Bazı maçlarda oynamadan kazanan Fenerbahçe, bu kez oynayıp da puan kaybedecekti az kalsın. Eğer Fenerbahçe bu maçı kazanamasa, yazıktı, günahtı.
Fernandao'nun yokluğu belki son vuruşlarda Fenerbahçe'yi çıkmaza soktu, Nani'nin olmayışı belki de Sivasspor'un cesaretini artırdı. Ama sahadaki on bir, taraftarını üzecek beceriksizlikte de değildi.
Fenerbahçe, her hafta arkasını dayadığı Gökhan Gönül ve Caner'i bile kenara hapsedecek kabiliyetteki Hasan Ali'nin iyi futbollarını aradı. Öyle bir alıştırdılar ki iyiliklere, artık vasat oynama hakları bile yok!
Bekler konusunda Perreira'nın gerçekten işi zor! Kimi oynatsa, kimi kenarda bıraksa eleştirilecek. İşte Caner; girdi, asisti verdi ve Fenerbahçe'nin yüzüne mutluluk geldi.
Diego'nun sakatlığı, Ozan Tufan için iyi bir fırsat olabilirdi. Tıpkı Volkan Şen'in bulduğu bonus gibi... Ama ne Volkan ne de Ozan, bu fırsatı ganimete çevirebildi.
Bir sahada bir kenarda başı dönen Van Persie, sürekliliğe ulaşabilse ne kadar faydalı olabileceğini de gösterdi. Kötü olabilir; kendine yakışmayan futbolla hayal kırıklığı yaratabilir. Ancak Van Persie, Van Persie'dir. Biraz istikrar yakalayabilse, biraz sabırla buluşabilse bu oyununun çok daha kalitelisine kavuşacak. Başka Van Persie mi var!
Fenerbahçe için bir şans da kaleci Setkus'tu! İki golde de kusursuzdu! İlkinde asist yaptı, ikincisinde alamayacağı topa çıkarak kalesini boşalttı. Çıktıysan alacaksın...
Sivasspor, mahkum oynadığı, Fenerbahçe'nin gücüne şapka çıkardığı bir maçtan az daha puanla ayrılıyordu. İbrahim ve özellikle de Boye, oldukça başarılıydı. Bugün birçok takımda bu kadar işini bilen iki savunmacı yok. 15. sıradaki Sivas'ın, 3. sıradaki Galatasaray ile aynı sayıda gol yemesine de bu yüzden şaşmamalı...
Beşiktaş'ın kazanmasıyla stres katsayısı yükselen Fenerbahçe için son maçtaki üç puan, geleceğe bakış adına çok önemli... Lider ile arasında bir fark duruyor. Ama Galatasaray ile arasındaki farkı 10'a çıkarmak çok daha önemli...
Beşiktaş'ı yakalayabilir mi? Pekala... Galatasaray'a yakalanır mı? Ne alaka!