Bu maç İsmail Kartal’ın ustalık dokunuşlarının olduğu bir karşılaşma olarak dikkatleri çekti. Bu açıdan bakıldığında önemli taktiksel oyuncu değişiklikleriyle birlikte değerlendirilmesi doğru olacaktır.
Öncelikle Cengiz Ünder – İrfan Can Kahveci tercihi üzerine biraz düşünelim.
Biri deplasmandaki İstanbulspor, diğeri Kadıköy’deki Konyaspor karşılaşmalarını çözen oyunculardı.
İsmail Kartal belli ki bu iki oyuncu ile iki farklı oyun opsiyonu yaratmaya çalışıyor.
İrfan Can için bu sezon çok şey yazdık, yorumladık. Hala yazılacak bir dolu sayfa var ve oyuncu her maç buraya yeni paragraflar ekliyor.
Fenerbahçe çok iyi transferler yaptı ancak bir başka tarafından bakıldığında; takımın içinden çıkan İrfan Can etkisinin diğerlerinin de önüne geçtiği bir sezon yaşanıyor.
Gaziantep FK karşılaşmasında 3 puanı getiren golü atarak dün stadyumda ve televizyonlarının başında maçı izleyen tüm Fenerbahçelileri bir kere daha sevince boğdu.
Böylesi goller mutlu son ile sona eren sezonların en unutulmaz anları olarak kayıtlara geçer.
Fenerbahçe’nin 2000-01 ve 2010-11 sezonlarında Gaziantepspor ile oynadığı kritik maçlar o günlere yakından şahit olanlar hala unutulması mümkün olmayan anlarla doludur.
İrfan Can büyük bir ihtimalle o anlara bir yenisini ekledi ve çok zor kilidi açan oyuncu oldu.
Evet, İrfan Can böyle bir oyuncu işte.
Şimdi bu oyuncuyu kenarda tutup yerine hangisini sürerseniz sürün kolay değildir. Önünde sonunda eleştirilecek bir ikilem yaratır.
İsmail Kartal öncelikle bunu denedi Gaziantep FK karşısında.
Bir riskti ve aynı zamanda 60 dakika süren bir dağınıklık yaşandı sahada.
İkinci yarı sağdan çözemeyeceğini anlayınca Fenerbahçe oyunu tamamen sol tarafa yığdı.
Rakip ceza sahasının içini yol geçen hanına çevirse de o son vuruşu yapacak pozisyonu bir türlü üretemedi.
Bu bölümde kazanılan penaltı da işte Fenerbahçe’nin ceza sahasının içindeki yoğunluğunun bir sonucu olarak çıktı.
Tadic’in üst üste kaçırdığı penaltı vuruşlarının etkisiyle topun başına Dzeko geçti ama yine olmadı. Gerilim her dakika biraz daha arttı.
İşte tam da bu bölümde İsmail Kartal, Cengiz ile İrfan Can değişikliğini yaptı.
Aynı anda da 6 numarasını çıkarıp sahaya ikinci 9 numarasını soktu.
Bu risk olabilirdi ancak belki de Bonucci’nin sahada olmasına güvenerek bu hamleyi gerçekleştirdi.
Fenerbahçe’nin bu dakikadan sonra çok daha etkili olduğunu yazamayacağım.
Hatta orta alanda bir oyuncunun eksilmesi bu anlamda takımın oyununun geriye gitmesine bile neden oldu diyebiliriz.
Ama diğer taraftan da sahada başka bir oyun vardı ve o dakikaya kadar işleri yolunda giden rakip savunma anlayışı için bu yeni bir durumdu.
İsmail Kartal golden hemen önce bir hamle daha yapıp, Tadic’i de King ile değiştirdi.
Fenerbahçe oyunu hala soldan kurmaya devam ediyordu bu nedenle de normalde sağ kanatta olması gereken İrfan Can Gaziantep FK ceza sahasının içinde ters taraftan girip ve kafa ile golünü atıyordu.
Peki maçın bu kadar sıkışması, son 10 dakika içinde güç bela çözülmüş olmasının sonrasında İsmail Kartal’a ustalık payesi vermek nasıl mümkün oluyor?
Gönül rahatlığıyla şu sorunun cevabını verebilmek mümkün mü?
“Fenerbahçe bu maçtan puan kaybetmiş olsaydı; aynı olumlu cümleleleri yazabilecek miydim?”
Hayır!
Zaten bu yazdıklarımın içinde aynı zamanda da bir eleştiri gizli!
Kazanmak bu eleştirinin sadece tonunu yumuşatıyor.
Ama aynı zamanda da aldığı riskler göz önünde bulundurulduğunda İsmail Kartal öyle ya da böyle bir takdiri hak ediyor.
Teknik direktörler sezonun içinde bazen buna benzer riskleri alırlar; farklı oyuncu tercihleriyle takımın genel karakterini görmek isterler.
Maça İrfan Can ile başlayıp belki ilk 10 dakikada skor üretebilmek mümkün olabilirdi.
Belki de olmazdı, bu durumda da İstanbulspor hatırlamasıyla bu sefer Cengiz Ünder’le neden başlamadın eleştirisi devreye girerdi.
Akıl oyunlarının ve denklemlerinin sonu yoktur!
Önemli olan teknik direktörün bu hamleleri yapabilme cesaretidir.
Galatasaray karşılaşmasında İrfan Can’ın 8 numarada oynatılması gibi. O güne kadar oyuncunun 8 numarada da oynayabileceği yönünde yorum yapanların gerçekle yüzleşme 45 dakikasıydı.
2 puana karşılık gelmiş olabilir; belki daha fazlası şimdilik bilemiyoruz ama denendi.
Dün Fenerbahçe çok zorlandı ama her türlü olumsuzluğa karşın kazanmasını bildi.
Geçen sezon böyle maçları geçemiyordu. O günleri hatırlarsanız Fenerbahçe’nin hem lider hem de “winner” oyuncu eksikliğini ön plana çıkarıyor, tartışıyorduk.
İrfan Can bu sezon takımın winner oyuncusu olarak pırıl pırıl parlıyor. Sanırım bu birçok bakımdan değerli bir hale geliyor.
Dün Oosterwolde savunmada ve ileri çıkışlarda bize güzel stoper oyuncu temsili sundu. Hatta ilk yarı içinde bulunduğu atak organizasyonu golle sonuçlanmış olsa bugün yazının başlangıcı ve merkezinde bile olabilirdi.
Konyaspor maçının 3 gollü kahramanı Dzeko tutuktu, şanssızdı hatta penaltı göz önünde bulundurulursa “beceriksizdi.”
Futbol bazen böyle bir şeydir.
Ancak şu penaltı sorununun Samandıra’da çözülmesi gerekiyor.
3 gün sonra bir Kupa maşına çıkacak Fenerbahçe; muhtemelen oldukça yedek ağırlıklı bir kadro göreceğiz. Sonrasında da hem sezonun boyunun kısalacağı hem de zorlaşacağı bir sürece girecek.
Avrupa Kupası maçlarına kadar Fenerbahçe’nin kayıpsız devam etmesi çok önemli olacaktır.