Galatasaray açısından artık sözün bittiği yerdeyiz. Mücadele yok, hırs yok, sanırsın ki sezonun son maçında uzatma dakikaları oynanıyor. Öyle ki, futbolcular daha maça çıkarlarken umutsuzluk yüzlerinden okunuyordu. 90 dakika boyunca oynadıkları futbolun ise tek bir karşılığı vardı: ‘’ Rezalet. ‘’
Yenilgiyi bazı nedenlere bağlayanlar çıkabilir. Evet, takım büyük oranda eksikti. Birkaç isim dışında sanki B takım sahadaydı. Öte yandan rakip, düşme korkusundan dolayı maçı daha çok istedi. Vs., vs., vs.,…
Bunların hiçbiri sarı- kırmızılıların sahadaki rezalet futbollarının nedeni olamaz. Sahada A takımın yıldızları diyebileceğimiz isimler bile Es Es karşısında hiçbir varlık gösteremediler. Gerçek olan şu ki, Eskişehirspor karşısında hiçbir şey oynamayan Galatasaray, sadece formasının ağırlığıyla üç gol buldu.
Takımda bütün ipler artık tamamen Sneijder’in elinde. Onun isteğiyle altyapının başına getirilen Jan Olde Riekerink, artık A takımın teknik direktörü. Esasen Riekerink, daha maça başlamadan intihar mekanizmasının fitilini ateşlemişti. Donk ve Semih’ten stoper oluşturmak nasıl bir tercihtir? Şu anda Semih’ten daha formda olduğunu bizzat izleyerek gördüğüm Koray Günter, ama daha da vahimi Chedjou kulübede. Riekerink, aklınca defansın boyunu uzattı ama dört golü de kalesinde gördü.
Ya oyun sistemine ne demeli? Topu al, orta alanda sürekli pas yaparak açık ara. Bu futbolcularla mı?
Aslında Galatasaray, Bilal’in müthiş şutuyla pozisyona girmeden 1-0 öne de geçti. Hatta maçta iki defa öne geçmeyi başardı. Ama bu oyun taktiğiyle ve bu oyuncularla skoru koruman mümkün değildi. Kaldı ki, Riekerink’in amacı hep skoru korumak oldu.
Umut, eğer yaşadığı psikolojik travmadan dolayı oyundan çıkartılmışsa hiçbir şey diyemem. Umut kolay şeyler yaşamadı. Tanrı sabır versin. Ama Umut’un yerine Tarık’ın girmesini anlayamam. Riekerink, aklınca orta sahayı kuvvetlendirmek istedi. Ama kalesinde arka arkaya üç gol gördü. Senin orta sahanda Jose Rodriguez gibi bir zayıf halka varken ne yaparsan yap o orta saha kuvvetlenmez. Nitekim kuvvetlenmedi de.
Bu arada Podolski’nin santrafor oynayamadığını her halde bir tek Galatasaraylı teknik adamlar anlayamadılar. Zaten Yasin de çok etkisiz kalmışken bu nasıl bir taktiksel hamledir? Eğer oyundan Umut çıkıyorsa o zaman sahaya o çok güvenerek kulübeye oturttuğun genç bir santraforu süreceksin. İşte futbol bu kadar basit!
Sürekli top kaybı ve pas hatası yapan, orta sahasında Jose Rodriguez gibi zayıf bir halka bulunduran ve 90 dakika tahammül eden, onun arkasında ise Donk ve Semih gibi iki bomba oynatan Riekerink’in takımı işin esası az bile yedi. Çünkü onların da arkasında, hatalar da yapsa, yediği dört gole rağmen en az beş net golü önlemiş Muslera vardı. Ayrıca Eskişehir takımı 4-2’den sonrasını iyi değerlendiremedi.
Galatasaray bu hale gelmişse bunun tek nedeni Duygun Yarsuvat dışındaki yönetimlerdir. Koskoca Galatasaray’ı ne hale getirdiniz. Yazık, çok yazık. Olan yine gözü yaşlı taraftarlara oluyor. Benim zaten pek ümidim yok ama, Türkiye Kupasını da kaybederseniz taraftarların yüzüne nasıl bakacaksınız bilmiyorum.