Futbol adına neredeyse hiçbir güzel hareket ve pozisyonun yaşanmadığı, üretilmediği karşılaşmada Fenerbahçe muhtemelen Aykut Kocaman’ın bu altı haftalık kritik darboğaz süreci için kafasına önceden yazdığı bir puanı alarak İstanbul’a dönüyor.
Daha fazlası olabilir miydi Fenerbahçe adına; şu maçı izledikten sonra ‘kesinlikle evet’ diyebiliyoruz.
Ancak bazen teknik adamların kafalarında büyüttüğü kadar olmayabiliyor her şey.
Türkiye’nin bir futbol ortalaması var ve aslında tüm maçları takip edebilen doğru futbol izleyicisi ve yorumcusu bunu görebiliyor.
Bu ortalamaya bir de kanaat veren bilirkişileri var ve aslında genel kamuoyu düşüncesini de bunlar belirliyorlar.
Aykut Kocaman zaman zaman bu kanaat önderlerinin etkisinde kalıyor zaman zaman da onların hayal dünyalarında yarattığı dünyaya karşılık vermeye çalışıyor.
Trabzonspor’un yeni stadyumundaki ilk resmi karşılaşma için bu anlamda Aykut Kocaman rakibine gereğinden fazla saygı duyan bir kadro oluşturduğunu söylememiz gerekiyor.
Hasan Ali’yi bugüne kadar hiç orta alanın merkezinde izlememiştik. Vardar maçı öncesine Ahmethan için pozisyon bilgisinden söz eden bir teknik direktör için bu tercihin oldukça ilginç ve riskli olduğunu söyleyebiliriz.
Ancak eldeki verilere baktığımızdaysa geriye ne kaldığını da sormadan edemiyorsunuz?
Düşünün Rıza Çalımbay böylesi eksik bir Fenerbahçe’ye karşı koca bir ilk yarı sadece ofsayt olan pozisyonlar üretebildi.
Trabzonspor’un geçen hafta Konyaspor karşısında da daha fazlası yoktu.
Zaten Burak Yılmaz’ın attığı gol de tek adamın son adam pozisyonunda yakaladığını bitirme becerisinden başka bir şey değildi. Yeri gelmişken söyleyelim, bu sezon Fenerbahçe kalesine atılmış az sayıdaki güzel gollerden biriydi.
Bakmayın yayıncı kuruluşta maçı yorumlayan Reha Kapsal’ın Sosa tercihini bu kadar ballandıra ballandıra anlatmasına bu golü Fenerbahçe resmen kendisi davet etti ve yedi, peşinden ikincisini de yiyebilirdi; şansı yanındaydı.
Aykut Kocaman’ın ilk yarıdaki tercihini bir yere kadar anlamak mümkün olsa da bu Trabzonspor’a ikinci yarıya başlarken aynı kadro ile devam etmek neredeyse o çok malum olan pozisyon ve gole davetiye çıkardı.
Evet, Aykut Kocaman elindeki ortalamadan bir takım kurmaya ve bunu da belli bir oyun sistematiği içine yerleştirmeye çalışıyor ancak zaman zaman da buna müdahalelerde bulunmanız gerekir.
İlk yarı Aatıf, Alper, İsmail, Fernandao öyle pozisyonlar yakaladılar ki maçı orada bitirmek mümkündü.
Ancak burada devreye işte ortalamalar giriyor.
Fenerbahçe’nin kaleyi bulan isabetli şutlarının neredeyse tamamını bu oyuncular gerçekleştirdi ve olmadı.
Aatıf’ın bu kadar mücadele etmesine karşın sonuca katkısının neredeyse sıfır olması gerçekten çok üzücü bir durum; Hasan Ali ise beklenenin çok daha uzağındaydı ve ikinci yarı çıkmayı hak etmemişti.
Eljif Elmas’ın girer girmez sorumluluk alan futboluysa Fenerbahçe için gerçekten büyük bir umut ışığı oldu.
Aynı zamanda Aykut Hoca’ya ilham vermiş olmalıdır.
Josef’in golü maç maçından itibaren bu kadar korner kazanmış bir takım için geç kalmış bir vuruştu.
Kuşkusuz bu maçın en büyük aktörü Ali Palabıyık’tı.
Atandığı andan itibaren üzerine yapılan spekülasyonlardan net olarak etkilendiğini bize göstermiş oldu.
Alper Potuk’a ilk yarıda Pereira ve Kucka’nın yaptığı hareketler direkt kırmızı kart olmasına karşı iki oyuncudan birinin ancak maçın 90. Dakikasında itirazdan kart gösterebilmesi oyunun kaderine etki etti.
Oyunun tamamına yakınındaysa tüm ikili mücadelelerde ev sahibi aleyhine karar vermemeye özen göstermesi maç öncesi yaratılan kamuoyu algısını ortadan kaldırmaya yönelikti.
Böyle FIFA hakemi olamazsınız, aslında olmamalısınız.
Son köşe vuruşunu yaptırmaması futbol adına büyük talihsizlikti; başına iş açmama kaygısıydı.
Fernandao’ya çıkarılan kart seyirci ve Trabzonsporlu futbolcu tarafından gösterildi.
Ancak Souza’ya golden sonra verdiği sarı kart ise tam bir skandaldı neredeyse “neden gol attın” der gibiydi.
Aynı gol sevincini geçen hafta Fernandao Kadıköy’de yapmıştı.
Türkiye’de herhalde sadece Fenerbahçeli futbolcuların görebileceği türden bir karttı bu.
Fenerbahçe rahatlıkla 3 puan alabileceği bir maçı zor da olsa bir puan çıkararak bitirdi.
Sezon başından itibaren kaybettiği maçlar da dahil olmak üzere genel futbol karakterinden ve ortalamasından uzak bir oyun izledik.
Fenerbahçe’nin kadrosunun neredeyse yarısı sakat ve bunun da futboluna etki ettiği gerçek. Zor bir deplasmandı ve şimdi Beşiktaş maçına kadar üç maçlık yeni bir hedef başlıyor.