Hangisinde, politikada mı, futbolda mı daha çok vefa, açık sözlülük, samimiyet veya kaypaklık var diye sorarsanız cevabınız nasıl olur acaba.
Bu yıl Bayern Münih takımı Jupp Heynckes’in teknik direktörlüğünde lig bitmeden haftalar evvel şampiyon oldu. Takım son maçını düzine gollerle süsledi. Bir lig maçında 10 gol bile attı. Hem Şampiyonlar Ligi’nde hem Almanya Kupası’nda finale kaldı. Derken kulüp başkanı gidip Barcelona takımının eski teknik direktörü Guardiola ile yeni futbol sezonu için anlaştı.
67’lik Jupp Heynckes kapının önüne konuldu. Hoca bir yıl daha kalmak istemesine rağmen, milli takım için bile düşünülürken. Ama kimsenin sesi çıkmadı. Ya basına ne demeli. Yaralı adama basın toplantısında gelecek Barcelona maçı için soru soruyorlar, ‘Guardiola’ya danışacak mısınız’ diye. Jupp Heynckes sadece kibarca ‘Lütfen benim teknik direktörlüğüme saygı göstermelisiniz’ diyerek sesini yükseltiyor. Görünüyor ki futbol hayatı politika hayatından daha vefasız. Hadi politikada sözüm yanlış anlaşıldı diye kıvırabilirsiniz, ama futbolda top kaleye girmişse kıvıramazsınız. Hele hele yan hakem ofsayt bayrağını kaldırmamışsa.
Şimdi de Heynckes 7 golle Barcelona’yı dize getirdi. ‘Sezon sonu teknik direktörlüğü bırakacağım’ dedi. Ama esasında bir iki yıl daha çalışmak istiyordu. Bayern başkanı ona çelme atınca, ‘Zaten bırakmak istiyordum’ demek zorunda kaldı. Allah’ın hikmetine bakın kulüp başkanının başı birden vergi kaçakçılığından derde girdi. Belki de yakında başkanlıktan ayrılmak zorunda kalacak. Ne dersiniz? Heynckes çıkıp Türkiye’deki bir kulübün başına getirilirse nasıl olur? Vallahi bence çok sevimli adam. Tam bize göre ne dersiniz?