Değişimler, dönüşümler şüphesiz sancılı oluyor. Yıllardır İstanbul Başakşehir’e damgasını vuran Abdullah Avcı’nın yerine gelen Okan Buruk, kendi sistemini ancak oturtabildi.
Birçok ünlü teknik adamın tedrisinden geçen Buruk, şüphesiz en çok gördüğünü yapıyor. Ofansif bir takımla zaman zaman risk alıyor, ama sürekli gol arıyor. Nitekim ilk yarı boyunca pozisyon da buldu, pozisyon da verdi. İlk 45 dakikanın değerlendirmesi yapıldığında, Başakşehir’in Aleksic, Visca ve İrfan ile yakaladığı üç önemli şansını görmek gerek... Ve bir de Mert Günok’un başarısını...
Savunmada Skrtel ile Ponck ikilisi birbirlerine uyum konusunda ısınma turunda... Epureanu henüz üç günde bir maç oynamaya hazır olmayınca bu tür rotasyon da kaçınılmaz olacak. Geçmiş dönemin iki lokomotifinden Clichy değil ama Caicara oldukça gözle görünür bir şekilde oyundaydı. Bunda daha çok sağ kulvarı kullanma isteği rol oynadı.
İkinci 45 dakika mı? Takımlar birbirlerini yoklarken yine Edin Visca çıktı sahneye... Top ona geldiğinde en iyi yaptığı işi becerdi, Borussia Mönchengladbach’ın kalesine topu gönderiverdi. Zaten Süper Lig’de takımına bu kadar katkı veren bir isim az geldi.
Crivelli istekli ancak yetersiz, Gulbrandsen ise yerini yadırgayan görüntüdeydi. İrfan Can mı? Onca meziyet sahibi ama kaçak güreşti. Kaptan Mahmut ise görevini yerine getirdi. Galibiyet düdüğü beklenirken, sonradan oyuna giren Hermann’ın golü, bir çuval inciri berbat etti. Başakşehir’in galibiyeti de gitti, Türkiye’ye gelecek puanlar da...