Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Toplum olarak sadece sonuçla ilgileniyoruz. Olayların nedenselliği, gelişimi, süreci çoğu zaman umursamadığımız bir detay olarak görülüyor. Öyle olunca da hafızamızda çok fazla bilgi tutmadığımız gibi düşünmek için yeterli egzersiz de yapmamış oluyoruz.

Geriye ne kalıyor?

Sürekli yeni baştan öğrendiğimiz; her şeyi ta en başından alıp değerlendirmek zorunda kaldığımız koca bir hayat!

Emre Belözoğlu şu an futbolumuz içinde bir sorun kaynağı olarak görülüyor; yaptığı her eylem, maç içindeki davranışı, sözleri, duruşu hatta artık varlığı her geçen gün kendisine antipatiyle yaklaşan kitlenin sayısını arttırıyor.

Haberin Devamı

Dünkü yazımda yazmıştım; Emre’nin saha içinde aklını kaybetmesini asla kabullenemiyor, onaylamıyorum. Çoğunlukla anti patik bir kişiliğe bürünüyor, sevimsizleşiyor; insan tahammül yeteneğini kaybediyor.

Sadece dışarıdaki kişilerin değil bir ay öncesine kadar takımın teknik patronu Aykut Kocaman’ın bile tahammülü kalmadı Emre’ye.

Emre’ye duyulan nefretin ölçüsü ve kendisine gösterilen tepkinin şiddeti normal seviyenin oldukça üzerine çıktığını, artık bunun ırkçı bir şekil aldığını da yazmıştım.

Emre’nin davranışları ne kadar çizgi dışıysa, bu karşı duruş da bir o kadar normal değildir.

Ancak giderek dönülmez boyuta doğru hızla yol alınmaktadır.

Eğer önümüzde normal olmayan bir durum oluşmuşsa bizim bunu sorgulamamız gerekiyor. Uzun zamandır buna kafa yoruyorum. Emre’yi takip ediyorum.

Orduspor-Fenerbahçe maçını izlerken zaman zaman kendimi futbolcuların yerine koymadan edemedim. Hangi pozisyonda görevini yapamayan futbolcu varsa onun yerine geçtim, oynadım.

“Ben olsaydım, o topun peşini bırakmazdım.”

“Sonuna kadar mücadele ederdim.”

“Önümden geçen topa öyle bakmazdım.”

Hatta yayıncı kuruluşun üst üste verdiği Stancu’nun golünü izlerken acaba Volkan’ın topa yeterince müdahalede bulunup bulunmadığını bile sorguladım.

Maç boyunca kendimi herkesin yerine koydum, rol biçtim; sadece tek bir futbolcu, Emre Belözoğlu olamadım.

“Emre Belözoğlu’nun yerinde olsaydım, şöyle yapardım” diyememenin bir karşılığı vardır. O da futbolcunun görevini saha içinde bir şekilde yapıyor olmasıyla açıklanabilir.

Haberin Devamı

Bu adam sahada neredeyse gölgesiyle bile kavga ediyor, hızına ayak uyduramadığı, peşinden gelişini beğenmediği için; Santos, Gökhan Gönül’le tartışıyor, Baroni’ye fırça atıyor vs.

90 dakika boyunca futboldan, mücadeleden başka hiçbir şey düşünmediği öylesine ortada ki zaten aklını kaybediyor. Yenilmeyi asla kabullenemiyor.

Lugano da öyleydi! Şimdi Fenerbahçeli o deli adamı arıyor, ceza sahasında rakibiyle sonuna kadar boğuşan futbolcuyu…

Bu nedenle her ikisi de normal karşılanmıyor.

Önceki gün şu soruyu sormadan edemedim, maçı izlerken.

“Emre’nin yerinde olsaydım, her pozisyonda (aslında gerçekten yerinde olup daha iyisi yapmak istediğim) takım arkadaşlarımın istediğim gibi oynamamaları karşısında acaba saha içinde ben nasıl tepki gösterirdim?”

Tribünlerde veya evimizde maç izlerken istediğimiz gibi oynamayan futbolcuya biz nasıl tepki gösteriyoruz?

Aklımızı yitirdiğimiz anlar en az Emre Belözoğlu’nki kadar değil mi?

Haberin Devamı

Bugünlerde ülkemizde Emre Belözoğlu gibi olmak çok kolay değil. Hele o futbolcu Fenerbahçeliyse yaptığı iş çok daha zorlaşıyor.

Emre Belözoğlu’nun Ordusporlu oyuncuya gösterdiği yumruk!

Asla savunmuyorum, hareketin tamamen karşısındayım; ancak samimi olalım bu hareketi eleştirenlerin kaçı hayatın karmaşası içinde benzer tepkiler göstermiyor?

Geçenlerde araç kullanırken bir kavşakta yaşlı bir çiftle burun buruna geldim. Benim geçiş üstünlüğüm vardı ve devam ettim, sürücünün yanında oturan yaşlı bayan bana öyle küfürler savurdu ve yumruğunu gösterdi ki aklım durdu, çok şaşırdım.

Ve Emre’nin hareketi ile anında ilişki kurdum.

Hepimiz futbol için aklımızı kaybediyoruz ama futbol oynamak, kazanmak için aklını yitiren Emre Belözoğlu'nu anlamada güçlük çekiyoruz.

Gerçekten samimi miyiz?

Futbolun sadece basit bir oyun olduğunu söyleyerek bu durumu anlayamayız. Futbol hayatın kendisidir ve Emre Belözoğlu da o hayatı yaşayan bir adamdır.

http://twitter.com/uzaygokerman