19. HAFTA
Ayaktaydım ve gözlerimden damlalar hafif hafif yanağıma dağılmış şekilde büyük bir coşkuyla alkışlıyordum. Neredeyse 90 dakikasını yerimde duramadan, gergin, stresli, bir o kadar da heyecanlı şekilde, hop oturup hop kalkarakizledim dev maçı. Euro-2008’de Fatih Terim’in yarattığı o muhteşem milli takım coşkusundan sonra böyle bir sahne uzunca bir süredir yaşamamıştım.
***
***
Ligde oynadıkları 18’er maçı 16 galibiyet-1 beraberlik-1 yenilgi ile tamamlayarak VicenteCalderon’a gelen zirvenin iki ortağını izlemek için ekranlara kurulduğumuzda herkesin aklındaki ortak konu, şampiyonluk heyecanının ilk denemesini geçen sezon yapan ancak nefesi yetmeyen Atletico’nun bu maç öncesindeki en önemli avantajının puan eşitliği ve bu seneki sıradışıperforması olduğuydu.Geçen sezon 18.hafta tamamlandığında Barça 52 puanla liderken, 2.sıradaki Atletico Madrid 41 puandaydı.11 puan fark bu sezon yoktu.
***
Bu sezonun Atletico’su, 18 lig maçında toplam 19 gol atan Diego Costa, 8 golü olan eski Barça’lı David Villa ve milli yıldızımız Arda’nın müthiş performansı önderliğinde RaulGarcia, Tiago Mendes, Koke, Gabi, Miranda, Godin, FilipeLuis, kaleci Courtois’in yüksek formları ile şampiyonluk yarışında hem daha iddialı yürüyor, hem de Barça maçına farkı 3 puana çıkarabilmek için sahaya geliyorlardı.Elbette unutulmaması gereken en önemli isim, futbolculuğu döneminden de beğeniyle izlediğimiz Arjantin’li teknik direktör Diego Simeone idi. Saçları, karizmatik duruşu, maçlardaki tavırları, hoş kıyafetleriyle o da takımın heyecanını kenarda haftalardır yanısıtıyordu.
***
54.800 kişinin tanıklık ettiği karşılaşma, bu sezon yönettiği 10 lig maçından sadece 1’inin beraberlikle sonuçlandığı hakem AntonioMateuLahoz’un düdüğü ile başlıyordu. Hem formda olan, hem de taktik disipline sıkı sıkıya bağlı bir Atletico izlemiştik sezon başından bu yana. 10 Kasım’dan bu yana Messi’siz geçen pek çok hafta geçirmesine rağmen önemli kayıp yaşamayan Barça’da ise hem Pedro-AlexisSanchez-Fabregas üçlüsünün formu, hem de rakibin Atletico olması, yavaş yavaş form tutan Messi ile sezonun flaş transferlerinden Neymar’ı yanında oturtarak maça başlamasına neden oluyorduArjantin’li meslektaş GerardoMattino’nun.
***
Maça hızlı başayan ve ilk 15 dakika boyunca atak bir oyun sergileyen, golü bulmaya çalışan Atletico’da maçın yıldızı olan Arda’nın hücum etkinliklerini Alba, Pique ve hatta Fabregas ile önlemeye çalıştı Barça. Bu 3’lü baskı ve maçın başında ev sahibinin gol bulma arzusu 15.dakikadan itibaren Barça’nın hızı düşürdüğü, dengeye getirdiği bir kontrollü oyuna çevirdi.Pique ile Mashcerano’nun da özellikle Diego Costa’yı durdurma adına çok iyi bir ilk yarı geçirdiklerini de eklemek gerekiyor.
***
Pique maç boyunca 6 önemli tackle, %86 pas başarısı, sadece 1 faul, 2 şut önleme, 8 ikili mücadelede top kazanma istatistiği ile oynadı. Bir diğer unutulmaması gereken nokta da esamesi okununca futbol tanrılığının en üst rütbelerinin akla geldiğiXavi-Iniesta’lı bir takıma karşı oynadığınızdır. İlk yarıda rakibi durduran Barça’da, ikinci yarıya başlarken sakatlananIniesta yerine Messi değişikliğinin yapılması aslında misafir Arjantin’linin düşündüğü plan çerçevesinde değildi. Ancak Atletico’nun oyun yapısı ve Barça defansının çok iyi performansı bu zorunlu değişikliğin orta alan dezavantajını pek yansıtmadı.
***
Rakip Barça olunca çok doğal olarak kontrollü ve dikkatli oynamak zorundasınız. Simeone de öyle yaptı. Rakibi iyi karşılayan, ancak hızlı hücuma organize şekilde çıkmaya hazır, tetikte bekleyen, ama topa sahip olunca da ne yapacağını iyi bilen yapıdaydı. İki takım arasındaki en önemli fark her ne kadar ilk 45 dakikada da göze çarpmış olsa da, ikinci yarıda Messi ve Neymar’ın da dahil olmasının ardından daha da belirginleşti. Barça, rakip sahaya yerleşip hücum organizasyonunu o bölgede paslaşarak yapmaya çalışan bir düzende oynarken, ev sahibi Atletico ise topu ya uzun ya da hızlı çıkışlarla kanatlara taşımaya çalışıyordu.
***
***
Iniesta-Messi değişikliğinin ardından Diego Simeone, çok başarılı savunma yapan Mascherano-Pique ikilisini bırakıp bu kez Busquets tarafından rakip kaleye yüklenmeye başladı. Oyun her iki Arjantin’li için de sürekli bir taktik değişim dakikalarını kontrol eder bir yapıya büründü. Ancak Busquets de iyi günündeydi ve özellikle 2.yarıda Messi-Neymar ikilisinin de yer almasıyla oyunun rakip alana yığıldığı dakikaların yaratıcılarından oldu. Tabii Mascherano için de bir parantez açmak lazım. Gördüğü kartın maçın 72.dakikası gibi çok geç çıkmış olmasını, maçın adının büyüklüğünün hürmetine bağlayalım.
***
Tabii Messi-Neymar ikilisinin sahada olması, her ikisini de kontrol etme adına 2’şer oyuncu tahsis etmesine neden oldu Simeone’nin. Buna rağmen belki de en kritik anlardan biri Arda Turan’ın ceza alanı içinden yaptığı vole vuruşu idi. Belki de onun adına son derece başarılı geçen gecenin kaymağı o güzel vuruşun ağlarla buluşacağı saniyeler olabilirdi ancak top kaleci Valdes’în kucağında kaldı.
***
İki takım da çok doğal olarak stratejik yaklaşımı yenilmemek ve “bir fırsat da bulursam maçı alır giderim” felsefesinde idi. Her iki takımın defans oyuncuları gayet iyi performans sergilediler. Yaratıcı pek çok özel yeteneğe sahip iki takımın bu yönlerini gördüğümüzü pek söyleyemeyiz belki ama yaşattığı heyecan fevkaladeydi. Golsüz tamamlanmasına rağmen iyi bir mücadele izledik, keyif aldık…
***
Maçın istatistikleri gerçekten güzel ve ilginç. Oyunun %42’si orta alanda geçerken, Atletico’nun defans bölgesinde %29, Barcelona’nın defans bölgesinde ise %28 oranında topla oynanan bir karşılaşma izledik. İkinci yarıda Barcelona’nın rakip kaleyi bunalttığı, yüklendiği anlar oldu gibi gözükse de aslında her iki takım adına da oyun alanının dengeli kullanıldığı dakika aralıkları oldu.
***
Barcelona’nın klasik yapısı, yıllardır süregelen istatistiği elbette devam etti. Top rakibe geçtiği anda “maksimum 10 saniye oynama hakkı tanıyan” takım, pas sayısında yine bariz üstündü. 732 kez paslaşan Barça’ya karşılık VicenteCalderon’da, evinin sıcaklığında oynayan Atletico’da bu sayı 331 idi.
***
5 sarı kart çıkan karşılaşmada tüm kartlar FAUL nedeniyle çıktı.Liderle ikincinin oynadığı bir lig karşılaşmasında ne bir CENTİLMENLİK DIŞI HAREKET, ne de HAKEME İTİRAZsözkonusuydu.
Genel istatistikleri de paylaşalım:
Şutlar | ||
İsabetli Şut | ||
331 | Toplam Pas | 732 |
68% | İsabetli Pas | 86% |
50 | Uzun Pas | 68 |
25 | Tackle | 31 |
31% | Topla Oynama | 69% |
17 | Faul | |
Ofsayt | ||
Korner | ||
Sarı Kart |
***
17-18 MAYIS 2014…
Fikstür, LA LİGA’da son hafta maçlarının oynanacağı 17-18 Mayıs günlerinden birinde CampNou’da bir kapanış maçı işaret ediyor: Barcelona-Atletico Madrid… Başa baş giden mücadelede, Espanyol önünde 1-0 kazanan ve zirvenin bu ikilisi ile farkı 3’e düşüren Real Madrid de arkadan geliyor. Madrid şehrinin 2 senedir yarattığı yeni şampiyonluk adayının ligi kazanma ihtimalinin inşallah Mayıs’ın bu güzel gününde başarıyla noktalanması dileğiyle.
***
ARDA TURAN…
Avrupa macerasındaki başarı konusunda Tugay Kerimoğlu’nu yıllarca büyük bir takdir ve beğeniyle takip ettim. Blackburn taraftarının Tugay maskelerini yüzlerine geçirdikleri veda gününde son derece duygulandım. O büyük başarıyı da ayakta alkışladım. Bu gururu bize yaşatan Tugay Kerimoğlu’na sonsuz teşekkürler. Nihat Kahveci de yine son dönemdeki başarılı Avrupa macerasına sahip oyuncularımızdan oldu.
***
Şimdi dev bir adım daha öndeyiz. Türk futbolunun son dönemdeki en önemli yıldızlarından Arda Turan, LA LİGA gibi bir ligde şampiyonluğa hem de BAŞROLDE koşuyor. Ne kadar övünsek ve gururlansak az. Profesyonelliğiyle, futboluyla tüm takdirleri dünya futbolseverlerinden hak ediyor. Gösterdiği performansla şimdiden ihtiyacı olan-olmayan pek çok devin transfer listesinde.
***
Naçizane, bendeniz bir Premier Lig aşığıyım. Coşkusuyla, atmosferiyle, hakeme saygısıyla, futbola bakışıyla, kısacası her yönüyle. David Moyes’in gelişinin ardından sıkıntılı bir geçiş süreci yaşayan, Rooney-vanPersie gibi golcülerini sakatlık sorunları nedeniyle verimli olarak kullanamamanın dezavantajını çok hisseden Manchester United gibi bir kulüpte Arda isminin sıkça geçmesi beni inanılmaz heyecanlandırıyor! “Evet, evet, işte bu! Gerçek ve keyifli futbolun kalbinde, Premier Lig’de, OldTrafford’daoynamalı Arda!” diyorum gönlümün, kalbimin, futbol sevgimin sesiyle.
***
Mantığın ve beynimin sesi ise “hayır” diyor. “Bu yetenek, bu özveri, bu yaratıcılık, bu profesyonellik TAÇlanacağı, seyir zevkini en yukarılara çıkaracağı, yıllardır makine düzeninde, hep kazanmaya alışmış, gözü kapalı futbol oynayan bir düzende neler yapmaz ki!”diyor. Muhteşem ikiliden Xavi 33, Iniesta 29 yaşında… Xavi’nin yerine geçmeye aday olup, Iniesta yaşlanana kadar da yeni bir partner zaten alır Barça diyorum…
***
Hayal mi kuruyorum? Hayır…
Türkiye’nin kulüp ve futbolcu zihniyetinden, rekabetin nedense hep olumsuz yorumlandığı yönetici profillerinden,demeç savaşlarından, düzeltilemeyen tribün kültüründen ve sığ tartışmalarından, hakemlere karşı anlamsız ve çözülemeyen art niyetli yaklaşımından, sürekli huzurunu bozacak olan özel yaşantınla ilgili haberlerden…
***
Sevgili Arda, OldTrafford seçersen her maçına, CampNou seçersen en azından derbilere gelmeye razıyım. Sen yeter ki geri dönme!