17.08.2022 - 07:01 | Son Güncellenme:
Süper Lig'de geride kalan 2. hafta mücadeleleri sonrası birçok takım yeni transferleriyle oluşan kadrolarını gösterme şansı yakaladı. Bazı transferler iyi performanslarıyla dikkat çekerken bazı yeni isimler de hayal kırıklığına neden oldu.
BÜYÜKA'DAN ÇOK KONUŞULACAK SÖZLER
Milliyet Gazetesi'nin usta yazarı Şansal Büyüka da bu haftaki 'Dobra dobra' yazısında Süper Lig ekiplerinin bu haftaki performanslarını ve yeni transferlerinin takıma katkılarını mercek altına aldı. İşte Büyüka'nın çok konuşulacak o yazısı...
SANDALYEYE SON TEKMEYİ ISMAEL VURDU
Beşiktaş’ın hocası Valerien Ismael, Alanya maçı sonrasında, “Sanki intihar ettik” dedi. Maça dair söylediği ve yaptığı tek doğru, bu ifadesi olmalı... Evet; bunun adı intihar... Ama Beşiktaş intihar ederken, altındaki sandalyeye son tekmeyi Valerien Ismael vurdu.
Beşiktaş’ın 8-0 kaybettiği Liverpool maçlarını da hatırlarız, başka kâbus gibi sonuçlarını da... Ama Beşiktaş, bu dramatik sonuçlarda bile Alanya maçının ikinci yarısındaki kadar “çaresiz” kalmadı. Allah aşkına, ikinci yarıdaki şu rakamlara bakın, Beşiktaş gibi büyük bir takıma yakışır mı? Topla oynama: % 17... Şaka gibi... İsabetli pas: 39... İsabetli şut: Sadece 1 (İnanmanız için bir de yazıyla vurgu yapayım; sadece bir şut)... Ceza sahasına orta: 3.İlk yarıya 3-1 önde tamamlamışsın, bir eksik kalmışsın. Alanya’nın ikinci yarıda topuyla tüfeğiyle saldıracağı, savunmasında az adam ve geniş alanlar bırakacağı, büyük riskler alacağını görmek için hoca olmaya gerek yok.
N’Koudou’yu çıkarırsan...Belli ki, savunmada kalıp kontratakla o geniş ve boş alanları kullanıp, hızlı hücumla gol arayacaksın. Yani tam N’Koudou’luk maç... Üstelik ilk yarıyı bir gol, bir asistle bitirmiş. Sen tutup ikinci yarı başlarken oyundan alıyorsun. Baskılı oynayamayacağına, kalabalık gidemeyeceğine göre, bari ağır Weghorst’u çıkart, çabuk N’Koudou oyunda kalsın. N’Koudou oyunda kalsa, Alanya o kenardan ortalama 15 saniyede bir atak geliştirebilir miydi? N’Koudou‘yu çıkarırsan, saniyede bir atak yersin. Bitmedi; rakip ceza alanına dürbünle bakarsın.
BEŞİKTAŞ’IN BÜYÜKLÜĞÜNÜ ÖĞRENEMEMİŞ
İkinci yarıda sadece 39 isabetli pas... Lig tarihini karıştırın, istatistiklere bakın, böyle bir rakamı, beş-on maçta ya bulursunuz ya bulamazsınız. Öndesin, top tutmaya, pas yapmaya, rakibin hızını kesmeye ihtiyacın var. O zaman Salih Uçan’ı niye çıkarırsın. Bırak kalsın, topla oyalansın, arkadaşlarıyla pas alışverişi yapsın, tempoyu yavaşlatsın. Oynadığın rakip Barcelona değil, Real Madrid değil, kadrosu geçen yılın gerisinde kalan Alanyaspor... Bu kadar korku, bu kadar savunma, bu kadar kapanma, bu kadar panik niye? Valerien Ismael belli ki Beşiktaş’ın büyüklüğünü henüz yeteri kadar öğrenememiş. Başkan Ahmet Nur Çebi, hocasına Beşiktaş’ın büyüklüğünü bir daha, bir daha, anlayana kadar anlatmalı...
BU KALİTEYE YAKIŞMADI
Beşiktaş orta alanının en etkili, en kaliteli, en tecrübeli ismi Gedson Fernandes... İlk yarının uzatma bölümünde Gedson ceza alanı çevresinde bir faul yaptı, o frikik gol oldu. Aynı Gedson, bu defa maçın uzatmalarında son derece acemice bir penaltı yaptı, Alanya’nın beraberlik golü geldi. İki Gedson faulü, iki gol... Bu tecrübeye, bu kaliteye yakışmadı.
ALANYA MI ATTI BEŞİKTAŞ MI YEDİ?
Beşiktaş’ın yediği üç gole dikkatinizi çekerim. Alanya’nın ilk golü frikikten, son golü penaltıdan, ikinci golü, Beşiktaşlı Saiss’in kendi kalesine attığı kafa vuruşundan... Yani, Alanya mı attı, Beşiktaş mı yedi, tartışılır...
YASİN KOL İKİNCİ OLUR
Beşiktaş’ın Alanya maçının hakemi Yasin Kol’a sert tepkisine hak veriyor ve saygı duyuyorum. Ancak Beşiktaş, 3-0’dan 3-3’e yakalanırken, yanlışlar zincirinde birinciliği Beşiktaş’ın hocası Valerien Ismael’e, ikinciliği maçın hakemi Yasin Kol’a veriyorum.
BIRAKIN SARIYI FAUL ÇALMAZLAR
Alanya-Beşiktaş maçında hakem Yasin Kol’un Beşiktaş aleyhine verdiği yanlış kararlar roman olur. Bu yanlış kararlar içinde, belki sizlere garip gelebilir ama en fazla Emrecan’ın gördüğü ilk sarı karta tepki duydum. Faulün bile tartışılacağı bir pozisyonda sarı kart çıktı. Avrupa liglerinde çoğu hakem bu pozisyona faul bile çalmaz, çalmıyor zaten...
YA BEN YANILIYORUM YA DA OLİVİERA ABARTILDI
Galatasaray’da büyük ümitlerle alınan Oliveira’yı bu iki lig maçında izledim. Hazırlık maçlarını görmedim. Performansını gazetelerden ve internet sitelerinden takip ettim.
Hazırlık maçları sonrasında gazete ve internet sitelerinde övgü dolu ifadeler, yorumlar okudum. Benim, ligde ilk iki maçını izlediğim Oliviera ile medyanın tarif ettiği Oliviera arasında ciddi çelişkiler var. Ya ben yanılıyorum ya da Oliviera başlangıçta çok abartıldı.
SON DERECE AĞIR BİR FUTBOLCU
Önce hakkını teslim edelim; Oliviera topla barışık bir oyuncu... Top ayağına çok yakışıyor, topa çok iyi hükmediyor, iyi ve kaliteli vuruşları var. Duran topları etkili kullanıyor. Ancaaak; günümüzün futbolu için Oliviera son derece ağır bir futbolcu... Gördüğüm kadarıyla deparı yok, hızı yok, temposu hiç yok, çabuk değil... Böyle olunca, Galatasaray’ın geçiş oyunlarında, bir başka ifade ile savunmadan hücuma çıkarken çok yavaş kalıyor, rakip savunmanın yerleşmesine zaman tanıyor.
OLİVİERA’DA SIKINTI VAR
Oysa elinizde Kerem varken, Yunus varken, hızlı hücum etmelisiniz. Ayrıca günümüzün futbolu, başarı için “Hız... Hız... Gene hız” diyor. Bakıyoruz, özellikle son Giresun maçında Galatasaray neredeyse yürüme temposuyla oynadı. Okan Hoca, Oliveira’ya ilk 11’de şans vermeye devam edecekse, hücuma çıkarken, Oliviera’yı değil, çok daha hızlı bir başka oyuncusunu kullanmalı... Bana göre; bu anlamda Oliviera’da sıkıntı var.
KEREM MUTSUZ KEREM KIRGIN
Galatasaraylı Kerem’in yüz ifadelerinde, uzunca bir süredir sanki bir mutsuzluk, bir kırgınlık var gibi... Lige çok iyi başladığı da söylenemez. Bunu merak ettim, işi bilenlere sordum. Dediler ki; takımda 2.5-3 milyon euro maaş alan oyuncular varken, bu takımın en önemli oyuncularından biri olan Kerem sadece 500 bin euroya oynuyor. Doğal olarak morali bozuluyor. Şimdi gazetelerde okudum; Galatasaray Yönetimi, Kerem’in maaşını 8 milyondan 14 milyona çıkartmaya karar vermiş. Doğru bir karar. Geç kalmasınlar, hemen uygulasınlar.
G.SARAY’IN KABUSU GİRESUNSPOR
- Alanya’nın 3-0’dan 3-3’ü yakalaması büyük başarı... Buna rağmen yeni gelenler, kalite ve yetenek olarak gidenlerin çok gerisinde...
- “Fenerbahçe’nin santrforu yok” diye kıyamet kopuyor, santrforu olmayan Fenerbahçe iki maçta tam 9 gol attı.
- İstanbulspor’a bakıyorum, son derece mütevazı kadrosu ile derli-toplu oynuyor. Ancak gol atamazsan ekmek yok.
- Konyaspor’un çok uzun yıllardır iyi bir golcüsü olmadı. Sanki bu sezon da yok gibi...n Galatasaray geçen sezon lig maçında Giresun’a İstanbul’da 1-0 kaybetmişti. Bu sezon da gene 1-0 kaybetti. Giresun; Galatasaray’ın kâbusu olmasın.
FENERBAHÇE’NİN ‘İLK’LERİ
- Fenerbahçe ilk defa hücumda devamlılık kazandı. İlk defa rakip savunmanın arkasına ısrarla uzun toplar attı. İlk defa hücumcularını bu toplarla buluşturdu.
- Joshua King, ilk defa umut oldu. Gol attı, pas attı, asist yaptı, çakılı kalmadı, hareketli oynadı, bir şutu direkte patladı.
- Valencia ilk defa gerçek bir santrfor gibi oynadı. Çok pozisyona girdi, çok gol kaçırdı, buna rağmen 2 gol, 1 asistle maçı tamamladı.
- Fenerbahçe ilk defa keyif veren bir futbola imza attı.
- Fenerbahçe bütün bunları belki de ilk defa bu kadar kötü oynayan Kasımpaşa önünde yaptı.
- Buna rağmen Fenerbahçe’nin “İlk”leri, gelişimi, değişimi, moral ve güven iklimi adına son derece önemli...
JJ RAHATLAMIŞ GİBİ
Fenerbahçe’de ciddi anlamda kaliteli bir golcü talebi var. Camia bunu istiyor, hatta dört gözle bekliyor. Benim duyduğum, Jorge Jesus yakın çevresine, “Olursa olur, olmazsa bana Valencia, Jeshua King ve Pedro yeter” demiş. İki maçta 9 gol gelince JJ rahatlamış olmalı.
ARDA’DA JESUS HAKLI
Fenerbahçe Antrenörü Jorge Jesus maçtan sonra Arda’ya, “kendini gösterme baskısı altında oynama” diye uyarıda bulunmuş. Arda oyuna girdi, çok daha fazlasını yapmak için bir-iki pozisyonda hiç gerek yokken kalabalıkların arasına daldı, o topları kaybetti. Jesus haklı... Arda zaten kendini gösterdi, kendini kabul ettirdi. Bir şeyi ispat etmeye ihtiyacı yok, daha fazla gelişmeye ihtiyacı var.
FUTBOLUN ARKA BAHÇESİ
Değerli meslektaşım, spor yazarlığının sıra dışı ismi Atilla Türker’in, “Futbolun arka bahçesi” adlı 450 sayfalık kitabını, soluksuz 3-5 saatte okuyup bitirdim. Yemek yemeden, affedersiniz ihtiyaç molası vermeden... Kitap aldı beni, sürükleyip götürdü.
Üstelik Atilla; yalan-dolan, üfür gitsin, salla gitsin kitap yazmaz. Her satırı belgeye, bilgiye, gerçeğe dayanır. Türk futbolu nasıl battı, kulüpler nasıl battı, menajerler kulüpleri, başkan ve yöneticileri nasıl avucunun içine aldı, nasıl soyup soğana çevirdi, belgesiyle, bilgisiyle hepsi Atilla’nın “Futbolun arka bahçesi” isimli kitabında... Eline, emeğine sağlık Atila...
GÖRMESEM İNANMAZDIM
Hafta sonu Sakarya-Göztepe 1. Lig maçını izledim. Stada girdim, baktım, Sakarya’nın en ateşli seyircilerinin oturduğu bölümde “Eskimeyen dost” yazılı sarı-kırmızı bir pankart...Gözlerime inanamadım. İki takım oyuncuları maç öncesi omuz omuza birlikte fotoğraf çektirirken, şaşkınlığım daha da arttı. Az görülmüş “berbat” bir hakem yönetimine rağmen sahaya en ufak bir şey atılmadı. Göztepe seyircileri üstlerinde sarı- kırmızı formaları ile en ufak bir çirkinliğe uğramadan maça girdiler, istedikleri gibi tezahürat yaptılar, en ufak engelle karşılaşmadılar. Maç bitti, Göztepe hakkıyla kazandı, baktım Göztepe seyircisi, kendi takımından önce Sakaryaspor’u tribünlere çağırıyor. Böyle bir dostluğu görmesem, anlatsalar inanmazdım. 50 yıllık meslek hayatımda bunu da gördüm ve çok mutlu oldum.
GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTEMEZ
Süper Lig’in son üç sırasında üç İstanbullu; Kasımpaşa, İstanbulspor ve Karagümrük var. Gerçi Karagümrük’ün bir maçı eksik... Ancak 19 takımlı ligde 8 İstanbullu olduğuna göre, ligin sonunda tehlike bölgesinde muhtemelen bazı İstanbul takımları olacak gibi... Bunu söylemek için daha çok erken ama, görünen köy de kılavuz istemiyor.
Kısır hafta
G.Saray-Giresun: 0-1
G.Antep-A. Gücü: 1-0
Ümraniye-Antalya: 0-1
Trabzon-Hatay: 1-0
Kayseri-İstanbulspor: 1-0
Konya- Başakşehir: 0-0
Süper Lig’de ikinci haftada oynanan 9 maçın 6’sı bu sonuçlarla bitti. Kısır haftaları unutalı çok olmuştu, yeniden hatırladık.
ADAM OLACAK ÇOCUK...
Traore (Giresun): Bir futbolcu sanki 10 futbolculuk oynadı.
Hamza Akman (G.Saray): Adam olacak çocuk...
İbrahim Yılmaz (İstanbulspor): Neler kaçırdı neler...
Edin Visca (Trabzon): Geçmiş olsun “Temiz Adam”...
Cornelius (Trabzon): Diri ve iyi... Çok üretken başladı.
Joshua King (F.Bahçe): İlk uyanış, ilk gol, ilk iyi oyun...
Efecan (Alanya): Yoksa, takımın futbol ölçüsü iki beden ufalıyor.