Büyük takımların oyunu çözme alternatifleri vardır ve olmalıdır. İyi ve istikrarlı futbol bu alternatifleri en az bir oyun planının etrafına yerleştirebilme başarısı gösterilebildiği zaman oynanır.
Fenerbahçe’nin bir takım omurgası var; bu gerçekten çok önemli bir detaydır.
Takım, birbiriyle oynama alışkanlığı olan kadro demektir.
Kadro yetenekli ve kaliteli futbolculardan oluşmaktadır.
Bunun en önemli ispatı oyun planı yerleşmemiş olsa da her maç bir oyuncunun ön plana çıkarak galibiyet getiren golü atabilme becerisi gösterebilmesidir.
Kaliteli ve birbirleriyle oynama alışkanlığı olan takıma bir oyun planı yerleştirmekse artık an meselesi olmalıdır.
Fenerbahçe dün yine kaliteli ve dahası akıllı futbolcularının bitirici becerisiyle kazandı.
Zorlandı; çünkü Fenerbahçe’nin hala bir oyun planı bulunmuyor.
Karşılaşmanın henüz ilk dakikalarında Ozan, sağ taraftan Isla’ya ezber bir top attı. Pozisyonda 2’ye 1 oluşmuştu ve normalde Isla’nın oraya ezbere koşması gerekirdi. Ancak gitmedi ve top dışarı çıktı.
Oysa aynı Ozan biraz sonra tek başına geçen hafta Beşiktaş maçında yaptığı gibi bir pozisyon yarattı.
Ancak çektiği şut attığı golün çok uzağındaydı.
Top Ozan’a geldiğinde eğer Isla boşa koşmuyorsa demek ki burada anlaşılması gereken bir durum var demektir. Belki öğrenilmiş ders; Ozan topu aldı mı tek başına gider, gibi.
Bu maçta Ozan en çok hatalı pas atan oyuncu sıralamasında en başa çıktı. Pas trafiğine bakıldığında oynadığı pozisyon itibarıyla arkadaşlarından en fazla pas alan oyuncu olmasına karşın, en az pas atan oyunculardan biri durumunda.
Ozan tek başına tehdit taratacak, pozisyon yaratacak ve hatta gol atacak yetenekti bir oyuncu olduğunu gösteriyor. Ancak takımla birlikte ne yaptığına da bakmak gerekiyor; işte bu bir oyun planı göstergesidir.
Bu çözecek kişi elbette Ersun Yanal’dır.
Fenerbahçe maça çok iyi başladı, kazanmayı, bir an önce gol atmayı istiyordu. Golü de erken buldu. Deniz Türüç akıl dolu bir serbest vuruş golü attı.
Peşinden kısa sürede de golü yedi. Golde bir sürü detay var; kaleci Altay kuşkusuz böyle gol yenmesine izin vermemeli ancak o kadar Fenerbahçeli savunma oyuncusunun arasında bir Rizesporlu nasıl topa vurabiliyor, sorgulamak gerekiyor.
Fenerbahçe benzer durumda, ceza sahasının içinde çok daha kalabalık durumdayken kaç kere topa vurabildi?
5/19 orta isabetiyle oynadı.
Demek ki hayat bu kadar kolay olmamalı ceza sahası içinde.
Bunu sadece savunmada oynayan futbolcuların beceri ve yeteneği ile açıklamaya çalışırsanız da yanılırsınız.
Liverpool dünyanın en pahalı savunmasıyla oynuyor ve onlar da yerleşim hatalarına bağlı goller yiyor.
Kuşkusuz 29 Aralık günü bir takımdan iyi futbol oynamasını beklemek de çok kolay değil; Fenerbahçe’nin elbette kötü oynama opsiyonu da var ve dün bunlardan birini kullandı.
Rizespor kalesine yaklaşmakta çok zorlandığı bir anda Jailson çıktı, yaklaşık 35 metreden topa vurdu; kimse gol olacağını beklemiyordu hatta takım arkadaşları da elleri bellerinde bekliyordu ama o top gol oldu.
Futbolcunun akıllısını severim, türünden gole örnektir bu.
Jailson’un orta alanda önünde yaklaşık 15 metrelik bir boşluk bırakılmıştı; Rizespor, Brezilyalı’nın pas vereceği alanları kapatmıştı. Kaleci biraz ileride ve kalesinin bir kısmını boş bırakmıştı.
Futbolcunun yapacağı tek bir şey vardı; topu kaleye isabetli olacak şekilde göndermek; işi bu mu, kuşkusuz!
Fenerbahçe her maçı bu şekilde kazanırsa da sorun yok; ancak ligin böyle maçlarının da bir ortalaması var. Yayıncı kuruluş gol beklentisi oranını 100 maçta 2,5 gol gibi açıkladı.
Başka şeyler yapabilmeyi göstermesi gerekiyor.
Ersun Yanal şampiyon olacağız diyor tabloya baktığımızda Sivasspor’u görüyoruz; 11 galibiyet almış. Demek ki ikinci yarı en az 11 galibiyet almak hatta üzerine 2 koymak gerekiyor. Bunun için sözden daha fazlası gerektiği de ortadadır.
Maçta hakem Halil Umut Meler faktörü de vardı.
Oğulcan’ın sahada kalması ilginçti. Futbolcunun Gustavo’ya arkadan yaptığı müdahaleyi topa dokundu diye taç ile değerlendirmesi futbol oyun kurallarının deformasyonundan başka bir şey olamaz.
Vadat’a yapılan penaltıydı. Ancak vermedi.
Demek ki vermemesi gerekiyordudiye düşünmekten başka bir şey gelmiyor elden.