Fenerbahçe 20 Temmuz’da Avrupa Kupaları mücadelesi için başladığı sezonda 8 Ağustos’tan itibaren haftada 2 karşılaşma olmak üzere yoğun bir maç trafiğine girmişti.
Geçen hafta Eskişehir’de oynanan Konyaspor karşılaşmasındaki tutukluğun başlıca sebeplerinden biri bu olmalıydı.
Bu haftayı boş geçirmek aynı zamanda dinlenmek anlamına da geldi ve ortaya dün geceki Fenerbahçe çıktı.
Kuşkusuz takım kurgusunun tamamının mükemmel, kadro seçiminin isabetli yapılmış olduğunu söylemek bardağın dolu tarafına fazlasıyla odaklanmak anlamına gelir.
Fenerbahçe’nin orta alanında oynayan Crespo’yu zaten geçen sezondan biliyoruz; böyle bir futbolcuydu. Takıma sonradan katılmış, Galatasaray maçında attığı galibiyeti getiren golle bir anda yıldızı parlamış ve buradan aldığı momentumu sonuna kadar götürmüş, İsmail Kartal’ın Zajc ile birlikte en önemli kozu olmuştu.
Crespo gibi oynayan futbolcunuz varsa onu direkt olarak kadroya yazarsınız.
Jesus da aynı şekilde mi düşünüyor bunu Perşembe akşamı yapacağı takımı görünce anlayacağız. Normal şartlarda sakatlık olmasa Crespo’nun oynayıp oynamayacağını tartışmak tuhaf olurdu ama Fenerbahçe’nin teknik direktörü bu sezon her maça ayrı bir kadro yazarak çıkıyor. Bazen, dün olduğu gibi tutuyor, kimi zaman da zorlandığını gözlemliyoruz.
Ancak dün Kadıköy’ün atmosferinin de etkisiyle hem Fenerbahçe’nin mücadele gücü yukarı çıkmıştı hem de rakip tamamen zayıf bir figüre dönüşmüştü.
Crespo’nun orta alanda Kayserisporlu oyuncularla girdiği kora kor mücadele zaten takımın hem savunma direncini, hem de hızlı atak oyununu belirledi.
Arao, Crespo kadar ikili mücadeleye girmedi ancak onun da orta alandan çok hızlı rakip ceza sahasının önüne kadar gelip, gol pozisyonuna girme ya da atağı zenginleştirme etkinliğini izledik.
Her iki golde de Arao’nun önemli katkısı vardı.
Goller için söylenecek tek bir şey var Süper Lig seviyesinin üzerinde olduğudur.
Joao Pedro ve Joshua King rakip alanda çok etkili oldular.
Bu dört oyuncuya bir de Ferdi Kadıoğlu’nu ekleyeceğiz.
Ferdi geldiği günden beri benim çok güvendiğim, inandığım bir oyuncu; Zajc ile birlikte. Sahayı 3 boyutlu algılayabilme becerisi çok yüksek ki bu futbolda fark yaratan bir özelliktir.
Yine dikkat edilirse Fenerbahçe’nin attığı her iki golün başlangıç dokunuşu Ferdi ile başladı. Dün gece gol atamaması talihsizlikti.
Diğer kanatta oynayan Alioski’nin de en az Ferdi kadar yararlı bir oyun ortaya koyduğunu söylememiz mümkün.
Bu grup Kayserispor’u kendi alanına hapsetti ve nefes almasına bile izin vermedi. Öyle olunca da Fenerbahçe’nin savunmasında oynayan futbolculara öyle pek iş düşmedi. İhtiyaç anındaysa başta Peres olmak üzere aksadıklarını söylemek gerekiyor. Luan Peres’in kaptırdığı, Gustavo’nun da yavaş kaldığı pozisyonların kademelerine hep diğer oyuncular girdi veya Fenerbahçe kalesine gelen yegane önemli iki şutta Altay’ın kalesini gole kapattığını izledik.
Geçtiğimiz sezonlarda Fenerbahçe’nin böyle takımlara karşı hep zorlandığını ve gereksiz puanlar kaybettiğine şahit olmuştuk, Kayserispor gerçekten çok zayıf kaldı. Böylesi maçlardan 3 puanlarla çıkmak önemli bir fark.
Kadıköy’ün eskisi gibi tekrar çıkışı olmayan bir yere dönüşmesinin de şampiyonluk yarışı için olmazsa olmaz olduğu da ortadadır.
Jesus’un King’in yerine oyuna aldığı Rossi’de nasıl farklar gözlemlediğini gerçekten çok merak ediyorum.
Geçen sezon yokluktan oynuyordu diye düşünüyordum ancak bu sezon kadro bu kadar geniş hale gelmişken Rossi’nin oyuna ilk giren veya hep maçlara ilk 11’de başlayan futbolcu olmasını fazlasıyla yadırgadığımı belirtmek istiyorum.