Karşılaşmanın ilk yarısı bittiğinde Fenerbahçe’nin kaleyi bulan 9 isabetli şutunda 3’ü gol olmuş, 6’sını da Kasımpaşa kalecisi Ertuğrul güçlükle çıkarmıştı.
Kaleci bu maçı 7 kurtarışla tamamladı.
Fenerbahçe’nin özellikle kalesinde golü gördüğü 21. Dakika ile 45. Dakikası arasında oynadığı futbol sezonunun en etkili, en iyisi ve hatta şampiyon olacak takım derdirtecek türdendi.
Fenerbahçe ile Beşiktaş’ı sezon boyunca ayırt eden en önemli vurgu işte son yazdığım cümlenin içinde gizli.
Düşünün, sezonun 36 haftası boyunca, Fenerbahçe’nin farklı kazandığı maçlardan sonra bile kimse “şampiyon olacak takım” yakıştırmasının yanına bile uğramamıştı.
Bırakın şampiyon takım oyununu, en büyük mesele zaten takımın bir oyun planı olmayışıydı.
Erol Bulut’un ipini çeken de bu oldu.
Sezon boyunca bunun nedenlerini çokça yazdım, önemli bölümünün doğru olduğunu düşünüyorum. Bu artık başka bir yerde kaldı.
Bu kadar kısa sürede Emre Belözoğlu, nasıl yaptığını gerçekten merak ediyorum, her neyi değiştirdi, ekledi, çıkardı, doğruyu bulduysa Fenerbahçe artık kendine güvenen, kazanmak için oynayan, pozisyon bilgisini geliştiren, taktik kurgusu olan bir takıma dönüşmüş görünüyor.
Burası çok önemli.
Geçen hafta Süper Ligin momentumunun Fenerbahçe’ye geçtiğini konuşmuştuk.
Başakşehir karşısında 1-0 geriden gelip maçı çevirmişti.
Penaltı kurtarmıştı.
Kazanmıştı!
Dün aslında moralleri bozacak bir gol yiyerek başladığı karşılaşmada bir ande vites büyütüp, rakip kaleye peş peşe dalga dalga saldırarak oyunu ve maçı dönüştürmeyi bilen Fenerbahçe’yi çok daha vurgulu bir şekilde izledik ilk yarı.
Burası çok daha önemli...
Gustavo’nun yedeğe çekilmesi ve Sosa’nın kadroya girmesinden sonra Fenerbahçe’nin oyun kurgusu 4-1-4-1’e dönüştü.
Oyunun bu bölümlerinde Pelkas ısrarla Valancia ile birlikte forveti ikileyerek geriden Mert Hakan, Sosa, Ozan ve İrfan Can ile atılan ara paslara ceza sahasına koşular yaptı. Pelkas bu bölümde 4 isabetli ve etkili şut üretti ve tamamını Ertuğrul çıkardı.
Her ne kadar sonuç alınamamış olsa bu pozisyonların üretilmesi Fenerbahçe adına önceki haftalara oranla çok önemli ve değerlidir.
Fenerbahçe ısrarla bir oyun planını deniyor ve sonuç alıyor.
Türkiye’de sonuç her zaman gol ile açıklanır; bu bir yanılgıdır. Sonuç pozisyonun geliştirilmiş olmasıdır. Gol vuruşu başka bir pozisyon ve değerlendirme istatistiğidir.
Fenerbahçe sezon başından beri neyi yapamıyor sorusunun da cevabıdır.
Buralarda sürekli ayağa toplar, tek paslarla rakip savunmayı 2’ye 1, 3’e 2’lerle geçmeye çalışarak pozisyon üreten bir takıma dönüşmek önemli bir seviye atlaması oldu.
Rakibi de çaresiz bıraktı.
İkinci yarı, özellikle de oyuncu değişikliklerinden sonra neden bu oyun sürdürülemedi sorusunun cevabını kuşkusuz takımın performans eğrisinde ve kulübedeki oyuncu grubunun sahada olan bitenle ne kadar ilgili olduğunda aramak gerekiyor.
Bir oyunu sadece 11 futbolcu ile oynuyorsanız bu da bir başka durumdur. Fenerbahçe’nin buna sahip olan oyuncuları varken sezonun son beş maçına gelinmişken buradaki eksiğe dertlenmeyi anlamlı bulduğumu söyleyemem.
Bu artık önümüzdeki sezonun meselesidir; bir omurga kurulduğunda onun üzerine işlemek kolaydır. Zaten Fenerbahçe’nin önümüzdeki sezona taşıması gereken tam da budur.
Saha kenarında özellikle 60’tan sonra görev bekleyen oyuncu grubuna düşen bir sorumluluk var; sahada olan biteni izliyor olmak.
Oralarda bir şeyler oluyor ve her ne oluyorsa sonuç alınıyor ama öyle ya da böyle efor sarfediliyor, güçten düşülüyor, performans azalıyor; işte bu oyuncu düşeni yerden kaldırmak, toplamak, eksiği tamamlamak için sahaya girdiğinin bilincinde, farkında olacak.
Tüm takımı bir arada tutan güç de işte buralardadır.
Fenerbahçe bunun altından kalkabiliyor mu?
Hayır.
Bu nedenle sahaya çıkan on birin ne yaptığı çok önemli oluyor.
Dünkü oyunun ikinci bölümü ister istemez Harun üzerinden yorumlanacaktır. Ne kadar doğru, bunun cevabını biliyorum ama bu ülkenin futbol paradigması içinde kimseleri ikna edemeyeceğimi daha iyi biliyorum.
Ancak bugün son beş maç kalmışken Fenerbahçeli’nin durduk yere meseleyi Harun üzerinden tartışmasının takımın havasına ne katkısı olacaktır, iyi düşünülüp, hesap edilmesi gerektiği de gün gibi ortadadır.
Geçen hafta Twitter’da “Harun’un yerinde olmak ister misiniz” diye sormuştum.
Hem penaltıya sebebiyet vermiş hem de kurtarmıştı.
Tam bıçak sırtı bir oyuncu; dün de penaltıyı kurtarabilirdi. Kurtarsa soruyu bir daha soracaktım.
Çok açık kimse şu an Harun’un yaşadığı şeyi yaşamak istemez. Ama bugün bir yerlerde birileri çalıştığı işinde Harun gibi zor durumlara düşüyor. Kimse işini ondan çok daha iyi yapmıyor. Ama iş eleştirmeye geldi mi mangalda kül kalmıyor.
Emre Belezoğlu’na büyük iş ve sorumluluk düşüyor. Bu kalan maçları Harun’la oynayacak.
Harun üç çok kritik hata yaptı da başta golleri kaçıranlar olmak üzere savunmadakilerin eli armut, ayakları top mu topladı?
Başta Serdar Aziz savunmada Fenerbahçe’nin önemli açıklar verdiğini izledik.
Penaltıya sebebiyet veren Harun’un çıkışı mı yoksa sezon boyunca geriye atılan bu toplarda rakibe bırakılan büyün boşluklar mı?
Buraları iyi düşünmek gerekiyor.
Geçen sezon Liverpool’u şampiyon yapan her neyse bu sezon oradan çok uzaklaştıran neden aynısıdır.
2 adet stoperin eksiği!
Son olarak şu soruyu soralım.
Bir önceki gün Beşiktaş’ın attığı golün VAR incelemesi 1 dakika bile sürmedi. Maça 5 dakika eklendi.
Dün Kasımpaşa’nın attığı gol çok uzun süre incelendi ve bunun yüzünden de karşılaşmanın sonuna fazladan 4 dakika eklenerek 9 dakika daha oynandı. 90’ın üzerine %10 daha!
Son hafta, maçlar aynı saatte oynanıyor, iki maçta iki kritik benzer pozisyon oluyor ve VAR1’deki hakem 1 dakika inceleyip çizgiyi çekerken, VAR2’deki 4 dakikada pozisyonu tamamlayabiliyor.
Ve sezonun şampiyonu bu ilave edilen 4 dakikada el değiştiriyor.
Beşiktaş olacakken Fenerbahçe veya tam Fenerbahçe şampiyon olmuşken o 4 dakikanın içindeki bir pozisyonla Beşiktaş mutlu sona ulaşıyor!
Nasıl bir ortam yaşanır gözünüzde canlandırabiliyor musunuz?
Peki bu olasılıklar dahilinde mi?
Hayır böyle şey mümkün değil diyorsanız, okuyup, geçin.
Bence pekala olası. Sorun şu, neden pozisyonların incelenmesinde bu zaman farkı yaşanıyor?