Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Galatasaray, 2 hafta önce Ankaragücü deplasmanında kötü oynayarak maçı kaybetti; teknik direktörü başta olmak üzere çıktılar “kötü oynarız bu ayrı bir konu, biz adalet istiyoruz” diyerek neredeyse her tarafı inletti. Maç oynanmadan önce Ankaragücü ligin sonuncusuydu.

Fenerbahçe dün ligin sonuncusuna sahasına yenildi; hakem hatalarının hatta VAR’ın tartışmalı kararları vardı. Erol Bulut biraz üzerinde durdu, geçti.

Fenerbahçe’nin yöneticileri yine hafta içindeki belirsiz bir güne randevu verirken; elde bir tablet, derdini anlatmaya çalıştı.

Haberin Devamı

Sanki FBTV diye bir televizyonu yok.

Ama çağdaşlaşacağım, dijitalleşeceğim diye televizyonunu yok etmeye, YouTube’da bol eğlenceli içerikler üretmeye soyunursan, işine en fazla yarayacağı günde pozisyonu da tabletle anlatırsın.

Bu kaçıncı mağduriyet? Kaç çizgide kaldı Fenerbahçe’nin golleri?

Daha dramatik olanı da dünkü maç için kimse Fenerbahçe yöneticisinin açıklamasını dinlemiyor, konuyu saha içindeki yetersizlikle kestirmeden kapatıveriyor.

Çünkü atı alan Üsküdar’ı geçmekle kalmadı, Bağdat’a vardı.

Artık konu Fenerbahçeli için VAR’da değil; kenarda, kulübede.

Erol Bulut ile olmaz diye bağırıyor.

İşte Fenerbahçe’yi Galatasaray’dan ayıran temel fark burada daha da belirginleşiyor.

Fenerbahçeli, Aziz Yıldırım’ın son yıllarında futbol takımının saha içi başarısızlıklarını saha dışıyla açıklanmasını dinlemek istemiyordu.

Başta Aziz Yıldırım olmak üzere etrafındaki herkesi bu başarısızlıktan sorumlu tutuyordu.

Ali Koç göreve geldikten sonra Aziz Yıldırım’dan kalan en önemli istikrar sembolü, Aykut Kocaman ile devam etmeme kararını belki de bu nedenle mecburen aldı.

Tıpkı, bir iki ay önce gündemimizde yok dedikten sonra yine taraftar baskısıyla Ersun Yanal’ı göreve getirdiği gibi.

Bugün Fenerbahçe yönetimi yaşadığı sorunu saha dışında arıyor.

Haklı mı?

Kesinlikle haklı ama daha göreve gelirken meselenin çerçevesini başka çizerek bunca transfer yapmak ve futbol aklı geliştirmek için oradan oraya koşan da kendileri.

Göreve geldikten sonra geçmiş döneme dair en şiddetli eleştiri; savrularak yapılmış harcamalar ve devralınan borç yükü değil miydi?

Haberin Devamı

Bugün bütçenin içinde kalınarak transfer yapılması bu kadar transfer yapılmayı haklı çıkarabilir mi?

Demek ki dışarıdan bakıldığı gibi değilmiş gerçekler.

Fenerbahçe’nin bu gerçekleri öğrenmesi için geçmişte yeterince tecrübesi yok muydu?

Aziz Yıldırım’ın 20 senede yaptığı her şeyin yanlış olduğuna inananlar ve savunanlar var. 20 senede yapılanların hepsi hatalıysa ortada hatalardan çıkarılacak büyük bir tecrübe var. Bunların en azından tekrarlanmaması gerekmiyor mu?

Aykut Kocaman’ın 2013’te görevi bırakmasından sonra;

2014 Ersun Yanal
2015 İsmail Kartal
2016 Vitor Pareira
2017 Advocaat
2018 Aykut Kocaman
2019 Cocu – Koeman – Ersun Yanal
2020 Ersun Yanal – Tahir Karapınar
2021 Erol Bulut

8 senede 9 ayrı teknik direktör denendi.

Hepsinin kötü veya yetersiz olduğunu ne kadar iddia edebiliriz ve ne kadar gerçekçidir bu?

Veya bu süre boyunca gelip geçen futbolcu grubu?

Bütün takımlarda iniş çıkışlar oluyor ama kimse takımını ve teknik direktörünü Fenerbahçe’de olduğu gibi yerin dibine sokmuyor.

Haberin Devamı

Geçen sezon Fenerbahçe ligi 7. bitirdi ama 6. da Galatasaraydı. Kaç Galatasaraylı Fatih Terim’i konuştu?

Ersun Yanal orada kalamadı, ne taraftarı ne yönetimi arkasında duramadı.

Çünkü daha gelirken bir grup Ersun Yanal’ı isterken, diğer grup da karşı çıkıyordu.

Başakşehir-Beşiktaş maçı sonrasında Fenerbahçeli sosyal medyada Başakşehir teknik direktörü Aykut Kocaman’ı konuşuyor. Herkes bir fikir beyan ediyor.

Nefret eden olduğu gibi dudağının bir tarafını düşürerek “futbolculuğu iyiydi de teknik adamlığı beş para etmez” diyenler genel ortalamayı oluşturuyor.

Fenerbahçe maç kazanırken üzülen, diğer tarafta kaybederken sevinenler var ve bu gruplar yönetimlerin değişmesine göre yer değiştiriyor.

Bu kadar parçalanarak içe doğru çözülen bir yapıdan şampiyon bir takım çıkar mı?

Bu kulüp şampiyon olmayı hak edebilir mi?

Fenerbahçe bu filmi kaçıncı defa gördü?

Bugün Erol Bulut üzerinden konuyu açıklamak iş değil, büyük başarı da.

Fenerbahçe son 40 yılda 10 defa şampiyon olmuş. Eğer sezon başında “bu teknik direktörle Fenerbahçe şampiyon olmaz” iddiasında bulunursanız zaten %75 ihtimalle tutturuyorsunuz.

Son on yılda bu oran daha da arttı, %80 oldu.

Mesele Fenerbahçe’nin neden şampiyon olamadığını açıklayabilmek.

Hadi bu sene Erol Bulut bu işi beceremedi; önceki sezonlar?

Galatasaray derbisi bittikten 10 gün sonra çıkıp cevap verirseniz, on gün içinde teknik direktörünüz yerden yere vurulur.

Konyaspor, Gaziantep FK, Galatasaray maçlarında attığınız goller VAR çizgisine takılır ve siz gerektiği yerde tepki göstermezseniz, algıyı yönetemez, futbol takımınızı da teknik direktörünüzü de kurtlar sofrasında yalnız bırakırsınız.

İş bu noktaya geldikten sonra da ekranlara tabletle çıkıp pozisyon anlatırsanız sizi en çok dinlemeye hazır olanlar bile kanal değiştirir.

“Dünkü maçın tüm bunlarla ne ilgisi var? Erol Bulut’un çıkardığı takım da yaptığı değişiklikler de oynattığı futbol da bir şeye benzemiyor?”

Çok haklı bir sorudur; ama zaten 10. Haftada Erol Bulut’tan bir şey olmaz diyenleri doğrulayan bir sondur.

Buradan sonra Erol Bulut’tan Fenerbahçe’ye ne yarar gelir?

Trabzonspor maçını kazanması yetti mi?

Haftaya Beşiktaş karşısında alacağı bir galibiyet, bir sonraki hafta için yeterli olur mu? Rahatlatır mı ya da sezon sonunu getirir mi?

Çok zor.

Fenerbahçeli bu sezon da maalesef alması gereken dersi alamayacağı için gelecek sezon Mart ayının ortasında yine benzer şeyleri konuşmak için burada randevulaşabiliriz.

Seneye yine aynı zamanlarda bugün haklı olduğu ispatlananlar yine bol ratingli programlarında çaylarını yudumlarken, ben de yine aynı yazıyı, farklı bir teknik direktör için, başka cümlelerle anlatmaya çalışırım.

Yaza bir şey kalmadı. Zaten seçimler var. Avrupa Şampiyonası sonrası peş peşe birkaç uçak kalkar iner. Gündem değişir, yeni heyecanlar yaşanır, sezona büyük umutlarla başlanır.