Şeref ve haysiyet cellatlığı!
Galatasaray'da yaşanmayan, daha önce duyulmayan, "Galatasaray Lisesi" duruşuna uymayan o kadar şeyler oldu ki... Başkan Mustafa Cengiz'in, son çıkışı, birçok kişi için sürpriz değildi.
"Günah benden gitsin"in Galatasaray TV'deki versiyonu sanki... Fatih Terim ile yolları ayırmanın değişik bir metodu gibi...
Galatasaray'da yönetim var ama, yönetme kabiliyeti yok. "Kimsesizler Yurdu"ndaki öksüz ve yetim gibi sarı-kırmızılı! Gelen vuruyor, giden vuruyor. En ağır silleyi de Başkan Cengiz'den yiyor. Bir yönetici bile çıkıp, Başkan Cengiz'e, "Sen ne yapıyorsun" demiyor.
Ne demek, "Şeref ve haysiyet" hafiyeliğine düşmek! Ne demek, cümle VAR hakemlerini, "Militan" ilan etmek!
Bir takımın oyuncuları; ikinci, üçüncü olsa, veya küme düşse, "Şerefsiz ve haysiyetsiz" mi olacak? Bu kadar kolay mı bu sözlerin karşılığı... Mustafa Cengiz, "Futbolcuların haysiyetlerini ve şereflerini hatırlamaları gerek" derken, "Oyuncular, haysiyet ve şereflerini unuttular" mı demek istiyor?
MHK Başkanı Serdar Tatlı'yı veya VAR'daki hakem Suat Arslanboğa'yı beğenmeyebilirsin, yaptığı hataları eleştirebilirsin. Ama, yapılanların planlı, organize, militanca olduğunu söyleyebilmenin "en azından" ispat gerektiğini zaten biliyordur, Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz...
Cengiz'in bu sözleri aslında tüm kamuoyuna bir ilan niteliğindedir; "Ben Florya'ya hakim değilim, baskı kuramıyorum, yetkimi kullanamıyorum."
Fatih Terim'e ulaşamamanın bir çaresizliği gibi... Ünal Aysal'ın "eleman"ı, Cengiz'in özelinde "muhalefet lideri" sanki!
Biraz daha ileri gitse, "Bu takım ve Terim, benim başkanlığımın devamını engellemek için kumpas kuruyor, şampiyon olmuyor" diyecek!
Bugün Göztepe maçına hazırlanan takım için hafta sonu çok kritik aslında... Bir anlamda "Şeref ve haysiyet" derecelerini belirleyecek turnusol kâğıdı olacak bu karşılaşma...
Galatasaray Başkanı burada, hep kazanan olacak. Galibiyet, Mustafa Cengiz'in takıma ayar verip, çekidüzene sokması demek... Yenilgi ya da beraberlik, tam da başkanın söylediği "şeref ve haysiyetsizlik"in ispatı...
Burada işi en zor olan da Fatih Terim... Bugünkü şartlarda ne başkana iki kelam laf edebilir, ne futbolcusunu kollama adına ortaya çıkabilir, ne de bu söylenenleri yiyip yutabilir. Kan kusup, "Kızılcık şerbeti içtim" mi diyecek, yoksa, futbolcularını, "haysiyet vampirliği"ne soyunanların elinden kurtarmanın bir yolunu mu bulacak? Çık işin içinden... Göztepe maçı sonrasında yine Terim'in "imalı" bir açıklaması bekliyor bizi!
Belki de, köprüleri atacak, dolaylı değil doğrudan Mustafa Cengiz'e saldıracak. Belki de, ne bileyim, Başkan Cengiz'in tam da istediği bu!
Çünkü başkanın karşısında, Galatasaray'ı ikinci yılında da şampiyon yapamayacak bir teknik adam, cezalarıyla bir yılını tribünde geçiren bir teknik patron olacak. Fatih Terim hiç olmadığı kadar çaresiz, hiç olmadığı kadar güçsüz durumda... O, her zaman "kazanan"dı, bugün kazananların ardında kalan... O, Sergen Yalçın ile Emre Belözoğlu'nun ustasıydı, bugün boynuz tarafından geçilen bir kulak!
"Henüz lig bitmedi" diyebilecek kadar bile gücü olmayan! Ve her şeyden önemlisi, "şeref ve haysiyet" cellatlığı yapanlara karşı koyamayan!