Teknik Direktör Bilic takımdaki sakatlıkları yoğun maç trafiğine bağlamış. Son yıllarda hakikaten maç takvimleri çok yüklü. Hem lig, hem kupa, hem Avrupa maratonu gibi... Yıllarca evvel olimpiyatlardan önce bir dünya kongresine konuşmacı olarak davet edilmiştim. Sporda sakatlıklar konusunu bana vermişlerdi. Frankfurt’taki eski opera binasında yapılan kongredeki konuşmam daha sonra Almanca olarak neşredilmişti. Bu konuşmamda spordaki sakatlıkların kondisyon yetersizliğine veya yorgunluğa bağlı olduğu tezini savunmuştum. Profesyonel sporcuda kondisyon yetersizliği ve yorgunluğa yol açan faktörler şöyle sıralanabilir: Toplumsal yaşamdaki düzensizlikler, eşlerle ve sevgililerle olan gerginlikler, beslenme yöntemine dikkat edilmemesi, psikolojik dengesizlikler, mesela gece hayatı gibi.
Kondisyonu iyi olan futbolcu hem kendini hem rakibini koruyacak enerjiye ve bilinçliğe sahiptir. Bu enerjiyi yalnız başına sporcunun antrenmanlarla kazanması mümkün değildir. Sporcu bilinçliliğini bir eski hatıramla belirtmek isterim. Bayern Münih’in bir zamanların meşhur golcüsüne bir lig şampiyonasının hemen arkasından, “Şimdi kim bilir nasıl eğleneceksiniz?” demiştim. O da “Profesyonel sporcunun aktif hayatında lüzumsuz eğlenceler yoktur. Kondisyonunu her zaman korumak zorundadır. Ben şimdi masa tenisi oynayarak gelecek sezona hazırlanacağım” demişti.
Hatırladığıma göre bu yıldırım süratiyle goller atan sporcunun, spor hayatında hiç sakatlığı yoktu.