Ülkemizde milyonlarca insanı peşinden sürüklediğine inandığımız futbol (veya spor) gazeteleri neden yaşamıyor diye sormuştum, Fotospor Gazetesinin kapanmasından birkaç gün sonra.
Ülke genelinde bir okuma sorunu yaşandığı gerçektir.
Okumak bir kültürdür ve bu temel eğitimle başlayıp insan hayatına süreç içinde eklenmesi gerekir. Ancak biz biliyoruz ki ne ailede ne okullarda, üniversitelerde ne de yaşamın bir başka alanlarında okumayla ilgili bir yönlendirme yoktur.
Kültür biriktirmekle, birikimle ve geleneklerle yaşatılır.
Ülkemiz için toplumsal gelenekleri olmadığını söylemek haksızlık olur. Ancak iş yaşantısından tutun da birçok alanda gelenek yaratamadığımız da gerçektir.
Eğitim sistemimizin ne olması gerektiği konusunda daha henüz karar veremedik. Oysa tam da konuştuğumuz konuyla direkt olarak bağlantılı önemli bir temeldir bir eğitim geleneğinin yaratılması.
Bizde eğitimler çocukların belirli aralıklarla girecekleri sınavlara yöneliktir. Sınavda çoktan seçmeli şıkları en kolay ve çabuk işaretlemeyi; birbirinin önüne geçebilmeyi öğretir.
Pratiklik esastır. Sistem bilgiyi birbiriyle ilişkilendirmez, paylaşmaz.
Öyle olunca da düşünme sistematiği üzerine bir gelişim olmaz.
Felsefe anlaşılmaz olduğu gibi, sevilmez.
Hatta iddia ediyorum ki birçok okur bu yazının şu ana kadar söylediği şeylerden sıkılmaya başladı bile. Bir an önce hedefe varmak gerekiyor.
Peki, öyle olsun.
Ama içinde bulunduğumuz temel sorunun ana kaynağının ne olduğunu tespit edemediğimiz sürece yerimizde saymaya devam edeceğiz.
Görsele dayalı bir bilgi edinme alışkanlığımız olacak. Görseli yaratan bilginin kendisiyle, içeriğiyle ilgilenmeyeceğiz.
İçeriksiz ürünler hem kolay tüketilecek hem de yeni ürünlerin niteliğini etkileyecektir.
Televizyonlarımızda saatlerce izlenen dizilerin, programların içinde yaratıcı, ilginç, merak uyandıran tek bir yapım var mı?
Tartışma programlarının öğretici tek bir yanı var mı?
Sanatta eserin değeri tekrar tekrar görme arzusu ile ölçülür. Bu nedenle kendisini saygıyla anacağım Sevgili Ertem Eğilmez ve onun birlikte çalıştığı sanatçılar gerçektir.
Süt Kardeşler, Köyden İndim Şehire, Hababam Sınıfı, Mavi Boncuk, Neşeli Günler, Gülen Gözler, Arabesk…
Şimdi geriye yaslanalım ve düşünelim, bu şekilde kaç film, dizi hatırlıyorsunuz günümüzde?
Yok…
Şimdi biraz daha kendi konumuza doğru yol alalım ve soruyu bu sefer başka taraftan soralım.
Sabah işe, okula giderken gazeteciden hangi gazeteyi şiddetle alma isteği duyuyorsunuz?
Okumaktan keyif aldığınız, sabırsızlıkla sabahın olmasını istediğiniz bir gazete, dergi var mı?
Yazar var mı?
Birçok kişinin belirli alışkanlıklarıyla ve alternatifini bulamadığı için bir takım gazeteleri satın aldığını iyi biliyorum. Önemli bir kesim de zaten bu işi tamamen bıraktı.
Aynı şey seçimlerde hangi partiye neden oy veriyor olduğunu bilemeyen seçmen için de geçerlidir.
Bütün bunları bir araya getirdiğimizde 9 Haziran tarihinde yayın hayatına başlayan yeni spor gazetesi AMK çıkıyor işte!
Açık Mert Korkusuz!
Ya da AMK Gazetesi, nasıl okuyorsanız.
Marks şöyle bir açıklamada bulunuyor; görüntü ile içerik aynı olsaydı, bilime gerek kalmazdı.
Maalesef öyle bir yere geldik ki içeriği olmayan bir yaşam tarzının yarattığı görüntü ile karşı karşıyayız. Böyle bir yerde bilim aramaya da gerek yoktur.
Zaten yüzyıllardır ne çekiyorsak şu bilime bir türlü hâkim olamamaktan çekmiyor muyuz?
Düşünmek ve karar vermek hayatımızın en zor seçimi değil mi?
İlkokulun birinci sınıfından itibaren ezberletilen ama bizim bir türlü sevemediğimiz bilmemek değil öğrenmemek ayıp atasözünün üzerimize yüklediği sorumluluktan nefret etmiyor muyuz?
Suçüstü, delil, ispatı olmayan bir davayla insanların sadece kendi aralarında yaptığı konuşmalara dayanarak insanların, kitlelerin hayatını karartmıyor muyuz?
Bilimden uzaklaştıkça artık her şeyin çok kolay bir açıklaması olur ve bu açıklama herkes için yeterlidir.
Üç senedir en başta Twitter üzerinde herhangi bir olaya, kişiye veya şeye tepki göstermek için yazılan amk bir anda açık mert korkusuz hale geliverir.
Buna sizi inandırdıkları yetmediği gibi kendileri de inanırlar ve artık bilgi bunun üzerinden ilerler.
Bunun bilgisinin niteliği nasıl olur; böyle olur AMK.
Buraya kadar hepsini okudun mu okuyucum? :)
Gazeteyi gazeteciden nasıl istiyorsunuz? Nasıl okuyorsunuz gazetenin ismini?