6 Şubat sabaha karşı belki 10 ili kapsayan bir depremle sarsıldık ancak etkisi tüm ülkemizi tamamen sardı, kuşattı, hepimizi ne yapacağımızı bilemediğimiz, nereye koşacağımızı şaşırdığımız, içinden bir türlü çıkamadığımız büyük bir üzüntüye soktu.
Böyle zamanlarda gerçekten normalleşebilmek kolay değil belki tuhaf olacak ama “normal” de değil.
En azından ben kendi adıma büyük bir çaba sarfediyorum.
17 Ağustos’u yaşamış, İzmit’te göcük altında yakınları kalmış biri olarak bunu yazıyorum.
Aradan geçen 24 yıl sonra çok daha büyük bir acı gerçekle tekrar yüz yüze geldik ve çok üzgünüz. Bunun anlaşılması gerekiyor.
Futbol...
Ya da spor olayları...
Yaraları sarmak, bir an olsun aklımızı dağıtmak ve üzüntümüzü hafifletmek için sağaltıcı işlev yerine geçiyor.
Deprem olmasaydı 6 Şubat Pazartesi günü oynanması gereken bir karşılaşmaydı Fenerbahçe-Konyaspor maçı.
19 gün sonra tribünleri dolduran taraftarlar bambaşka duygular içindeydi.
Bir tarafta ülke gerçekleri diğer yanda özlemini duyduğu Fenerbahçesi vardı.
Deprem enkazı altında kalan genç sporcu kardeşlerimiz, Süper Lig’de top koşturan futbolcu ve teknik ekipten kişilerin olması da sahaya görevini yapmak için çıkan futbolcular için bambaşka duygular ifade ediyor olmalıdır.
Empati yapmak zor değildi.
Geçen sene trafik kazasında kaybettiğimiz Konyasporlu kardeşimiz Ahmet Çalık’ın nasıl büyük bir etki yarattığını hatırlamak bile yaşadığımız travmanın büyüklüğünü tarif etmek için muhtemelen kifayetsiz kalacaktır.
Ama işte hayat kaldığı yerden bir şekilde devam ediyor.
Bu sefer unutmamamız gereken gerçeklerle birlikte izlemiş olmalıyız Fenerbahçe-Konyaspor mücadelesini.
Geçen sene ligi 3. tamamlayan, Başakşehir, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray’ı yenme başarısı gösteren Konyaspor’a bu sezon ne olduğunu anlamak için kuşkusuz Kulübün içinde olmak gerekiyor.
Aslında Antalyaspor, Alanyaspor, Konyaspor, Sivasspor gibi hem şehir potansiyeli hem de yerleşik bir futbol olgusu olan takımlarımızın neden bir türlü istikrara kavuşamıyor olduklarını incelemek gerekiyor; çünkü bu takımların başarıları Süper Ligin de kalitesine direkt etki eden unsurların başında geliyor.
Konyaspor’un bu karşılaşmada 10 kişi kalması bir ölçü müdür; kesinlikle hesaba katılması gerekiyor ancak sırasıyla Beşiktaş, Ankaragücü, Başakşehir, İstanbulspor maçlarının da kayıpla sonuçlandığını hatırlayıp seriye Fenerbahçe ile devam edildiğini buraya not düşerek ne demek istediğimi biraz daha vurgulamış olayım.
Fenerbahçe bu sezon bu tip maçları hep önemsedi ve farklı kazandı.
Kuşkusuz bu karşılaşmalarda denediği oyun şeklini büyük maçlarda tekrarlayamaması ligdeki pozisyonunu belirleyen sonuç oldu.
Fenerbahçe sahasında kaybettiği Galatasaray mücadelesiyle birlikte farklı bir oyun oynamaya başladı.
Ön alan baskısı yapmak yerine orta alanda daha fazla pasla rakibin üzerine gitmeyi deniyor.
Bunun için de bazı oyuncuların yerlerini değiştiriyor; geldiği sezondan bu yana sağ kanatta oynamayı tercih eden sol ayaklı İrfan Can ve sol kanatta oynatılan Rossi’nin pozisyon değişikliklerinde İrfan Can için değil belki ama Rossi adına bu maçta iyi sonuç verdi diyebiliyoruz.
Jesus, bir şekilde Rossi ile oynamayı seviyor. Ona verdiği şansı ve zamanı takımdaki başka oyuncular için kullansaydı Fenerbahçe’nin başka oyuncu alternatifleri ve oyun planları olacağını düşünüyorum.
Kuşkusuz Rossi de aldığı sürelerin hakkını vermeye başladı. Toplamda ulaştığı 9 asist dünyanın neresinde olursa olsun önemli bir futbol olayıdır.
Dünkü karşılaşmada Valencia’ya yaptığı asist kusursuz bir pastı.
Bu golün geriden kuruluşunun da çok güzel olduğunu eklememiz gerekiyor.
Rossi (8/14) ve diğer kanatta mücadele veren Lincoln’ün (8/13) bu maç özelinde ikili mücadelelerde Ferdi (8/12) ile birlikte ön plana çıktığını ayrıca konuşmalıyız.
Buralarda sonuç alınsa da Fenerbahçe’nin oyun şeklinin büyük maçlar için yeterli olmadığının tespitini yapmalıyız.
Kayserispor sonrasındaki Beşiktaş karşılaşmasının ligin kaderine büyük oranda etki edeceği ortada.
Ayrıca depremle ve sonrasında mücadele eden takımlardan Hatayspor ve Gaziantep FK’nin çekilmesiyle oluşan durumda sezonun son maçının Galatasaray-Fenerbahçe olması her puanı artık çok önemli hale getirdi.
Bu nedenle sağlam ve etkili oyun planı şart!
Orta alanda güçlü tandemler Konyaspor, Alanyaspor, Kasımpaşa gibi takımlara karşı sonuç almada belirleyici oldu ama Trabzonspor ve Galatasaray engellerini aşamadı.
Bunu her yazdığımda genç oyuncunun ismini yıprattığımı da biliyorum ancak bundan sonrası için Arda Güler kalibresindeki bir futbolcuya şampiyonluk için daha fazla ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Çünkü takım içinde birbirini tekrar eden çok fazla oyuncu olmasına karşın Arda Güler gibi başka bir futbolcu bulunmuyor.
Aksine de Galatasaray’da Arda Güler gibi birden fazla etki edecek oyuncu bulunuyor.
Arda Güler’i oynatma biçiminin de hatalarla dolu olduğu çok açık.
Sezon başında da yazmıştım, normalde böyle cümleler kurarken dikkat ederim ancak Fenerbahçe’nin şampiyon olması geride kalan sezonlardan çok daha önemli ve gerekli hale geldi.
Camianın kırılganlığını bir nebze tamir edebilmek için bu neredeyse bir ön koşul oldu.
Jesus ne düşünüyor ya da biliyor orası ayrı tabii ancak artık farklı galibiyetlerin gölgesi yeterli olmayacağı bir döneme girdi Fenerbahçe.