Yeter artık der gibisiniz. Yoruldunuz değil mi bu şike davalarından. Hadi gözünüz aydın işte Avrupa Futbol Şampiyonası başlıyor. İçinde biz olmasak bile futbol, futbol işte. Biraz oyalanırsınız. Hani adet oldu ya mevzu değiştirme, ben de bugün mevzuyu değiştirmeye çalışacağım.
Bizim gençliğimizde üniversiteye girildiğinde en büyük heyecan göğüse takılan rozetlerdeydi. Her üniversitenin, her fakültenin rozeti vardı. Bu rozetlerin kapalı çarşıda yapılmış altın çerçevelileri de bulunurdu. Ne kadar büyükse o kadar önemliydiler. Hele hele mahalledeki komşuya, esnafa, genç kızlara sükse yapmak için bire birdiler.
Tıpta takılan rozet yılanlıydı. Teknik üniversiteninki ise arılı. Ekonomistler de karıncalı takıyorlardı. Bu rozetleri takıp Beyoğlu’nda bile dolaşılırdı. Sonra, şimdi bakıyorum da rozetlerin bütün dünyada modası futbola kaydı. Renkli renkli. Her takımınki farklı. Hele hele tişörtlere ne demeli. Tak rozeti, giy tişörtü, çık sokağa. Anlaşılan toplumlarda kültürel bir değişim oldu. Değer yargılarında başka değerlere önem verilir oldu. Doktor olmuşsun, mühendis olmuşsun, hakim olmuşsun bir başka alem. Manevi değerler mi, maddi değerler mi önemli, bu tartışılabilir bir oluşum vesselam. Ne dersiniz biz de konuyu biraz daha dağıtabildik mi?