Ne olur ‘Daha resmi maçlar başlamadan ne uğraşıyorsun taraftarlarla?’ demeyin. Gelin taraftar psikolojisini biraz olsun anlamaya çalışalım.
Öyleleri var ki, adamcağız neredeyse çoluk çocuğunu unutmuş, varsa yoksa renklerim diyor. Takımı kazanırsa dünyalar onun oluyor, kaybederse sanki dünya başına yıkılıyor. An geliyor iftiralar, çamur atmalar, bahaneler birbirini izliyor. O kadar ki rakip takımın yokluğunu isteyecek kadar hırsla doluyorlar. Futbol dünyasında neredeyse düşman kardeşleri oynuyoruz. Yazı yazmaya bile korkar olduk. Havadan nem kapıp, yok yok sen bizim takımın düşmanısın diyorlar. Eğer işlerine gelmezse...
Esasında spor dünyanın en zevkli işi. Seyretmek ister galibiyet olsun, ister mağlubiyet olsun bir insanlık içgüdüsü ve sevgisi. Gerisi boş. Ama maalesef öyle olmuyor. Bakın bir büyük üstadımız günlük yazısını nasıl bitirmiş. Tabii sporla ilgili. ‘Söylenenler doğruysa sözleriniz size hiç yakışmadı’ diyor.
Evet taraftarsanız sözlerinizi tartacaksınız, hele hele idareciyseniz her kelimeyi yutkunarak söyleyeceksiniz. Zaten söz teknesindeki dengesizliği gelin politikacılara bırakalım, sporu artık sevimsiz yapmayalım.