Burada kim kazandı, kim kaybetti önemli değil... İkisi de kaybetti. Başakşehir'in iki puan yitirdiği günde, Fenerbahçe de, Beşiktaş da galip gelemeyince, hem Abdullah Avcı, hem de Riekerink bayram etti. Gerçi Galatasaray'ın da kazanacağının garantisi yok ya! Ama kazanırsa da Fenerbahçe'nin önüne geçeceği de bir gerçek hani...
Fenerbahçe risk alır diye bekledik, "Olursa olur, olmazsa da olur" derdindeydiler. Beşiktaş bile en azından sahaya çıkan 11'iyle daha bir risk taşıyordu. Ama maç başlayınca, sadece bunun kağıt üzerinde olduğu görüldü.
İlk yarı boyunca, Fenerbahçe'nin sağı, Beşiktaş'ın solu çalışıp durdu. Hatta bir ara orada, Quaresma ile Kerim'in bir arada olduğunu bile gördük. Doğrusu bu ya, bu anlarda taş gibi ayakta duran Şener oldu.
Maraton tribündekilerin yerine olsam, maç parasının yarısını isterdim! Çünkü futbolcular sürekli karşı çizgi boyunca çarpıştı.
Fenerbahçe, o sürece birkaç pozisyon sıkıştırdı ama bu gole ulaşmaktan uzaktı. Josef de Souza çalışkandı o kadar...
İkinci yarıda Fenerbahçe'nin gol atması gerektiği aklına geldi. Beşiktaş'ı şöyle bir sıkıştıralım dile düşünmüştüler herhalde! Bunda Volkan Şen'in girmesinin de rolü büyüktü elbette...
Van Persie mi neredeydi? Zero Persie idi! Gün boyunca bir kez gördüm, o da football leaks'in iddialarında adı geçiyordu! İmza parası, şoförlü arabası falan filan...
Gecenin tartışmasız en iyilerinin başında Gökhan Gönül geliyordu. Aynı eski partneri Şener gibi dimdik ayaktaydı. Çalıştı, çabaladı. Böyle bir ortamda, böyle gerginlikte, böylesine protestolar karşısında ayakta kalabilmek her babayiğidin harcı değildi.
Kerim Frei, derbinin kupa maçına hiç benzemediğini de görmüş oldu. Çünkü karşısındaki Darıca değil Fenerbahçe idi. Atiba ile Tolgay, tıpkı Başakşehir karşısında olduğu gibi tutuktu. Quaresma ile Oğuzhan da tabii ki... Cenk bile öyleydi.
Volkan Demirel, kendisine top gelmediği için o kadar gücendi ki, son bölümlerde artık ceza alanı dışına kadar çıkıp aktif olmayı bile denedi!
Günlerdir, "Fenerbahçe favori", "Beşiktaş da pabuç bırakmaz", "O kazanır", "Bu bilmem ne yapar" türündeki tahminler de, 90 dakikanın ardından son bulmuş oldu.