Fenerbahçe ikonik bir sezon yaşıyor
Fenerbahçe ikonik bir sezon yaşıyor diye bir cümle kurarsak sanırım çok doğru ve anlamlı bir tespitte bulunmuş oluruz.
Dakika 47. Batshuayi tartışmalı bir karar ile oyundan atılıyor. Fenerbahçe 10 kişi kalıyor sahada...
Eee ne olmuş? Dünyanın sonu mu?
Burada bir es verelim; sezonun ikinci haftasına Alanya’ya gidelim. Beşiktaş 31. Dakika 3-0’a getirdiği karşılaşmanın 37. Dakikasında bir kırmızı kart görüyor. İkinci yarı tüm hatlarıyla geri çekilen ve savunma yapan siyah beyazlı ekip 90. Dakikada yediği golle maçı 3-3 tamamlıyor.
Bu kez 2 hafta önce Seyrantepe’de oynanan Galatasaray-Alanyaspor karşılaşmasını hatırlıyoruz.
22. dakika Galatasaray 2-0 öne geçmiş, maçı neredeyse artık koparmış görünüyor. 31. Dakikada Boey kırmızı kart görüyor. Alanyaspor yine 90. Dakikada bulduğu golle rakibini yakalıyor ve karşılaşma 2-2 sonuçlanıyor.
Dünyanın sonu olmaması gerekir evet ama Fenerbahçe’nin ezeli rakiplerinin bu sezon yaşadığı travmatik durum ortada; Alanyaspor, Başakşehir, Sivasspor, Adana Demirspor, Konyaspor Süper Ligin en ters ekipleri; Trabzonspor belki 10 kişi kalmadı ama bu hafta ilk yarısını 2-0 önde tamamladığı maçta Konyaspor ile 2-2 berabere kaldı. Kaybedebilirdi de...
Fenerbahçe için Sivasspor başka bir travmatik ekip durumunda; son 6 karşılaşmada galip gelemediği yetmezmiş gibi bir sene önce Kadıköy’de kaybettiği için şampiyonluğu ezeli rakibi Beşiktaş’a bırakmıştı. Unutmamak gerekiyor.
Rıza Çalımbay için Fenerbahçe karşılaşmaları en önemli sınav olmuş; ki Avrupa’daki maçtan önce onu düşünüyor.
“Hedef Fenerbahçe” diye manşet atıyor.
İşte böyle bir maçta 10 kişi kalırsan dünyanın sonu olabilir.
Ama olmuyor; Fenerbahçe rakibine karşı üstün ve dirençli futbolunu oynamaya devam ediyor. Orta alanda hiç düşmüyor; ikinci bölge baskısını sürdürüyor. Sivasspor ne oyun kurabiliyor ne de hücuma çıkabiliyor.
Yeri gelmişken burada Rıza Çalımbay için iki küçük paragraf açmak istiyorum.
Sivasspor’un başına 2019-20’de geldi ve bu üst üste dördüncü sezonunu yaşıyor. Süper Lig ortalamasının üzerinde bir istikrar tutturmuş durumda; çok önemli bir Türkiye Kupası var; ancak çok daha fazlasını gerçekleştirmesi gerekirken Rıza Hoca hala ortalama bir Sivasspor ile yetinmeyi tercih ediyor.
Hedef kuşkusuz Fenerbahçe maçları olabilir, bu ülkenin böyle bir saplantısı var; ancak Sivasspor gibi takımların gerçek hedefi kendi sıralamasının üzerinde duran takımlar olmalıdır. Sahada Fenerbahçe’yi yenmek elbette önemli bir başarıdır ancak Avrupa kupası maçına çıkmadan önce bir teknik adamın vereceği ilk mesaj için bunun profesyonel olmadığı tamamen duygusal yaklaşıma dayandığını da söylemek gerekiyor.
Sivasspor’un geçen hafta sahasındaki rakibi Antalyaspordu ve 2-0 kaybetti. Antalyaspor Sivasspor’un gerçek hedef rakibidir. Sıralamada üzerinde yer almaktadır. Bu maçta Sivassporlu oyuncular 9 faul yaptı. Antalyasporla birlikte toplam 19 faulle tamamlandı karşılaşma.
Peki Sivasspor Fenerbahçe’ye karşı kaç faul yaptı; 23. Maç toplam Fenerbahçe’nin de yaptığı 18’i de eklersek toplamda 41 faulle tamamlandı.
Bir önceki haftanın 2 katından fazla faul oldu. 10’u sarı olmak üzere 11 kart çıktı.
Neden bu kadar sertlik?
Buna kora kor mücadele demek mümkün değil; tam anlamıyla kör dövüşü diye adlandırsak yeridir.
Kalite yok, futbol adına bir oyun görmek için boşuna bir 90 dakika zaman geçiyor.
Maçı Sivasspor 0-0 berabere tamamlayabilirdi ve muhtemelen Rıza Çalımbay bundan çok memnun olurdu. Peki bu gerçekten başarı mı olurdu?
Ben olmadığını düşünüyorum.
Fenerbahçe’nin mücadeleye dayalı bir oyun anlayışı olduğunun hakkını teslim edelim. Bunun rakiplerini motive ettiğine dair bir ilave de yapabiliriz ki doğrudur. Ancak bu motivasyonun yarattığı sertliğin oyun kurallarının çok ilerisine gittiği gerçeğinin farkına varalım.
10 kişi kalmasına rağmen oyundan hiç düşmeden daha fazlası için mücadele eden Fenerbahçe’nin bu maçta gol atacağını hemen herkes bekliyordu. Çünkü futbol bunu gösteriyordu.
Sivassporsa bu mücadeleye hem karşılık vermeye çalışıyor hem de bir kişi fazla olmasına karşın bunu sahaya yansıtamamanın stresi ile uğraşıyordu ve altından kalkamıyordu. Çünkü Rıza Çalımbay’ın bir oyunu yoktu. Onun yaptığı tek şey hücum eden rakibinin açık yerlerine saldırmak ve bulduğu boşluklara bir gol sıkıştırmaktı.
İşte Fenerbahçe’nin bu sezon en iyi yaptığı şeylerden bir tanesi de bu açığı rakibine vermemekti.
Ferdi, Serdar Aziz, Attila ve Alioski neredeyse hatasız top oynadılar.
Ferdi Alioski çıktıktan sonra kanat değiştirdi orada da başka işler yapmayı sürdürdü.
Attila sezon başından bu yana hiç durmuyor.
Esas yükselen değer de kuşkusuz Serdar Aziz’dir. İyi değil, çok iyi oynuyor.
Altay geçmiş karşılaşmalara nazaran hatasız oyun çıkarınca Sivasspor için etkisiz bir 90 dakika kaldı.
İşte Fenerbahçe zorluk seviyesi böylesine yüksek bir karşılaşmadan 3 puan çıkarmayı becermiş oldu.
Peki, Sivasspor güçlü ve ters bir ekipti, Fenerbahçe başka ne yapabilirdi?
Bir kere orta alanda çok daha yaratıcı oyuncular tercih edilebilirdi. Arda’nın ismi neden bu kadar güç tahtaya yazılıyor teknik adamları anlamak kolay değil; bir bildikleri vardır, demekle yetinmek durumundayız.
Valencia ve Batshuayi birbirlerinden hem mesafe olarak çok uzak hem de bireysel oynamayı tercih ettiler.
Fenerbahçe çok önemli bir 3 puan almış oldu. Dünya Kupası öncesinde son bir maç kaldı ve bunu da kazanıp en yakın takipçisiyle arasında 5 puan farkla lider olmayı sürdürecek görünüyor.
Sivasspor karşısında bir de 10 kişi kalarak kazanma opsiyonunu kullanarak özgüven seviyesini birz daha yukarı çıkartmış oldu.