Fenerbahçe ilk karşılaşmada daha maçın başında Meireles’in kırmızı kart görmesiyle 10 kişi kalmasına rağmen çok başarılı mücadele ve oyunla rakibi ile golsüz kalarak umutlarını İstanbul’a taşımıştı.
Fenerbahçe’nin en büyük handikabı cezası nedeniyle bu maçı taraftar desteğinden yoksun olarak oynamasıydı. Taraftarsız oynanan maçlarda oyuncuların yüksek konsantrasyon sağlaması kolay değil. Ayrıca tempolu, baskılı, ancak dengeli ve kontrollü oynamak zorundaysanız. Gol yemeden en az bir gol bulmak gerekir. Maçın 90 dakika değil 120 dakika olduğunu unutmadan.
Fenerbahçe, Meireles’in cezalı, Emre’nin ise kurallar gereği oynayamadığı maçta Salih’i ilk on birde maça başlattı. Daha maçın başında oyunu ele alıp sakin, güvenli paslarla rakibe baskı yaptığı anlarda rakip on kişi kaldı. Bu dakikadan itibaren Ziegler ve Gökhan kanatları çok iyi kullandı. Sow ve Webo çok hareketli oynayarak rakip savunmayı yıpratsalar da, orta sahadan yeterli desteği alamadılar. Fenerbahçe baskılı oynasa da, Sow’un sürekli forveti ikilemesi ile sol kanatta Ziegler çok yalnız kaldı. Tecrübeli oyuncu topla buluşsa da etkin bölgelere giremedi.
Rakip bütünlük içinde çok agresif savunma yaparken Fenerbahçe ilk yarı itibariyle, yüksek top hakimiyeti ile çok pas yaparak rakibini hataya zorladı ve 45. dakikada penaltı kazandı. On kişi ile oynayan rakibin gol bulma adına yapabilecekleri 2-3 oyuncu ile hızlı çıkmak ya da şut atmak olacaktır. Fenerbahçe oyunu riske sokmadan, savunma güvenliğini gözardı etmeden maçı sürdürdü. Ziegler ve Gökhan her hücumda ileri çıkarken, Egemen, Yobo ve Mehmet Topal bölgelerini çok iyi tuttular. Ancak ikinci yarının hemen başında rakibin tehlikeli hücumunda Volkan müthiş refleksle önemli pozisyonu önleyerek oyunun zora girmesini önledi.
Rakip bir gol bulup, tur şansını yakalamak için daha riskli oynayıp, Fenerbahçe kalesinde görülse de açık alanları iyi değerlendiren Fenerbahçe önemli pozisyonlar yarattı. Özellikle Kuyt’ın atakları Fenerbahçe’nin ikinci gole yaklaştığı anlardı. Ancak gelmedi. Aykut Hoca 62. dakikada oyundaki riski minimuma indirme adına Salih’in yerine Selçuk’u oyuna aldı. Hem savunma yönü daha güvenli olurken, hem de Cristian kendi pozisyonuna geldi.
Bu kadar fazla gol pozisyonuna girilmesine rağmen 2. golü bulamamak ve zaman zaman rakibin baskısını yemek Fenerbahçe’nin bu maçtaki tek ve en önemli eksiğiydi. Avrupa Ligi’nde 16 takım arasına girmeyi başaran Fenerbahçe’yi kutlarken, Plzen’in, Napoli’yi her iki karşılaşmada yenerek elemesi ilk 8 takım arasına girme yolunda sarı-lacivertlileri çok zorlu bir mücadelenin beklediğini de belirtmek gerekir.