Ölmeden önce gezip görülmesi gereken yerler, izlenmesi gereken filmler başlıklarında pek çok yayın yer alır kitabevlerinde… Bu düşüncenin futbol boyutunda da en önde gelenlerinden, Bernabeu ya da CampNou’da izlenmesi gereken maçlardan en güzeline bu hafta tanıklık ettik zevkle, coşkuyla, heyecanla ve doyumsuz futbol keyfiyle ekranların karşısında... Atmosferiyle, kırmızı kartıyla, penaltısıyla, hakem kararlarıyla, golleriyle, klas ayaklarıyla müthiş bir 90 dakikaydı… Silkindim, tazelendim, rahatladım, kendime geldim, oh çektim… Saatler gecenin bir yarısında 02.48’i gösterdiğinde hala “bu gece bitmesin” istiyor, yabancı basındaki yankılarını takip ediyor, o keyfi yaşamayı sürdürüyordum…
***
Çok zayıf rakipler önünde kaybettiği anlamsız puanlar nedeniyle açıkçası şampiyon olma ihtimallerinin çok azaldığını düşündüğüm Arda’mızın Atletico Madrid’i de maçı heyecanla bekleyenler arasındaydı. Betis deplasmanında 2-0 kazanıp, Barcelona saflarında yerlerini almışlardı saatler 22’yi gösterdiğinde…
***
İLK 45 DAKİKA
Iniesta denilince ilk akla gelen kelime benim için İlker Yasin’i anmaktır her zaman… Bernabeu’yu daha 7.dakikada “yas”a sokup endişelendiren o nefis golde asist Lionel Messi’den geliyordu
***
Barça’nın hem tescilli gol kralı hem de asistçisi Messi’nin, asist konusunda Real Madrid’deki karşılığı Angel di Maria da takımını şoktan çıkarıp, ElClasico’yu beklenmedik bir coşkuya sürüklüyordu Benzema’ya 4 dakika içinde attırdığı 2 golle… Bu gollerin başlangıçlarında da Marcelo etkisini pas geçmemek gerektiğini de hatırlatalım. Barça kalesinde ise ilk golde Valdez topu iyi çelemiyordu belki ama ikincisinde gayet şık ve düzgün vuruşa bir müdahale şansı pek yoktu…
***
İlk dakikalardaki Barça etkisi, skorun da 2-1 Real lehine dönmesiyle birden bire kaybolurken, hem saha hem de seyirci avantajıyla tamamen hakimiyet kısa bir süreliğine Real’in eline geçmiş gibi gözüküyor olsa da topu iğne deliğinden filelere göndererek ilk yarının 2-2 bitmesin sağlayan klas gol Neymar-Messi ortak çalışmasının ardından Lionel Messi’den geliyordu. İlk 45 dakikada dünyanın dört bir yanındaki futbolseverler goller dışında tam 10 pozisyon izliyor ve bu pozisyonların 5’i dışarıya gidiyor, 4’ünü kaleciler kurtarıyor ve 1 tanesi de gol çizgisinden çıkıyordu…
***
İKİNCİ 45 DAKİKA
İlk yarıdaki 2-2’lik müthiş heyecanın ardından gözler ikinci yarıya çevrilmişti ki, 55.dakikaya kadar aslında hakem ve oyun açısından da çok keyifli ve güzel giden bir maç vardı.
İşte bu dakikada İspanyolların en iyi hakemi Mallenco, büyük bir hataya imza atıyor ve ceza alanı dışında düşürülen Ronaldo’nun pozisyonunda penaltı kararı veriyordu… Maç esnasında oyuncular da aslında bu hatanın tam farkına varamadılar belki ama Ronaldo penaltı golüyle skoru 3-2’ye getirdiğinde bu tartışmanın da bir önemi kalmıyordu.
****
Futbol hatalar oyunudur ve Süper Lig hakemlerine haftalardır yapılan ağır ithamların ne kadar haksız olduğunu son 2 haftada gerek Premier Lig derbilerinde, gerek de El Clasico’daki fahiş hatalarla görmüş oluyoruz. Ne diyelim “Allah’ın sopası”… El Clasico’da öyle bir hikaye yaşandı ki, ben bile maçın belli anlarında gel-gitler yaşayıp, istemeden de olsa Mayıs ayındaki şampiyonluk kutlamalarında Bernabeu’yu hayal etmeye başlamıştım. Elbette gönlüm Atletico Madrid’den yana ancak maçın gidişatı ve Ronaldo’nun penaltısı “sanırım bu kez bitti” dedirtecek cinstendi.
***
Ancak bu kez de sahneye maçın kıdemli yardımcı hakemi çıkıyordu ve aşağıdaki pozisyonda ofsaytı kaçırması, belki de La Liga şampiyonluk yarışını, hatta şampiyonunu da belirleyecek bir hata ile haftaya damga vurulmasına devam ettirir nitelikteydi. Pozisyonun devamında Neymar’ın düşürülmesi ile kazanılan penaltı ve Ramos’un bariz gol şansını engellemekten dolayı kırmızı kartla atılması dengeleri tekrar Barça lehine çeviriyordu. 65’teki Messi’nin şık penaltısı skoru 3-3’e getiriyordu.
***
Teknik adam olarak bir türlü sevemediğim isimlerden Ancelotti’nin bu golden sonraki hamlesi Benzema’yı çıkarıp Varane’yi oyuna almak oldu. Açıkcası çok da anlam veremediğimi belirtmeliyim. Her hareketiyle ve bitirici vuruşlardaki becerisiyle gole en yakın oyuncusunu alması da belki de Barça adına iyi bir haberciydi. Barça’da ise Tata, taze bir kanat ve hücum gücüyle buna karşılık veriyordu. Neymar oyundan çıkıyor, Neymar’sız ve Messi’siz günlerde takımı hem iyi oyunu, hem de golleriyle sırtlayan en önemli isim Pedro oyuna giriyordu. Beraberlik şeklen iki takıma da yaramaz gibi gözükmekle birlikte asıl Barça için çok daha değersizdi. Bu nedenle kulübedeki tüm golcüler yavaş yavaş sahaya ayak basıyorlardı 80.dakikada Alexis Sanchez’in girip, Fabregas’ın çıkmasından da anlaşılacağı üzere.
***
Maçın 90 dakikasının genelinde dikkat çeken nokta ise Barça’nın yıllardır ezberlettiği “Tiki-taka” sistemini Bernabeu’da gayet güzel uygulamasının Real’in maç performansını ve gerginliğini etkilediğini belirtmeliyim. Maçın sonundaki %62’ye %38’lik topla oynama yüzdesindeki bariz Barça üstünlüğü de bu görüşü kanıtlar nitelikteydi.
***
DAKİKA 84
Maçın başlarında Bernabeu’yu tedirginliğe iten Iniesta, maçın sonlarında ise son noktayı koyan ve ev sahibini çökerten isim oluyordu. Ramos ile Carvajal’in arasından sıyrılmaya çalışan oyuncu kendini yerde buluyordu ve bu kez Mallenco, maçtaki 2.doğru penaltı kararına imza atıyor ve skoru ilan ediyordu: 3-4…
***
EL CLASICO’DA 3-4’ÜN RAKAMLARI…
13 Şutlar 18
8 İsabetli Şutlar 6
4 İsabetsiz Şut 5
1 Bloklanan Şut 7
38% Topla Oynama 62%
1 Korner 5
23 Tackle 15
79% Pas Başarısı 91%
5 Sarı Kart 2
1 Kırmızı Kart 1
1 Penaltı 2
SAYILAR….REKORLAR…
- Sergio Ramos 9 yıllık Real Madrid kariyerinde 19.kez kırmızı kart gördü…
- Avrupa, Kral Kupası ve Lig olmak üzere 26 Ekim 2013’ten bu yana toplamda 31 maçta yenilmeyen Ancelotti’nin Real Madrid’i seriyi sonlandırdı…
- İki takım arasında golsüz biten son maç 2002-2003 sezonunda oynandı. Bu tarihten sonra oynanan 34 maçtan 24’ünde 2 taraf da birbirine gol atarken, 10 maçta ise taraflardan sadece biri gol buldu.
- Arjantin’li yıldız golcü Messi, hat-trick yaparak, El Clasico tarihinin en golcü oyuncusu unvanını ele geçirdi. 25 El Clasico maçında 21 gole ulaşan Messi’den önceki rekor, 30 maçta attığı 18 golle Alfredo Di Stefano’ya aitti.
- Messi, attığı 3 golle aynı zamanda La Liga tarihinin de en golcü oyuncuları listesinde 2.sıraya yükseldi. 267 lig maçında 235 gol atan Messi, 347 maçta 234 golü olan Hugo Sanchez’i geçerek 2.liğe yükseldi. La Liga’da gol sayısı lideri ise 1940-1955 tarihleri arasında 15 yıl boyunca Athletic Bilbao forması giyen Telmo Zarra’ya ait. Bu süreçte 252 gol atan İspanyol milli oyuncu 2006’da 85 yaşındayken hayata veda etti.
- Messi’nin güne dair son rekoru da, Bernabeu’da Real’e 3 gol atan ilk oyuncu oluşuydu.
- Cristiano Ronaldo ise Real Madrid kariyerindeki 243. golünü atarken, son haftalarda attığı gollerle, Real Madrid formasıyla ligde 157 golü olan ve 1958-1966 yılları arasında oynayan efsane Ferenc Puskás’ı geride bırakmış oluyordu.
***
BRUTUS RONALDO…
Hakem Mallenco’nun en başta Ronaldo’nun kendisine ceza alanı dışında yapılan faulü penaltı olarak cezalandırmasıyla başlayan hatalar zinciri, Ramos’un atılmasına sebebiyet veren penaltının öncesindeki ofsaytı atlayan yardımcı hakemle devam etti. Hatta aşağıdaki pozisyon sayesinde neredeyse Melo, Alves ve Colman’dan özür dileyecek boyuta geldik!
Tüm bunlara rağmen maç sonundaki açıklamaları ilginçti: “Birileri bizim kazanmamızı ve Barcelona’nın yarışın dışında kalmasını istemedi. Bazen ayağa kalkmak için hakem yardımınıza ihtiyaç olur. Böyle bir maçtı”… Eh be Ronaldo, sen de mi Brutus!
***
1 NİSAN – 16 NİSAN TARİHLERİ ARASI MÜTHİŞ MAÇLAR…
İspanya’da bizleri bekleyen öyle güzel bir fikstür var ki oldukça heyecan verici…
1 Nisan Salı: Barcelona-Atletico Madrid Şampiyonlar Ligi ilk maçı
8 Nisan Salı: Atletico Madrid-Barcelona Şampiyonlar Ligi rövanş maçı
16 Nisan Çarşamba: Real Madrid-Barcelona Kral Kupası Finali (Tarafsız saha)
Son hatırlatma da ligin son maçı olsun… 18 Mayıs Pazar: Barcelona-Atletico Madrid…
***
SON
Hafızalardan silinmeyecek bir El Clasico yaşadık. Emeği geçenlerin hepsine çok teşekkürler... İki kulüp yıllardır dünyanın en iyi golcülerine, en kaliteli ayaklarına, futbolun zekasını en iyi düşünen, en iyi oynayan, en iyiyi yaratan oyuncularına sahip oldular ve olmaya da devam ediyorlar. Bu sayede de nefis maçlar izliyoruz.
Kalan haftalarda açıkçası Barcelona için fikstür daha kolay gibi. Kalan 9 maçın 5’ini CampNou’da oynayacak ve en zoru son maç: A.Madrid. Deplasmanlarda ise “eh” denebilecek zorlukta Villarreal var.
Real Madrid için ise zorlu gözüken Sevilla ve Sociedad deplasmanları var. Diğer maçlar rahat.
Atletico Madrid ise açıkçası içlerinde en zor fikstüre sahip. Valencia, Bilbao ve Barcelona deplasmanları var. Şampiyon olmak istiyorsanız CampNou’ya lider ve kayıpsız çıkmak zorundasınız sevgili Arda!
***
HAFTANIN KARMASI
(3-5-2)
Keilor Navas (Levante)
--
Nyom (Granada)
Godin (A. Madrid)
Galvez (Vallecano)
--
Camacho (Malaga)
Iniesta (Barcelona)
Gabi (A.Madrid)
Susaeta (A.Bilbao)
Javi Fuego (Valencia)
---
Messi (Barcelona)
Benzema (Real Madrid)
***
HAFTANIN TAKIMI
Barcelona ve Almeria
***
HAFTANIN YILDIZI
Messi (Barcelona)
***
HAFTANIN GOLÜ
Iniesta (Barcelona)