yaptırılmıştır. 13. Yüzyılda Memluklerin kullandığı bu kale 14. Yüzyılda Doğu Kilikya’nın eline geçmiştir. 2010 senesinde yenileme çalışmalarının hemen ardından kale çevresine kamelya, tuvalet, kafeterya ve otopark yapılmıştır.
Türk, Roma ve Bizans medeniyetlerinin her birinin özelliklerini barındıran bu camii Kadirli ilçesinin merkezinde yer almaktadır. 2. Yüzyılda Romalıların inşa ettirmiş olduğu bu yapı manastır olarak kullanılırken 5. Yüzyılda yanına birde kilise eklenmiştir. 1563 senesinde bu yapı camiye çevrilmiştir.
Amanos dağlarının eteğinde bulunan Zorkun Yaylası hem Osmaniye’nin hem de Çukurova bölgesinin en büyük olan yaylasıdır. Oldukça güzel doğası nedeni ile Osmaniye’de gezilecek yerlerden biridir. Köknar, çam ve sedir ağaçları ile çevrili olan bu yayla içerisinde kamp alanları ve sosyal tesislerde bulunur. Mimari açıdan farklı evleri ve ahşap evleri bulunur. Yaz aylarında nüfusu artar.
Osmaniye merkezine 4 kilometre uzaklıkta yer alan Karaçay Şelalesi doğa harikası olan bir yerdir. Çevresindeki mesirelik alanda piknik yapılabilir aynı zamanda restoranda yemek yenilebilir. Yüksekliği 25 ila 30 metre olan bu alana bir miktar araçla çıkılabilirken ardından 2,5 saatlik bir yürüyüş gerekmektedir. Kamp yapmak için de uygun alanları bulunan bu şelale ve çevresine çıkmak için zorlu bir yürüyüş gerekse de sonunda buna değer bir manzara ile karşılaşılacaktır.
Ceyhan nehrine olan kıyısı ve ağaçlar ile kaplı olması ile oldukça güzel bir alanda bulunan kaplıcalar bir şifa merkezidir. Hem tertemiz havası hem de doğasının güzelliği ile de tercih edilebilecek olan kaplıcalar bol miktarda mineral içerir.
M.Ö. 2000’li yıllara dayanan geçmişi ile İskenderun – Adana yolunda bulunan bu kale oldukça güzel bir kaledir. Çok sayıda ziyaretçisi olan bu kaleden bakınca görülen manzarada doyulamaz güzelliktedir.