Bir Avrupa Kupası karşılaşmasında öncelikli 2 hedef vardır.
Gol yememek ve tabii ki yenilmemek.
Fenerbahçe, Lucescu’nun çalıştırdığı bir takıma karşı öncelikle bunu başardı. Hoca’nın ismini özellikle belirttim, çünkü aynı şeyi o da başardı ve çok iyi biliyoruz ki deplasmanlarda bu taktiksel hedefi daha da iyi başarıya dönüştürmeyi bilen veya becerebilen bir teknik direktöre sahip Dynamo Kiev.
Bu nedenle Kadıköy’deki karşılaşma çok daha zor geçecektir.
Dynamo Kiev ülkesinin şartları da gözönünde bulundurulduğunda çok fazla transfer yapıp kadrosunu güçlendirmiş bir ekip değil; hatta gidenler gelenlerden daha fazla.
Bu Ukrayna takımını çok daha birbiriyle oynamaya uyumlu bir ekibe dönüştürüyor.
Fenerbahçe’nin geçen sezondan gelen hazır bir takımı vardı. İsmail Kartal’ı övdüğümüz en önemli detay da bu olmuştu. Sadece hazır bir takım değil, birlikte oynamaya alışkın bir kadro da oluşmuştu.
Dün akşam Fenerbahçe’nin bu bakımdan en diri ve oyuna katkı verenleri de bunlar oldu.
Ferdi ve Osayi’yi kuşkusuz en başa yazacağız.
Sonra bir İsmail Yüksek olayı var ki hazırlık karşılaşmalarında formayı ve mevkiyi bir kaptı bir daha da bırakmadı. Çok güçlü ve asla pes etmeyen görüntüsü ile şimdiden sezona damga vuracakmış görüntüsü çiziyor.
Jesus’u takdir ettiğim konuların başında da bu geliyor.
Eleştireceklerimse epey fazla.
Şöyle bir soru soralım.
Joshua King, Lincoln, Bruma Türkiye pasaportuna sahip ve Jesus tarafından transfer edilmemiş, zaten bir önceki sezon kadrodaki futbolculardan olsalardı, dün gece sahada kendilerine yer bulabilirler miydi?
Zajc ve Serdar Dursun geçen sezonun en fazla gol atan iki futbolcusu olarak yedek kaldıkları için soruyorum bu soruyu.
Geçen sezon Pereira için sonun başlangıcı kendi transferlerinin takıma gelmesinden sonra hazır ve iyi olan takımı bozmasıydı.
Jesus yeni bir takım ve oyun oturtmaya çalışıyor ve kuşkusuz daha işin başında.
Kesinlikle de bu oyuncuları oynatarak ısındırmak ve hazırlamak amacında ancak dün akşam gördük ve izledik ki olmadı.
Valencia ve Rossi de bu takımda ilk onbirde formaya hazır oyuncular değiller.
Joshua King ile ilgili de şu tespiti yapalım; bu oyuncunun yeri hücumun en ucunda ve tam merkezinde rakip iki stoperin arasında olmalıdır. Bu oyuncunun kanatlarda gezerek etkili olması güç görünüyor; üstelik bu bölgede fazlasıyla da alternatif var.
Willian Arao ilk maçına göre iyiydi, hele girişte yazdığım senaryonun gerçekleşmesine direkt kaykı veren bir oyuncu olduğunu söyleyebiliriz. Ancak Kadıköy’de Fenerbahçe’nin kazanması da herekiyor.
Karşılaşmaya gelecek olursak maç sonunda toplam 40 faul olmuş bir mücadelenin futbol adına neresini konuşmak gerekir emin olamıyorum.
Dynamo Kiev Fenerbahçe’yi oynatmamak adına elinden gelen ne varsa ortaya koydu. Karşılaşmanın hakeminin de buna fazlasıyla göz yumarak katkı sağladığını söylemek gerekiyor.
Ukrayna ekibinin hızlı ve etkili geçiş hücumları yapabildiğini izledik. Kadıköy’de bunları çok daha fazla deneyecektir.
Fenerbahçe’nin de bu anlamda çok eksiği var. Maç boyunca duran toplar hariç sadece bir etkili hücum gördük.
Pas trafiğinin fazlasıyla kesintiye uğradığını hatta çoğunlukla da bireyselleştiğini söylememiz gerekiyor.
Rakip alanda daha fazla 2’ye 1 ve 3’e 2 yapmak, boşa oyuncu çıkarmak ve kanatlarda etkili olabilmek önemli.
İlk yarı tüm duran topları Rossi kullandı ve büyük bir kısmı heba oldu. Oysa bu takımda duran topları çok iyi kullanabilen oyuncular var.
Evet yolun çok başı ve bu köprünün altından daha akacak çok su var. Ancak bu takım o kadar da sıfırdan başlamayı gerektirmiyordu.