04.11.2021 - 07:24 | Son Güncellenme:
Beşiktaş kötü ve üzücü günler yaşıyor. Sorunlar öylesine kördüğüm ki eski bir şarkıdaki gibi “çözdükçe” dolaşıyor. Aradaki Galatasaray maçı “kurtarılmış” bir macera ama Beşiktaş’ın gerçeklerini örtmeye yetmiyor. Talihsizlik, herkesin yüzünü güldüren transfer mutluluklarıyla başlamış… Yeni yeni anlaşılıyor. Beşiktaş, çoğaldıkça azalıyor.
Geçen yıl dayanışma içinde ve üstün form grafiği ile oynayıp ayakta kalan, son haftada şampiyonluğu averajla evine götüren takım, yeni katılanlarla zenginleşip derinleşti, güya… Unuttuğumuz sakatlık hesapları ortaya çıktı. Uzun süren, tekrarlayan, sonrasında da bir türlü form tutmayan sakatlıklar. Bakın dünkü Sporting maçına… Sergen Yalçın, Cumartesi oynanacak Trabzonspor maçına eldekilerden bir bölüm oyuncuyu oynatmadan dinlendirmek istiyor ama, ona bile fırsat bulamıyor. Teixeira’yı sürüyor sahaya… Tedbir amaçlı İstanbul’da bırakılanlar da var, biliyorsunuz. Takım o zenginleşen kadronun vaat ettiği oyunun yarısını bile oynayamıyor.
Yakın geçmişte gruptan namağlup çıkma başarısı gösteren Beşiktaş, bugün sıfır çekme noktasında tek puan alabilmiş değil. Tek puan alabilme umudu da yok. Sakatlık ve form düşüklüğünün ötesinde Beşiktaş’ı bu hale getiren hangi nedenler var, bilmiyoruz. Üzülüyoruz. Maça bakarsak…
Sporting Lizbon, daha bir saat dolmadan 56. dakikada 4-0 öne geçti. Sergen Hoca’nın takımı 4-3-3 formasyonuyla oynatmasındaki amaç, anlaşılır bir şeydi. Ne var ki Mehmet Topal, Josef, Atiba’dan kurulu orta alan ne direnebildi, ne dayanabildi ne de ayakta durabildi. Sadece orta alan mı? Savunmada Montero, Rıdvan, Larin solda anormal top kayıpları, akıl almaz yanlışlar yaptılar. Rıdvan’ın Gonçalves’e ceza alanında arkadan iterek yaptığı penaltı, hem bir panik haliydi, hem de genç solbek, rakibinin kaleden uzaklaşarak tehlike bölgesinin dışına doğru gittiğini görememişti. Orada sol ayaklı genç stoper Montero da anormal boşluklar yarattı. Beşiktaş’taki en kötü performansını izledik.
Ghezzal ve Kenan da Beşiktaş’ın işlevsiz, etkisiz oyuncularıydı. Larin iki kez yüzde yüz gollük fırsatları değerlendiremedi.Beşiktaş, Sporting’in çok çabuk dripling ve isabetli paslarla Beşiktaş’ın bıraktığı büyük boşluklara dalarak gollerini attı. ünkü oyunun Beşiktaş açısından pozitif yanı, İstanbul’daki komik korner gollerini yememesiydi. Elbette ağır skorun etkisiyle gerilenler de vardı. Josef, doksanda ikinci sarıdan kırmızıyla oyun dışı kaldı. Sadece o değildi tabii.. Takım zaten oyun dışındaydı.
Dedik ya, siz ne yaparsanız yapın, evdeki hesap, bazen Avrupa’ya uymuyor maalesef! Beşiktaş’ın Devler Ligi ile ilgili hesapları hiç tutmadığı gibi, aldığı sonuçlarla da hayal kırıklığı yarattı, dört maçta sıfır puan çekti! Yönetim ve teknik kadro sezon öncesinde özellikle dış transferde Devler Ligi’nde kalıcı olma adına nokta atışları yaparken, taraftarlarını da turlar geçme adına umutlandırmıştı. Gelin görün ki, hiç kimsenin aklının ucundan geçmeyen sakatlıklar Kartal’ın yakasını bir türlü bırakmadı! Sergen Yalçın, her iki kulvarda da sakatlıklar nedeniyle kadro kurmakta bile zorlandı.
Devler Ligi’ndeki bu olumsuz tablo, kuşkusuz iç hatlara da negatif yansımalar yapmadı değil! Bu oyunda sakatlıklar doğaldır, ancak Kartal’daki bu tablo soru işaretleriyle dolu! Bir takımda bu kadar çok mu üst üste sakatlık olur arkadaş! Ümraniye’de değiliz, uzağız, doktor hiç değiliz, ahkam kesemeyiz, ama sorgulanması gereken tuhaf bir durum var ortada!
Sakatlıklar nedeniyle ne ideal onbirinizi bulabilirsiniz, ne de kafanızdaki oyun şablonunun sahaya yansıtabilirsiniz! Bu olumsuz faktörler nedeniyle Sergen Yalçın’ı eleştirirsek ayıp ederiz, biliyoruz ki, mazeretleri o kadar çok ki! Evet, Kartal’ın Devler Ligi’nden hüzünlü bir şekilde iç hatlara dönüşü bu tabloda asla sürpriz değildir. Yalnız anlayamadığımız mesele şu, tamam galibiyetten başka hiçbir sonuç Kartal’a yaramıyor, biliyoruz. Tamam kadronda da eksiklikler var buna da eyvallah, peki kardeşim öyle yeneceğim diye haldur - huldur saldırmanın anlamı ne?
Rakibin her yönüyle senden iyi, hem disiplinli hem de çok koşuyor, riske girmiyor kollektif oynuyor, topları direkten dönüyor! Fizik gücü mü? Senden fersah- fersah ilerde! O zaman takım savunmasına yönel, disiplinden kopma, fırsat kovala. Sonuç? Önce gereksiz bir penaltı ve ilk yarıda üç farklı mağlubiyet! Eee böyledir bu işler, rakip gelir faturayı ilk yarıda kesiverir, senin de UEFA hayalin bile kuş misali uçup gider! Haa diyeceksiniz ki çok mu kötüydü Kartal? Maalesef!.. Buna karşın geriye düştükten sonra Larin’le iki net pozisyon yakaladı Kartal, biri gol olsa belki üç fark yemeyecek, rakibin baskısı kıracak! Nerdeee?
İkinci yarı mı? Kartal cephesinde değişen bir şey yok, aynı tas, aynı hamam! Teixeira da Kartal’ı kurtaramadı! Sarabia 56’da savunmadan seken topu filelere gönderirken, farkı da dörde çıkardı. Bu kulvardaki temsilcimiz Beşiktaş bu yenilgiyle UEFA’yı da çok büyük ölçüde kaçırdı. Bu farklı mağlubiyet, moral bozukluğu ve de sakat oyuncuların fazlalığı kuşkusuz Trabzonspor maçı öncesinde Kartal’ın handikapları olarak öne çıkıyor. Dememiz o ki, Kartal’ın zirveye tutunması lider karşısında alacağı galibiyete bağlı dersek, abartmış olmayız.
Maalesef olmadı. Sadece dün gece değil. Şampiyonlar Ligi’nin ilk gününden beri bir türlü olmadı. Beşiktaş, bir türlü o ilk golü bulamadı. Dört maç geçti o ilk gol gelmedi. İstanbul’daki Borussia Dortmund ve Sporting maçlarında iyi başlasa da o golü bir türlü bulamadı. Hadi Ajax deplasmanından takım sakatlıklardan dolayı İstanbul’da kalmıştı!. Hadi Lizbon’daki Sporting maçında rakip kendi evinde oynadı. Ama yine de dünkü maçın skoru böyle olmamalıydı. Beşiktaş hala sıfır puanda. Rakamla “0” puan.
9. dakikada Paulinho, topu boş kaleye yerine direğe isabet ettirdiğinde acaba şans bizden yana mı diye düşündük. Aynı duyguları, 10. dakikadaki Gonçalves’in vuruşunda Ersin, mutlak golü engellediğinde de hissettik. 14. dakikada Larin’in dönerek vuruşunda Adan kurtarsa da; yine Larin’in 28. dakikada kaleye paralel giden vuruşunda bu kez ilk golü bulacağız sanki diye düşündük. Ama olmadı. 31. dakikada kazanılan penaltıyı Gonçalves gole çevirdiğinde, yine de beraberlik umudu vardı ama o umutlar da yine Gonçalves’in 38. dakikada attığı golle tamamen yitip gitmişti.
Bu yetmiyormuş gibi 41. dakikada Paulinho’nun skoru 3-0’a getiren golü gelince, ilk devrenin sonunda soyunma odasına gidiş sanki maç bitmiş gidişi gibiydi. İkinci yarıda da değişen tek bir şey yoktu. Sarabia 56’da farkı dörde çıkardı. İkinci yarının başındaki Alex-Montero değişikliği de pek bir işe yaramadı. Kalan dakikalarda ise Beşiktaş oyunda varlık gösteremeyerek Avrupa’ya çok büyük olasılıkla erken havlu attı.
EN YÜKSEK ORANLARIN ADRESİ MİSLİ.COM Hemen oynamak için buraya tıklayın!