Masallar güzeldir. Zira sonları hep iyi biter. Biz şarklılar masalları çocukluktan sonra da dinlemeyi, okumayı severiz. Mesela Beşiktaş-Brugge maçından evvel otoriteler milyonlara güzel masallar anlatmıştı. Muhakkak galip gelinecekti. Herkes de inanmıştı. Çünkü masal bu ya. Otoritelere göre kondisyonumuz da, motivasyonumuz da zirve yapmış durumdaydı. Ama maalesef böyle olmadığı masal bitince anlaşıldı.
Unutulmamalı ki ülkemizde ne kadar moral pompalasanız da ufak bir darbede, mesela bir gol yemede, kırmızı kart görmede, kondisyon yetersizliğinin ortaya çıkmasında takımın sanki bütünü çöküyor. Profesyonellik nedense birden bire amatörlüğe dönüşüyor. Abuk sabuk goller yeniliyor. Boş kaleye atılan şutlar kale direkleri üstünden sonsuzluğa gönderiliyor. O anda seyircinin Allah Allah sesleri ve küfürleri ayyuka çıkıyor.
Profesyonellik antrenmanlarda gösterilen gayretli çalışmalardan, motivasyonun psikolojik öğreniminden, kondisyonun devamı için sağlıklı ve düzenli bir yaşamdan geçmektedir. Yani bir anlamda bunu kavramış bir zeka kompleksinden geçmektedir. Atatürk boşuna söylememiş, ‘Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklı olanını severim’ diye... Sorsak ayıp mı olur? Sporcularımız bu özelliklerin ne kadarını taşıyor acaba...!