Bu maçta bir defa daha gördük ki Fenerbahçe’nin sorunu futbol aklının çok zayıf kalmasıdır.
Ne demek bu?
Sanmayın ki klasik anlamda bir 10 numara eksikliğinden söz ediyorum; günümüz futbolunda futbol aklı takımın sahada yaptığı işi belli bir oyun planına göre oynamasıdır. Öyle Şenol Güneş’in söz ettiği gibi büyük takımlar büyük futbolcularla oynar klişesi geride kalmıştır. Bulursan elbette oynatırsın, yoksa dövünmeye gerek yoktur!
Futbol aklı da kenardaki teknik direktörün kafasındaki oyun zekası ve planıyla uygulanır hale gelebilir.
Her futbol adamının bir oyun planı mutlaka vardır; yoksa bile bakar taklit eder, öykünür.
Cocu’nun PSV’de bir planı vardı. Bunu uygulayan oyuncuları vardı. Buraya geldiğinde çok büyük beklenti enerjisinin ortasına düştü. Maalesef altında kaldı. Kolay da değildi.
Çünkü;
Bu takımı Cocu kurmadı.
Elindeki kadroya göre taktik bulmaya çalıştı. Takım zaten toplamaya dönüşmüş, birde taktik, oyun planı kaosu çıkınca futbolcular kişiliklerini de yitirdiler.
Bu takımı Koeman hiç kurmadı. Çok sonra dahil oldu. Onun bir dezavantajı daha vardı; üst düzey anlamda hiç bir numaralı adam olmamıştı. Bu nedenle oyun planı kaygısı yaşamamıştı. Muhtemelen bizim yaptığımız gibi olanı değerlendirmek, eleştirmekle kariyerine devam etmişti.
Dün Fenerbahçe aslında hiç de fena oynamadı diyebiliriz. Biraz daha dikkatli olunabilse, ortalarda isabet sağlansa bu maçı 5-3 kazanabilirdi de.
Ama…
Çoook uzun yıllardır ilk defa Fenerbahçe’nin yerleşik bir oyun planı olmadığını gördük.
Mehmet Ekici ve Valbuena’ya sanki “siz serbest oynayın, rakip alanı karıştırın” diye bir görev verilmiş gibiydi. Zaten 65 dakika boyunca her şey bu iki oyuncunun kafasındaki oyun planı doğrultusunda ilerledi.
Belirli bir oyun planınız yoksa rastgele oynamaya başlarsınız.
Geçen sene Fenerbahçe kimilerine göre çok sıkıcı bir futbol anlayışı ile oynuyordu ancak bir planı, düzeni vardı. Mesela asla amaçsız ve sadece yapmış olmak için orta denemiyordu.
Beşiktaş öyle değildi mesela; Allah ne verdiyse ortalıyordu ve hata arıyordu. Burada Quaresma, Babel gibi oyuncuların fark yarattığını biliyoruz.
Barış dün bir çok topu ilk rakibine nişanlandı. İsla ilkini geçti, ikincisine nişanladı ve olmadı. Bu kadar orta deneyip şut pozisyonu yaratamıyorsanız bir şeyi eksik yapıyorsunuz anlamına geliyor.
Oysa rakip Kasımpaşa çok daha etkili ve başarılı ortalar yaptı. Çünkü Fenerbahçe’nin ikinci bölge savunması spontane bir hal aldı. İlk golde ortaya yapan oyuncu sanki serbest vuruş kullandı. Mesafenin bu kadar açık olmaması gerekiyordu. Geçen hafta Trabzonsporlu oyuncular bu mesafeyi şutla değerlendirdiler.
Koeman kendisinin kurmadığı, zaten belli bir oyun planı da olmayan bu takımın başında geçici olduğunu bilerek her hafta kadro yapıyor. Takımı maça konsantre etmesini mümkün görmüyorum. Çünkü en başta kendisinin inancı yok. O işte yöneticilere kalıyor.
Mesela ben onun yerinde olsam Mehmet Topal’ı orada artık hiç kullanmam. Başka deneysel şeyler yaparım. Topal, bu saatten sonra sistemi olan, planlı oyun takımı oyuncusu olabilir ancak; burada çok sırıtıyor.
Mehmet Ekici ve Valbuena’nın ikisinin birden sahada olmasının nasıl bir sorun yarattığını gördük. İki 60 dakikalık oyuncu varsa birbirinin hamle oyuncusu olarak denemek daha anlamlı olabilir.
Bir oyun planı olmayınca tüm futbolcular sahip oldukları özelliklerini de yitiriyorlar.
Kasımpaşa’nın attığı ikinci golünü yiyen Fenerbahçe’den zaten hiçbir şey olmayacağı ortadadır.
Böyle de devam edemez.
Fenerbahçe tarihinin en kötü günlerini yaşıyor ama bunu avantaja çevirmek ve geleceğin takımını kurmak da elinde.
Harun giderek büyüyen bir kaleci oluyor, çünkü çok iş düşüyor. Altından kalkabilmek çok büyük başarı. Hiç umutlu değildim ama bu şekilde devam ederse müthiş bir kaleciye dönüşecek.
İyi takımlar en geriden itibaren kurulurlar.
Topal, Valbuena, Ekici bu takımın kalıcı unsurları değil, bence onlara bakıp mutsuz olmayın.
Barış, Elmas gibi oyunculardan değer yaratmak çok önemlidir. Çoğaltabilmeyi becermeli Fenerbahçe.
İkinci devre mümkünse Dirar’ı kadroya dahil etmeyi denemek gerekiyor.
Olan oldu, bakış açısını değiştirmek şart!