Çabuk heyecanlanan, etkilenen, hele milli duygulara dokunan problemlerde çok alıngan, kırılgan bir yapımız var. Bunu sosyal medyada, politikada yapılan karşıt görüşlü haberlerde daha yakından gözlüyoruz. Ama ne yazık ki problemlerin ciddi bir şekilde derinine inmeyi de kimse istemiyor. Yanlış anlaşılırım korkusu ile.
Bilhassa sporda olabileceklerin çok üstünde ümitlere ve hayallere kapılıyoruz. Normal neticelere ulaşmayı düşünmek ve gayret etmek yerine masallardaki dev adamlara, aslanlara, kaplanlara, diğer çeşitli masal kahramanlarına ümit bağlayarak kendimize göre planlar yapıyoruz. Ne tuhaftır ki şiddetle arzu edilen sonuçlara ulaşamazsak bahaneler uydurarak gelecek bahara ümit bağlıyoruz. 10 yıl sonra olsa bile.
Kimse kimseyi kırmak istemediği için, çok defa da bundan çekindiğimiz için hüsranımızı içimize atıyoruz. Olduğumuz gibi olmayı öğrenmek ve kabullenmek yerine ‘şu şundan oldu, bu bundan oldu’ diyerek kendimize ruhsal doping yapmaktan vazgeçmeliyiz. Ve artık hakiki tenkitleri tartışmasını öğrenmeliyiz.