Bu sezon hiç olmadığı kadar hakarete varan bir biçimde Aykut Kocaman eleştirisi izliyoruz.
Sebeplerini üç aşağı beş yukarı tahmin edebilmek mümkün olsa da yapılan şeyin artık sportif değerlendirmenin çok ötesine geçtiğini, diğer teknik adam kıyaslamalarında aynı yolun kullanılmadığını tespit etmek ve konuşmak gerekiyor.
Öncelikle Fenerbahçe tarafından bakalım; Fenerbahçe içinde “küçük bir grup” net bir şekilde takımın başarısız olması için neredeyse her maç öncesi, sırası ve sonrasında adına rahatlıkla “beşinci kol” diyeceğimiz bir faaliyet içindeler. Bu kişilerin özellikle başarısız sonuç alındığında sosyal medyada senkronize bir biçimde hareket etmeleri dikkat çekicidir.
Burada bırakalım daha ileri gitmeyelim.
Fenerbahçe dışındaki kamuoyunun çok çeşitli hesaplaşmalar içinde olduğunu da rahatlıkla ifade edebiliriz.
Aykut Kocaman’ın sakalını bile sorun eden zihniyetlerin temel sorunlarının 3 Temmuz’da başladığını oradaki tuttukları taraf yanılgısının hala devam ettirildiğini ancak kılıf ve araç değiştirdiğini görebiliyoruz.
Bakın, herhangi bir dalda eleştirmen olmak için mutlak surette bir işin uzmanı ya da fiilen onu yapmış olmanız gerekmiyor.
Ancak hayat karşısında tutarlı olabilmeniz için sizin de sorumluluk sahibi olduğunuz işlerde benzer başarıları sağlamanız şarrtır.
Mesela gazeteci gerçeği; bugün gazetecilik, habercilik dediğimiz şey nedir, nasıl yapılır?
Hangi gazeteci işinin hakkını verebiliyor, mesleğenin gereklerini yerine getirebiliyor?
Araştırmacı gazetecilik dediğimiz şey var mı?
3 Temmuz’da hepinizin foyasını gördük. Neyin peşinden gittiniz? İşinizi nasıl yaptınız?
O dönemki yargılamayı takip eden, her duruşmaya katılıp, salondan sağa sola haber uçuranların işini sonuna kadar doğru yapmak adına geçen sene başlayan Kumpas Davasını da takip etmeleri doğal bir sonuç değil midir?
O döneme ait her türlü belge malum kumpas çetesi tarafından servis edilip, sizler tarafından da sorgusuz sualsiz kamuoyuna sunulmadı mı?
Gelelim bugüne?
Haber dediğimiz şey artık whatsapp aracılığıyla ulaşılan aslında bir çeşit servis ya da dedikodu ürünü değil midir?
Yorumcu teknik adamlar ya da eski futbolcular…
Eleştirdiklerinin ne kadarını kendileri yapabildi ya da gerçekleştirebildiler?
Elini taşın altına koymak, öyle ya da böyle bir ideal uğruna mücadele etmek çok önemli ve saygı duyulması gereken bir değerdir.
Bizim ülkemiz takdir etmeyi bilmeyen, hazımsız birçok kıskanç kişiden oluşmaktadır. Zaten temel sorun da buradan çıkmaktadır.
İki tür empati vardır; kişi karşısındakini kendi gibi bilirmiş bir tanesi; diğeri kişinin kendini karşısındakinin yerine koyabilme becerisi.
Bizim empati gerçeğimiz ilkine aittir.
Peki Aykut Kocaman bu kadar eleştiriyi hak edecek bir teknik direktör müdür, sorusunun cevabı nedir?
Yukarıdaki tablo şu an ligimizde ilk dört sıradaki takımı çalıştıran teknik adamların özellikle 2010 yılından sonraki dönemde ligde ne yaptıklarını gösteren bir çalışmadır (1)
Burada en istikrarlı ve devamlılığı olan, neredeyse benzer süreçlerden geçmiş iki teknik adam ön plana çıkıyor; zaten son zamanlarda da bu ikisi sürekli karşılaştırılır, kıyaslanır oluyor.
Aykut Kocaman ve Şenol Güneş.
Bu iki teknik adamın 2010-11 sezonundaki mücadelesinden Aykut Kocaman başarılı çıkmıştır, 2012-13 sezonundaki Kupa Finalinde ise birbirlerine rakip olmaları kıl payı kaçmıştır.
Aykut Kocaman Fenerbahçe’de iki Türkiye Kupası kazanırken bu başarısını aynı zamanda Konyaspor gibi bir takımda da geçen sene yinelemiş, Şenol Güneş’in Beşiktaş’ına karşı kazanılan Süper Kupa’nın da nedenlerinden biri olmuştur.
Konyaspor’u çalıştırdığı dönemde yakaladığı ortalamalar takım tarihinin en iyi istatistik verileridir ve geçen sezon Türkiye Kupası’nı Abdullah Avcı’nın Başakşehir’ini yenerek kazanmıştır.
Eğer mesele sonuca ulaşmak, Kupa kazanmaksa Aykut Kocaman bunu defalarca kere tekrar etmiştir.
Bir başka tablo da bu teknik direktörlerin görev yaptıkları dönem ve sonrasındaki sezonlara ait takım ortalamalarını gösteriyor.
Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor’da başarılı olma kriteri elbette şampiyonluktur. Ancak dönemsel olarak takımların içinde bulundukları ortam, süreç ve şartlar temel belirleyicidir.
Aykut Kocaman’ın Konyaspor’da yaptığı şeyin karşılığı bugün Türkiye’deki diğer hiçbir teknik adamın karnesinde olmayan bir başarıdır.
Konyaspor’un bugünkü hali pür melali de ortadadır.
Aykut Kocaman’ın 2012-13 sezonunda Fenerbahçe’ye Avrupa Ligi’nde yarı final oynattığını ve finali bir penaltı ile kaçırdığını asla unutmamak gerekiyor.
Lafla peynir gemisi yürümüyor; futbol gözünüze hoş gelir gelmez, bu ülkenin ortalaması da bellidir.
Sonuçsa, matematikse tablolar ortadadır.
Herşeyi sürekli eleştirenler, beğenmeyenler biraz da kendinizden söz edin de yararlanalım, ne başarmışsınız, özgeçmişlerinizde ne tür başarılar, neler var görelim.
http://twitter.com/uzaygokerman
(1)