Maçtan bir saat önce masada oturmuş Türkiye’nin bir tarafında yaşanan ve hepimizin duyarsız kaldığı yangını konuşuyorduk. Karşılaşmaya damgasını vuracak gol öncesinde bir kişinin bu yangına dikkat çekmek için sahaya gireceğini henüz bilmiyorduk. Gerçekten de böyle bir ortamda derbiyi, futbolu, bu pozisyonları yorumlamak, konuşmak kolay değil. Üstelik tam da bu duyarsızlığa dikkat çeken bir eylemle birlikte…
Golün böyle bir anda atılmış olması bile bize hatırlamamız, görmemiz gerekenleri değil de hala ve ısrarla başka şeyleri anlatamıyorsa ne diyebiliriz ki?
Ülkemizin tuhaflıklarına yakışan bir derbi oynandı, Beşiktaş kazandı, şampiyonluk yarışında önemli bir engeli de aşmış oldu.
Bir kere daha gördük ki Galatasaray değil bir derbi kazanmak, bulunduğu durumu bile korumaya yetecek gücü kalmamış.
İki hafta önce Fenerbahçe karşısındaki aciz futbolunu biraz olsun örtmek için ilk 45 dakika Beşiktaş’a kafa tutar gibi görünse de ikinci yarı gerçekler ortaya çıktı. Fark olmadıysa bu biraz Gomez’in fazlasıyla da Sosa’nın sezon boyu bize gösterdiklerinden farklı beceriksiz vuruşlarından kaynaklandı.
Galatasaray ilk devreye santraforu olmayan kalabalık bir orta saha ile çıkıp Beşiktaş’ın pas bağlantılarını kesmek istedi, bunda da kısmen başarılı oldu. Ancak futbolu akılla değil, hırsla, daha fazla koşarak ve gerilim yükleyerek oynama tercihlerinden başka ellerinde başka bir şey olmayınca bunu tüm maça yaymak mümkün değildi. Bu nedenle ikili mücadelelerde her an bir kavga çıkacakmış gibi pozisyonlar yaşandı.
Bu oyun kısa süreli de olsa Beşiktaş’ın bocalamasına neden olsa da ikinci yarı başında bilindik oyununa döndüğünde siyah beyazlı takım daha fazla Galatasaray kalesinde görünmeye başladı.
Çünkü Sneijder’ın tüm maçı çıkaracak gücü yoktu.
Podolski muhtemelen sezonu kapatmıştı; belki de kupa finalini bekliyor.
Emre Çolak geride kalan üç sezonda bu takımda kendisine yer olmadığını çok iyi anladığından ve hep böyle zamanlarda kendisine görev verildiğinden tüm konsantrasyonunu kaybetmişti.
Yasin hep oynar gibi görünüp, bal yapmayan arı kıvamındaydı.
Selçuk futbol aklını kaybedeli çok oluyor. Bu oyuncunun kariyerinde Sneijder’ın takıma gelmesinin büyük etkisi olduğunu kimse konuşmak istemiyor. Türkiye gerçekten büyük bir futbolcu olma potansiyelindeki bir oyuncunun üç sezonda nerelere geldiğini hiç fark edemedi.
Buradan galibiyet getirecek bir oyun çıkması mümkün müdür?
Beşiktaş için belki de Galatasaray’la oynamak bu hafta örneğin bir başkasıyla eşleşmekten çok daha büyük bir avantajdı.
Maçı çok öncelerde koparması gerekiyordu. Fenerbahçe’nin Trabzon’da yaptığı gibi…
Başta yazdım, golün bir farkındalığa dikkat çekme anında atılması büyük talihsizliktir.
Ülkemizde hiç mi normal bir şey yaşamayacak mıyız sorusunu sormadan edemeyeceğimiz bu pozisyon sonrasında ortaya iki ayrı görüş çıktı.
- Gol nizamidir!
- Hayır, kural hatası olmuştur!
Bu bile başlı başına karşılaşmayı sorunlu hale getiriyor.
Karşılaşma sonrasında, bazı hakem “eskileri” zamanında kuralları nasıl yorumlayarak maç yönettiklerine dair bize çok güzel ders verdiler.
Galatasaray bu kadar ucuz kurtulduğu maça yediği tuhaf golü bahane ederek itiraz eder mi bilemem ancak olası yapılacak itiraza da aynı akıl yürütmeyle karşılık verilerek zaten bir an önce bitmesi beklenen ligin sonlandırılması adına tescil edileceğine de şüphe duymamak gerekir.
Golden saniyeler ve pozisyonlar öncesinde sahaya giren şahıs hakeme oyunu durdurma yetkisi vermesine rağmen kural kitabındaki tarife bağlı yorumla devam kararı golün hazırlanmasına katkı sağladı.
Kural pozisyonu gol vuruşu öncesiyle tarif ediyor. Mete Kalkavan dünkü maçta sanki avantaj kuralı varmış gibi yorumladı. Oysa adamı gördüğü an top daha çok geride, gol alanının dışındaydı. Diyelim ki topu Donk kazandı ve ileriye doğru attığında bu sefer avantaj Galatasaray’a olsaydı, içeride biri olmasına rağmen devam ettirecek miydi? O sırada uzaklardan topa vurulsa ve Galatasaray bir gol kazanmış olsa pozisyonun yorumu nasıl olacaktı? Maç hangi an durdurulacaktı? Beşiktaş golü yemiş olsaydı, kural nasıl yorumlanacaktı?
Bu pozisyondan o kadar çok ihtimal ve soru çıkar ki!
Kural ‘bana göre’ hakeme sadece gol vuruşu sırasında içeri yabancı bir kişi girerse gol kararı verme hakkı veriyor, maçı devam ettirme değil!
İşte bizim hakemliğimiz fiilen ve mealen bu durumdadır!
Olmaz ya diyelim ki “bu maçtaki gol sorunlu bulundu ve maçın tekrarına karar verildi ve Çarşamba günü bir daha oynandı sonuç ne olur” sorusuna cevap Beşiktaş’ın kaçırdığı mutlak pozisyonlarıdır!
Tuhaflıklarla da olsa maçı hak eden kazanmıştır!
Galatasaray bu sezonu kaybetti, önümüzdeki sezonlarda ne yapacak? Hiç kolay geçmeyeceğini dün gördü Galatasaraylı…
http://twitter.com/uzaygokerman