Geride bıraktığımız iki üç sezona nazaran Fenerbahçe’nin çok daha yetenekli ayaklara sahip bir takımı olduğunu söyleyebiliriz.
Hatta “Türkiye ortalaması” ölçeğinde bu takımın beyaz bayrak/ayna yapmasını da beklemek mümkündür.
Şöyle bakalım…
Başakşehir geçen sezonu şampiyonluğu kıl payı kaçıran bir takımdı; uzun zamandır bir arada oynayan bir oyuncu topluluğuna sahipti.
Fenerbahçe ise bırakın bir arada oynamayı hiçbir oyuncusu geçen sezon oynadığı mevkisinde bile olmayan bir takımdı.
Sağ kanat oyuncusu Dirar sol bek, orta sahada 8 numara oynayan Ozan sağ bek, 6 numara Jailson stoper, geçen sezonu neredeyse hiç oynamadan geçirmiş Zanka’yı da bu gruba eklediğimizde aslında 4 benzemezdi bir savunma dizilişi olduğunu görüyoruz.
Futbolda sonuç her şeydir dün Fenerbahçe sonuç da aldı ama Bayern Münih ve Real Madrid maçlarını da asla unutmak mümkün değil.
İşte bu nedenle özenle “Türkiye ortalaması” vurgusunu yapıyoruz.
Başakşehir biraz dikkatli biraz da şanslı olsa dün geceki Fenerbahçe savunmasını bir daha bir arada göremeyebilirdik.
Fenerbahçe inanmış bir ekip görüntüsü gösteriyor; ancak bir takım kurgusunda olduğunu söylemek çok zor.
Maç sonunda iki teknik direktörü dinledik; biri hamaset yaptı, diğeri oyunla ilgili teknik analiz.
Teknik analiz yapan Fenerbahçe’nin ilk golünü atan Vedat Muriqi’nin geçen sezonki performansını bugünlere getiren kişi olduğunu belirtmek gerekiyor.
Sahadaki hiçbir oyuncu hamaset yapan teknik direktörün çizdiği bir set oyunu ya da taktiği sahada sergilemedi; çünkü böyle bir şey zaten yoktu.
Oysa Başakşehir’in attığı gol Okan Buruk’un olmasa da önceki sezonlardan kalma çalışılmış bir taktik organizasyonun ürünüydü.
Dün Kruse sanki katkı vermeyen, etkisiz bir futbolcuymuş gibi göründü.
Gerçek bu mu?
Bizim ortalamamıza göre futbol böyle bir şey; ancak gerçekler böyle değil. Elbette Kruse de bize uyacak, öğrenecek. Bu işlerin takım kurgusu, oyun planı, düzenine göre değil, rastlantılara bağlı olduğunu anlayacak.
Oysa biz doğru bildiğimiz yanlışlarla zaman geçiriyoruz.
Kruse akordu olmayan takım içinde doğaçlama bir şeyler üretemediği için etkisiz göründü.
Hiç kuşkusuz Isla ve Moses ile başka, Ozan-Denizle bambaşka olacak. Bu Kruse’nin düzenini de bozacak.
Fenerbahçe’nin dün gece sol kanadında Rodrigues’in bu kadar etkisiz kalması, arkasında orijinal bir sol bek olmaması mı yoksa yukarıda yazdığım takım kurgusunun eksikliği mi bu ikisinin arasında cevaplamak kolay değil. Üçüncü şık da futbolcunun biraz da kendisiyle ilgili olabilir.
Galatasaray’da oynarken yaptığım yorumları elbette unutmadım; takım oyunlarında futbolcuların üç boyutlu düşünebilmeleri gerekiyor. Rodriguez’de sanki bir boyut eksiği var.
Mesela hem Tolga hem Ferdi hem de Zajc oyunu Rodriguez’e nazaran çok daha derinliği olacak şekilde görebiliyorlar. Üçüncü de bu özellikleri sayesinde dün geceye damga vurdular.
Fenerbahçe’nin yenik duruma düştüğü bir maçı çevirmesi hatta son dakika golüyle de kazanması önemli bir başarı.
Son dakika golleri, hele böyle takım kurgusunun henüz olmadığı bir zamanda olması da hayırlı bir sonun emaresidir.
O son dakika golünün camiaya etkisini dün gece gördük. O fotoğraflar çok önemli ve değerlidir.
Geçen sezondan çok farklı olacağı ortadadır.
En önemli detay takımın uzun yıllardır aradığı büyük bir gol ayağına sahip olduğudur.
Gelecek haftaki sınav çok daha zor geçecektir.