Fenerbahçe ligde kalesinde gördüğü 18 golün yedisini Kayserispor’dan yedi; Kayserispor da attığı 18 golün yedisini Fenerbahçe kalesine göndermeyi başardı.
Bu gerçek herhalde sezonun ve Fenerbahçe’nin durumunu net olarak özetliyor olmalıdır.
Dahası; Fenerbahçe’nin ligin 17. Sırasındaki takımı Adanaspor’a, 15. Sırasındaki Alanyaspor’a, kaybettiği puanları eklediğinizde ki bu toplamda 9 yapıyor, zirvedeki takımlarla arasındaki farkı açıklayan bir tabloya dönüşüyor.
Fenerbahçe’nin son dört sıradaki takımlardan Kayserispor hariç kalanlarından da dört gol yediğini bu hesabın içine ekleyelim.
Yani Fenerbahçe ligin son dört sırasındaki takımlara karşı yediği goller ve dağıttığı puanlarla diğerleri arasındaki maçlarda büyük bir uçurum var.
İstatistiksel veriler belli bir toplama ulaştığında size bazı neticeler sunar. Fenerbahçe bu sezon itibarıyla o verileri yeterince topladı.
Gerçek şu ki Fenerbahçeli oyuncular ligin dibindeki takımlara karşı ya oynamak istemiyorlar ya da o maçlara iyi hazırlanamıyorlar.
İyisini gördüğümüz için kötü olanın tuhaflığını sorgulama ihtiyacımız vardır?
Yoksa tersten bakanlar gibi Fenerbahçe’nin zirveye oynayan, Avrupa’da isim yapan takımlara karşı oynadığı futbolu görmezden geldiğinizde bu tabloya bakıp tam teşhisi yapamazsınız.
Fenerbahçe dün Kayseri’de belki de soğuğun etkisiyle “donmuş” tanınmayacak bir haldeydi.
Bir ara arkadaşları hücum yaparken Volkan Demirel’in ısınmaya çalıştığını gördük, meğer gerçekten ihtiyacı varmış; maç boyunca bir türlü ısınamamış olacak gelen her topu, özellikle de o son golü tutamayan, kolunu bile kaldıramayan bir durumdaydı.
Sezon boyunca Şener bu kadar çalım yemiş, Skrtel ve Kjaer arkaya adam kaçırmış mıydı? Fenerbahçe’nin yediği ikinci ve üçüncü gollerde Hasan Ali ile birlikte savunmanın bu dörtlüsünün büyük hataları vardı.
Orta alanda Fenerbahçe’nin direnç merkezi haline gelen Mehmet Topal ve Souza’ya ne demeli? Mehmet Topal hazır değilse oynamamalıydı; hele böylesine soğuk bir ortamda! Kuşkusuz bunu maç sonrasında ifade ettiğinizde sıkıntı daha da büyüyor.
Fernandao’nun ikinci yarının hemen başlarında ve karşılaşma 1-1 devam ederken boş kaleye vuramadığı pozisyon da Fenerbahçe’nin ilerideki eksikliğinin temel göstergesiydi.
Alper ve Lens’in kopuk kopuk, Salih’in güçsüz futbolu dün çok göze battı.
Dünkü Fenerbahçe takım halinde tanınmayacak derecede kötüydü. Formanın hakkını vermenin karşılığı bu olmasa gerekir?
Fenerbahçe’nin bu hali asla transferle falan açıklanamaz; basın toplantısında Advocaat “biliyorum ancak size söyleyemem” dediği her neyse Kayserispor’dan dört gol yemesinin de mazereti olamaz!
Fenerbahçeli sahada mücadele eden bir takım görme arzusundadır.
Hafta içinde Euroleague’teki karşılaşmanın ilk yarısında ezeli rakibinden 54 sayı yiyen Fenerbahçe basketbol takımının ikinci yarı parkede nasıl mücadele edip maçı 15 sayı geriden getirerek kazandığını gören taraftar şartlar her ne olursa olsun benzerini kazansın ya da kaybetsin futbol takımından da görmek istiyor.
İşte o takımla maç sonunda basketbol takımıyla sevinen Volkan Demirel’in elbette arkadaşlarına göstermesi ya da söylemesi gereken birkaç sözü olmalıdır. Kuşkusuz en başta da kendisine! Denizleri, deryaları geçip, derelerde bocalayan takımın kaptanı olarak elbette üzerine düşen sorumluluk herkesten fazladır.
Kaleye gelen her dört toptan bir tanesinin gol olması Fenerbahçe’nin bu sezon kabusu oldu!
Fenerbahçe bu yenilgiyle üst sıra mücadelesini iyice zora soktu. Eğer şampiyonluktan söz edilecekse kalan 15 maç toplam 45 puanın en az 40’ını almak gerekiyor; bu da 13 maçlık net ve seri galibiyetler anlamına geliyor.
Bu kadronun nasıl tepki göstereceğini tahmin etmekte zorlanıyoruz.