Toplumları kültürel açıdan kişilerin birbirlerine davranışları ile derecelendirmek mümkündür. Bu yüzden davranış psikolojisinde ilk ders kişilik, yani şahsiyet üzerine oturtulmuştur. Kişiliğin kültürel yapısı ne kadar yüksekse, toplum içinde kişilerden o kadar olgunluk ve anlayış beklenir.
Mesela sevmediğimiz, kızdığımız bir kişiyi özel ya da resmi bir toplantıda dışlayamazsınız. Elini sıkar, hatta gülümseyebilirsiniz. Bu bir kültürel eğitim sonucudur. Bu politikada, günlük hayatta ve sporda da geçerlidir. Hele hele sporda...
Çünkü sportif karşılaşmalarda karşındakini yenmeye yönelik bir mücadele, üstün gelme prensibi vardır. Yenenin ve yenilenin birbirine sempati beslemesi gerekir. Esasında olgun, kültürel toplumlarda bu prensibin geçerliliği vardır. Mesela kulüp başkanları, teknik direktörler ve diğerleri birbirlerinin elini sıkmıyorlarsa, toplumda birbirlerini dışlıyorlarsa, hele hele bu davranışlarını basında da ön plana çıkarıyorlarsa o zaman vay tribünlerin haline.
Sporda oyuncuları milyonlarla satın alabilirsiniz. Ama kültürü ve sempatiyi para ile satın almak mümkün değil.