Galatasaray, Lokomotiv Moskova karşısında aldığı 3-0’lık galibiyetle Şampiyonlar Ligi’ne muhteşem bir başlangıç yaptı.
Sarı- kırmızılılar, taraftarlarının da müthiş desteğiyle maça çok hızlı başladılar. Nitekim kısa bir süre sonra da Rodrigues’in güzel golü geldi.
Galatasaraylı futbolcular bu golden sonra oyun üstünlüklerini bir süre daha korudular. Ancak kısa süre sonra Lokomotiv Moskova oyuna ortak oldu. Özellikle Fernandes ile atağa çıkan konuk takım, Galatasaray kalesinde tehlikeler yarattı. Ancak Fatih Terim ikinci yarıda Ndiaye’yi geriye çekince hem Fernando rahatladı hem de Lokomotiv Moskova atakları kesildi. Ardından Eren Derdiyok ile gelen ikinci gol sarı- kırmızılıları rahatlattı. Selçuk İnan da 90+4’deki penaltı golüyle hem skoru belirledi hem de moral kazanmış oldu.
Galatasaray’da Belhanda dışında bütün futbolcular canla başla mücadele ettiler ve çok iyi bir maç çıkarttılar. Muslera, özellikle 1-0’lık bölümde yaptığı kritik kurtarışlarla skor üstünlüğünün sarı- kırmızılı takımda kalmasını sağladı. Stoperler, özellikle de Serdar Aziz çok önemli müdahaleler yaptı. Donk da, tam bir görev adamı olduğunu bir kez daha gösterdi. Linnes, böylesine bir maçta kendisine forma veren teknik direktörünü mahcup etmedi. Norveçli futbolcu, savunmadaki başarısının yanında hücumda da çok etkili oldu. Nagatomo da aynı Linnes gibi hem savunmada hem de hücumda çok etkili oldu. Gerçi bu savunma 1-0’dan sonra aksadı. Ama bunun temel nedeni orta sahadan kaynaklanmaktaydı. Nitekim yukarıda da belirttiğim gibi, Ndiaye ikinci yarıda geriye çekilince bu sorun da çözüldü. Ayrıca Galatasaray, ileriye daha rahat çıkmaya başladı. Bunun sonucu olarak da Galatasaray, ikinci yarıda çok etkili bir futbol oynadı.
Ndiaye demişken biraz durmak gerekiyor. Ndiaye, kendisine yakışmayacak bir kırmızı kart görse de, bence maçın adamıydı. Onu Rodrigues izledi. Gomis’den sonra dudak bükülen santrafor konumuna düşen Eren Derdiyok, oynadığı güzel futbolu şahane bir frikik golüyle süsledi. Eren, futbolunu çok ilerletti. Bu maçta da hemen her hava topunu aldığı gibi, ileride de topu ayağında tutmayı başardı. Böylece, rakip sahada topun daha çok kendi takımında kalmasını sağladı.
Emre Akbaba, ilk Şampiyonlar Ligi maçında heyecanlıydı. Ancak o da başarılı bir maç çıkarttı. Daha iyisini yapabilirdi. Ama dediğim gibi, heyecanı buna engel oldu.
Oyuna sonradan dahil olan futbolcular da iyi bir maç çıkarttılar. Tek zayıf halka Belhanda’ydı. 65.dakikada attığı şut dışında hiçbir şey yapmayan Belhanda, takımının orta sahada zayıf kalmasında da etkili oldu. Öte yandan kritik top kayıpları yaptı. Esasen Belhanda’nın bu maça ilk on birde başlaması benim için sürpriz oldu. Gelgelelim Faslı futbolcu bir türlü değer, kıymet bilmiyor. Keşke Belhanda, Feghouli’nin maç kadrosuna dahi girememesinden bir ders çıkartsa. Lakin benim bundan hiç ümidim yok!
Elbette en son Fatih Terim’e değinmek gerekiyor. İstediği transferler tam olarak yapılamadı. UEFA ile yapılan finansal fair play anlaşması gereği Avrupa Kupalarındaki maçlara sınırlı sayıda oyuncuyla çıkılıyor. İşte Fatih Terim, bu olumsuz şartlara rağmen futboluyla zevk veren, kendisi de oynadığı oyundan zevk alan, iştahlı, agresif bir takım yaratmayı başardı. O nedenle de bu başarının baş mimarı Fatih Terim’dir.
Porto maçında Ndiaye’nin olmaması Galatasaray için büyük bir handikap oluşturuyor. Elbette Fatih Terim buna bir çözüm bulacaktır. Ancak Ndiaye, Galatasaray’ın oyun planında önemli bir yere sahip. Bu nedenle onun eksikliği sarı- kırmızılılar açısından çok önemli bir kayıp.
Lokomotiv Moskova karşısında alınan bu farklı galibiyet, Galatasaray açısından çok büyük önem taşıyor. Maçın büyük bölümünde oynanan güzel ve etkili futbol da işin cabası. Bu maç Galatasaray’da Fatih Terim’den taraftarlara kadar herkesin Şampiyonlar Ligi’ni ne kadar özlediklerini gösterdi. İşin gerçeği, Galatasaray da ilk maçında Şampiyonlar Ligi’nin hakkını verdi. Dilerim sarı- kırmızılılar, güçlü bir aidiyet duygusuyla bağlı oldukları devler liginde bu sezon da uzun süreli yer almayı başarırlar.