Başakşehir’in formasının rengi gibi griydi maç... İlk 45 dakikanın merkezindeki Ankaragücü, ikinci devreyle birlikte yerini rakibine teslim etti. Tecrübe faktörünün ne kadar önem taşıdığı, yedek kulübesinin neden bu kadar mühim olduğu bu karşılaşmada bir kez daha gözler önüne serildi.
Maçın başlamasıyla birlikte Başakşehir’in hareket kabiliyetini kısıtlayan, hatta bozan, ceza sahası önünde rakibini presle boğan Ankaragücü pozisyonlar bulurken, gole ulaşmak ancak penaltıyla gerçekleşti. Şampiyonluk için mücadele veren bir rakip karşısında, üstelik küme düşme hattının tam ortasında yer alan bir takım için böyle bir futbol, fazlaca bir cesaret gösterisi miydi acaba?
Ama buna sebep hazırlayanın sadece Ankaragücü’nün oyunu değil, Başakşehir’in hiç de alışık olmadığımız tutukluğu idi. Savunmadaki Epureanu-Skrtel uyumu kaybolmuş, kanatlarda rakibi karşılamak zorunda kalan beklerin akına katkısı kısmen yok olmuş, her şeyin ötesinde orta saha dengesi bozulmuştu. Forvette zaten Demba Ba’nın yokluğunu anlatmaya bile gerek yoktu.
Buna rağmen Edin Visca’nın çabasıyla Aleksiç neredeyse eşitliği buluyordu. Ancak kaleci Friedrich’in hakkını teslim etmek gerek... İyi, hatta çok iyiydi. Zaten Ankaragücü’ne ara transferde katılanların çoğu, başta Gerson Rodrigues olmak üzere Lobzhanidze, Michalak ve Atilla Turan olumlu katkı vermişti.
Ama başta da dedik ya, ikinci yarı çok daha başka oldu. Özellikle Robinho’nun girer girmez kendini bu kadar fark ettirdiği başka bir maç olmamıştı nerdeyse... Müthiş arzusu ve çabası beraberliği getirirken, Başakşehir de kendine geldi. “Şampiyonluğa oynayan benim” diyerek galibiyet için ümitlendi.
Her zaman diyoruz ya, Edin Visca şu Başakşehir’de bir başka... Galibiyet golü de ona yakışırdı, öyle de oldu.
Ligin boyu kısaldıkça, stres katsayısının da artması doğal... Hele böyle nefes nefese geçen bir yarışta artık futbola değil sonuca odaklanmak da çok doğal... Başakşehir için gerçek sınav şimdi başlıyor. Hele bu haftaki Galatasaray maçı hem sahadakiler hem de Okan Buruk için turnusol kağıdı olacak. Ya bir dev doğacak ya da Terim karşısında yok olacak. Bilmem; boynuz kulağı geçer mi?