Bir süredir Fenerbahçe’nin bu kadar çeşitli tipte goller attığı bir karşılaşma izlememiştik. Burada kuşkusuz en önemli etken takımın bu çeşitliliği gösteren futbolculardan kurulu oluşudur.
Bu takımı kendi haline bıraksan bile bir şeyler üretebilecek potansiyeli olduğunu görebiliyoruz ki gerçekten önemli bir farktır.
Fenerbahçe gol atmayı seven, arzulayan, gole susamış bir takım görüntüsü de veriyor.
Gollerin sonrasında ailece sevinen takım olgusu ise Fenerbahçe’nin en çok ihtiyacı duyduğu şey olduğu da bir gerçek.
Düne kadar Ligin en az gol yiyen ekiplerinden Konyaspor’un açık oyununun farklı galibiyete ortam hazırladığının altını çizmek gerekiyor.
Konyaspor çok da iyi yapabildiği şekilde kapanarak oynamayı deneseydi bu büyük alanlar, boşluklar dahası şut çekme opsiyonları olur muydu bu sorunun cevabını ilerleyen haftalarda görebileceğiz.
Ancak Gustavo’nunki hariç, diğerlerinin futbolcu becerisin yanı sıra bir kaç pasta pozisyon hazırlamaya dönüştürülmesinin o boş alanlar yaratmada kısmen de olsa etki yarattığını da belirtmeliyiz.
Gustavo kendi ekmeğini neredeyse aslanın ağzından alır gibi söktü çekti ve golünü de attı.
Bu maç ligin standartları çerçevesinde bir kriter taşıdığı için takımın ileride oynayacağı maçlar içinde birden fazla planı içermektedir.
İlk golde Rodrigues, ikincisinde Moses’in yarattığı pozisyonlar kişisel beceri taşısa da üçüncü ve beşinci goller gerçek bir oyun planı olarak değerlendirilebilir.
Dördüncü golse günümüz modern futbolunun kısa yoldan sonuca gitme stratejisidir ki biz bunu çoğunlukla Liverpool’da izliyoruz. Hatta ligimizde sıkışan oyunun açılması için güzel bir maymuncuk olarak da isimlendirebiliriz.
Methiyeler kısmını son bir şeyle kapatalım; oyuncuların potansiyellerinden söz etmiştik; kaleyi bulan isabetli şutların golle sonuçlanması da şut ayağının kalitesini gösterdi.
Fenerbahçe bu maçta kendi ortalamasının yarısı kadar orta yaptı. Ancak topu yine de ceza sahasına sokabildi. Demek ki orta yapmak bu kadar önemli bir mesele değilmiş. Antalyaspor maçında ortalar yerine ayağa oynanan top tercihi yapılsa bugün zirvenin adı farklı olabilirdi.
Bir başka ilginç durum son iki maçta Ersun Yanal’ın stoperde orijinal opsiyonları değerlendirmesi oldu. Serdar sakatlandığı da oyunda Sadık ile devam etmek bu sezon için şaşırtıcı bir gelişme oldu.
Bunu bir hata diye not yazmıyorum, olabiliyormuş demek istiyorum.
Bir başka detay; Emre. Bu kadar acı çekerken oynaması büyük bir olay farkındayım; ancak iyi bir şey mi emin olamıyorum. Bu şekilde Emre’nin sahaya tüm gücünü veriyor olduğunu söylemek mümkün değil. Sakatlığının iyileşme sürecine katkısı da nedir o da ayrı bir konu.
Fenerbahçe ligin ilk haftasından sonra çok daha değerli bir galibiyet aldı. Bu ligin neredeyse üçte birine denk gelen bir yerde olması hem kendine verilmiş bir motivasyon hem de rakiplere zirve ile ilgili bir mesaj oldu.
Her anlamda gösterişli bir galibiyet izledik.