Geçen hafta Trabzonspor- Fenerbahçe maçında yaşananlardan dolayı Kulüpler Birliği’nin aldığı ‘’ 2 dakika düşün ‘’ kararını çok yerinde buldum. Orta sahada iki takım futbolcuları ve hakemlerin birlikte durarak yapacakları bu eylem, futbolda şiddete karşı yapıldığı için biçimsel anlamda da olsa önem taşıyordu.
Gelgelelim maalesef bunu bile tam olarak beceremedik. Dünkü Bursaspor- Galatasaray maçı öncesinde seyirciler bu eylemi ıslıklarla protesto ettiler ve Fırat Aydınus da haklı olarak işi çok uzun tutmadı. Dünkü yazımda buna değinip insanların moralini bozmak istemedim. Lakin bugünkü Eskişehirspor- Trabzonspor maçında Trabzonsporlu futbolcuların eyleme arkalarını dönmeleri tam bir skandaldı. Öncelikle maçların iki dakika geç başlaması kararı Trabzonspor’a karşı alınmadı. Ayrıca futbolda şiddetten en çok başı yanan ve en çok ceza alan kulüplerin başında Trabzonspor geliyor. Trabzonspor’un böyle eylemlere öncü olması gerekirken bu şekilde arkalarını dönmeleri şiddeti onayladıkları anlamına mı geliyor? Trabzonspor yönetimi bu davranışıyla çok büyük bir yanlış yapmıştır.
İşte bu olayların verdiği hüzünle Beşiktaş- Kayserispor maçını beklemeye başladık. Fakat bu maçta da farklı bir tablo yaşanmadı. Hakem Serkan Çınar, çok güzel bir şekilde iki takım futbolcularını karma bir şekilde birbirlerine sarılarak orta alanda toplamışken tribünlerden protestolar yağmaya başladı. Bunun üzerine Serkan Çınar da işi kısa tuttu.
Taraftarları anlamak mümkün değil. Herkes kendi takımını seviyor. Tamam, buna bir şey diyemem. Ama karşında rakip olmadıktan sonra futbolu kiminle oynayacaksın? Benim takımım yaşasın, diğerleri her şeye müstahak, onlara ne olursa olsun mantığını maalesef insanlarımızın kafalarından silemiyoruz. Futbolun bir oyun olduğunu neden anlamak istemiyorsunuz? Rakibiniz olmadan sizin de hiçbir işe yaramayacağınızı nasıl anlayamıyorsunuz? Geçen hafta Volkan Bayarslan’a saldırı gerçekleşirken Volkan Bayarslan’ın ailesinin ekran başında ve daha sonrasında neler yaşadığını tahmin edebiliyor musunuz? İşte zaten en önemli sorunumuz da burada. Empati yapmayı bilmiyoruz.
İşte bu hüznün ardından maçın da çok fazla bir anlamı kalmıyor. Ama yine de merak edenler için birkaç cümle yazayım. Şenol Güneş stoperde Alexis yerine Tosic ile maça başladı. Karşılaşma boyunca sahanın tek hakimi Beşiktaş’tı. Siyah- beyazlılar daha 34.dakikada skoru 3-0’a taşıdılar.
Şenol Güneş’in ikinci yarıya sarı kart sınırındaki Gomez’le başlaması riskti. Fakat penaltıyı kaçırdıktan sonra da çıkartmak istemedi. Bu arada penaltı pozisyonunda Kayserisporlu Zeki’ye kırmızı kart çıkmalıydı. Aynı şekilde 85.dakikada Zeki’nin bacağına bilerek basan Gökhan Töre de kırmızı kart görmeliydi.
Kısacası Kayserispor, Beşiktaş’a rakip olamadı. Eğer kaleci Ahamada olmasaydı Beşiktaş 11, 12 gol atardı. Beşiktaş’ta özellikle Atiba, Sosa, Oğuzhan ve Quaresma müthiş oynadılar.
Evet, hüznün gölgesindeki maç böyle geçti. Futbolun savaş değil, bir oyun olduğunu bir kez daha hatırlatarak şiddetin olmadığı, centilmence maçlar diliyorum.