Antalya’da iki takımı da olumsuz etkileyen iki faktör vardı. Bunlardan biri aşırı nemli ve sıcak hava, diğeri de kötü zemindi. Özellikle bunaltıcı hava, tempolu futbolu engelledi.
Antalyaspor maçın başında hızlı oynamaya çalıştı. Bunda da bir ölçüde başarılı oldu. Aslında Antalya, Galatasaraylıların çekindikleri bir deplasmandı. Çünkü Antalyaspor, geçen üç maçla kıyaslanamayacak ölçüde ciddi bir rakipti.
Nitekim maçın başlamasıyla bu fark kendisini göstermeye başladı. Yukarıda da belirttiğim gibi tempolu oynamaya çalışan Antalyaspor, Galatasaray’a önde sert bastı. Geride ise takım olarak savunmaya geçen kırmızı- beyazlılar, Galatasaraylı futbolculara hareket alanı bırakmadılar.
Lakin Galatasaray’ın kadro kalitesi yine kendisini gösterdi. Önce Muslera sarı- kırmızılıları oyunda tuttu. Ardından da Maicon’un, Balhanda’yla kurduğu doğru oyun sonucunda Rodrigues’in asisti ve Gomis’in golüyle Galatasaray öne geçti.
İşte yeni Galatasaray’ın en büyük özellikleri bunlar. Sarı- kırmızılılar artık geriden doğru bir şekilde oyun kurabiliyorlar. Ayrıca takım kalitesi çok arttı. Bu kaliteli ayaklar önemli kilit paslar atıyorlar ve bu da skoru değiştirebiliyor.
Ancak Galatasaray ikinci yarıda pozitif futbol adına hiçbir şey yapamadı. Sarı- kırmızılılar çok geriye yaslandılar. Tudor, Antalyaspor ataklarına karşı Tolga Ciğerci’yi orta sahaya çekip Belhanda’yı sol çizgiye gönderdi. Daha sonra da Selçuk İnan’ı oyuna alıp orta sahada ayakta kalmak istedi. Ama yapmadığı bir hamle sarı- kırmızılıların iki puan kaybetmesine neden oldu.
Gerçi ilk başta işler Tudor’un istediği gibi gitti. Çünkü Antalyaspor, gol için yüklenmesine rağmen pozisyon üretemedi. Ama Galatasaray’da da tehlike çanları çalıyordu. Tolga Ciğerci, orta sahaya geçince geçen sezonki kötü performansından esintiler sunmaya başladı ve ayağına gelen bütün topları kaybetti. Üstelik bu topların çoğunu rakiplerine servis etti. Böylece Galatasaray, orta sahada çok zayıf kaldı. Öte yandan Belhanda da sol kanatta hiç etkili olamadı.
Tudor’un yapması gereken, Tolga Ciğerci’yi çıkarıp Yasin ya da Feghouli’yi oyuna almak ve Belhanda’yı da yeniden orta sahaya çekmekti. Böylece Fernando, Selçuk İnan ve Belhanda ile ayakta kalacak güçlü bir orta saha kurgusu oluşacak, diğer taraftan da işlemeyen sol kanat işlerlik kazanacaktı. Gelgelelim Tudor bunu yapmadı. O, anlamsız bir şekilde Tolga Ciğerci’yi oyunda tuttu ve Feghouli’yi de ancak 88.dakikada Belhanda’nın yerine sahaya sürdü. Doğal alarak da hiçbir fayda sağlayamadı.
Galatasaray, ikinci yarıdaki Antalyaspor’u geriye yaslanarak değil, daha çok ileriye oynayarak durdurabilirdi. Bunun için de yukarıda belirttiğim değişikliklerin olması gerekiyordu. Lakin görüldüğü üzere Tudor, önce 1-0’ı, daha sonra da 1-1’i kabullendi.
Lig başladıktan sonraki Tudor, taraflı tarafsız herkesin takdirini topladı. Ancak Igor Tudor, Antalyaspor maçının ikinci yarısındaki performansıyla ilk soru işaretini oluşturdu. Galatasaray’ın çok iyi bir kadrosu var. Ancak teknik direktör bunu doğru kullanamazsa, kadro kalitesi tek başına bir işe yaramaz.
Şu aşamada Galatasaray’ın iki önemli sorunu kendisini gösteriyor. Bunlardan birincisi kullanılamayan sol kanat. Diğeri de Muslera’nın yan toplara çıkmaması.
Tolga Ciğerci tam bir kanat oyuncusu olmadığı için Galatasaray sol kanattan atağa çıkamıyor. Bu sorun Latovlevici ve Feghouli ya da Yasin ile çözülür. Muslera’nın da artık yan toplarda sorumluluk alması gerekiyor.
Puan kayıpları, eğer ders alınırsa olumlu sonuçlar verebilir. Bakalım Tudor gereken dersleri çıkartabilecek mi?