Alman Milli Takımı’nın her gol atışında Başbakan Angela Merkel havalar sıçrayıp, ellerini çırpıyor. Ne var bunda demeyin. Toplumsal ilişkiler zaman içinde bazen tavana vurabilir, bazen de dibe. Almanya ile Yunanistan’ın bugünkü ekonomik ilişkileri o kadar gergin ki Merkel her havaya sıçradığında Yunan seyircinin yüreği daralıyor, inciniyor. Hatta Hitler’i bile hatırlıyorlar.
Gördüğünüz gibi futbol taraftarının da bir kalbi var. Çabuk inciniyorlar. Toplumsal ilişkiler, futbolda orman yangınına benziyor. Bir kıvılcım yangın çıkarabiliyor. Gelelim benzer bir konuya. Acaba ırkçılık bir aşağılık kompleksinden mi kaynaklanıyor?
Bakın Türk asıllı Mesut Özil, Almanya’da başarıdan başarıya koşuyor. Şimdi ona bir kağıt parçası ile Alman olamazsın demenin bir anlamı var mı? Böyle bir davranış Alman İçişleri Bakanı’nın bile kalbini dağlamış, bu davranışta bulunanları ayıplıyor. Zira o da biliyor ki böyle çıkışlar, Alman-Türk ilişkilerini hele Almanya’nın Türk asıllı toplumunu yürekten yaralıyor ve yabancılaştırıyor.
Kısaca toplumları ufak tefek kışkırtmalarla inciltmemek gerekir.
Fenerbahçe’ye yeni transfer olan Hollandalı yıldız Dirk Kuyt, taraftarlar tarafından coşkulu bir şekilde karşılandı, imzalar atıldı. Kuyt, ‘Galatasaray’a gol atıp gerçek Fenerbahçeli olacağım’ demiş. Şimdi söylesenize bana böyle popülist bir lafın ne anlamı var. Siz Galatasaraylı olsanız gıcık olmaz mısınız? İyi bir futbolcu olmak için Türkiye’de Galatasaray’a gol mü atmak lazım? Onun için siz siz olun ülkeler arasındaki insancıl ilişkilerde, bilhassa sporda insanların içindeki renk, ırk ve din birliğine sakın dokunmayın.