Galatasaray’ın Porto önünde aldığı 1-0’lık mağlubiyet karşısında insanın içinin yanmaması mümkün değil. Çünkü sarı- kırmızılıların oynadıkları futbolun hakkı mağlubiyet değildi. Ancak Galatasaraylı futbolcular, maç boyunca yakaladıkları altı net pozisyondan birini bile gole dönüştüremeyince yenilgi kaçınılmaz oldu.
Gerçekten de sarı- kırmızılılar maça çok iyi başladılar. Öyle ki Galatasaraylı futbolcular, Porto gibi bir deplasmanda sadece ilk yarıda dört net pozisyon buldular. Ancak ikisi Sinan Gümüş, biri Onyekuru, diğeri de Nagatomo ile girilen bu pozisyonlar gole dönüşemedi.
Galatasaray’ın ilk yarıdaki en büyük eksiği Rodrigues’in savunmasının zayıf kalmasından dolayı Jesus Corona’nın sol kanattan yaptığı bindirmelerdi. Gerçekten de Nagatomo, Jesus Corona karşısında çok zor anlar yaşadı.
İlk yarıda rakibine oyun anlamında üstünlük kuran ve net pozisyonlara giren Galatasaray, ikinci yarıya skor olarak da üstünlüğü yakalamak için çıktı. Ancak sarı- kırmızılılar bu devrenin başında, artık klasikleşen duran top gollerinden birini daha kalelerinde gördüler. Moussa Marega topa o kadar rahat vurdu ki, antrenmanda bile topa bu kadar rahat vuramaz.
Bu golden sonra oyunda dengeler de değişti. Üstün oyuna rağmen yenik duruma düşmek, Galatasaraylı futbolcuları moral olarak da çok olumsuz etkiledi. Sarı- kırmızılılar buna rağmen iki net pozisyon daha buldular. Özellikle Rodrigues’in pozisyonu çok netti. Ancak Galatasaraylı futbolcular topu ağlara göndermeyi bir türlü başaramadılar.
Esasen maçın bütün hikayesini, ana fikrini, kısaca her şeyini burada aramak gerekiyor. İlk yarıda dört, ikinci yarıda iki olmak üzere yakalanan altı net pozisyondan biri bile gol olsa, şimdi başka bir şeyi konuşuyor olacaktık. Maalesef Galatasaray’ın santrafor bölgesindeki eksikliği bu maçta kendisini net olarak gösterdi. Bu kadar üst düzey bir turnuvada, bu kadar pozisyona girecek kadar iyi oynuyorsunuz ama son vuruşları iyi yapamadığınız için bunlardan birini bile gole çeviremiyor ve iyi oynadığınız maçı kaybediyorsunuz. Elbette burada sezon başında Gomis’in gönderilmesi ve yerine bir santraforun alınamaması bir kez daha gündeme gelecektir. Lakin Porto maçında pozisyona giren futbolcuların son vuruşları da dikkatlerden kaçmamalıdır. Nitekim bu son vuruşlardaki başarısızlıklar, Erzurumspor maçında da kendisini göstermişti. Sinan Gümüş’ün girdiği ilk pozisyon için kötü vurdu diyemem. Ama onun dışındaki pozisyonlarda son vuruşlar daha iyi olabilir, ya da başka tercihler yapılabilirdi.
Maçın adamının Porto kalecisi Casillas olması bile başlı başına oyundaki Galatasaray üstünlüğünü göstermeye yeter. Bu arada Muslera’nın da hakkını teslim etmek gerekir. O da üç tane yüzde yüzlük golü önledi. Ama kornerden yenilen golde topa çıkabilirdi. Gelgelelim Muslera’nın kornerden gelen toplara çıkmamak gibi bir adeti var. Tabii bu golde Serdar Aziz ve Nagatomo’nun hatalarını da görmezden gelemeyiz.
Porto karşısına eksik bir kadroyla çıkan, buna karşın altı net gol pozisyona girmeyi başaran sarı- kırmızılıların yedek kulübeleriyse oldukça zayıftı. Fatih Terim’in elinde hamle oyuncusu olarak bir tek Feghouli görülüyordu. Belki buna bir de Mariano’yu ekleyebiliriz. Ancak Fatih Terim, Feghouli’yi de ancak 74.dakikada oyuna dahil etti. Başka bir ifadeyle etkisiz Belhanda’yı 74 dakika sahada tuttu. Belhanda kendisine olan güveni eritmeye devam ediyor. Özellikle ikinci yarıda hiç oyunda yoktu. Ocak ayında iyi bir talibi çıkarsa gönderilmesi doğru bir tercih olacaktır. Mariano ise sarı kart görüp, hemen ardından ikinci sarı kartın kıyısından dönen ve bundan dolayı biraz çekingenleşen Linnes’in yerine düşünülebilirdi. Bu durumda sağ kanattan yapılacak hücumlara da yeni bir soluk gelebilirdi.
Sonuçta Galatasaray, Serdar Aziz’in maruz kaldığı pozisyonda bir de penaltısının verilmediği karşılaşmayı iyi oynamasına rağmen kaybetti. Futboldaki ‘’ atamayana atarlar ‘’ kuralı, bu maçta bir kez daha kanıtlanmış oldu. Elbette bu yenilgi her şeyin sonu değil. Cim Bom, oldukça dengeli bir grupta ve dört maçı daha var. Ancak son vuruşlardaki beceriksizlik ve santrafor eksikliği kendisini net olarak gösteriyor. Kafalardaki soru ise, Galatasaray’ın yumuşak karnını oluşturan bu iki sorunun, bundan sonraki maçların sonuçlarını da etkileyip etkilemeyeceği…