Fevzi Aksoy

Fevzi Aksoy

faksoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir varmış bir yokmuş. Futbolu çok ama çok seven bir ülke varmış. Aslanların, kaplanların, kartalların hatta timsahların bile temsil ettiği oyuncuların sahaya çıktığı bu ülkede hayaller tükenmezmiş. Avrupa ve Dünya şampiyonalarına gitmek, Şampiyonlar Ligi’ni kazanmak ve daha daha neler varmış bu hayallerde. Bir maça çıkmadan evvel teknik direktörlerin ağzından bal akarmış. ‘Şöyle yapacağız, böyle yapacağız’ diyerek fanatik taraftarları coşturur, gazetelerin baş sayfalarına otururlar. Ertesi günü Avrupa’nın adı hiç bilinmemiş ikinci sınıf takımlarına yenilince ümitsizliğe düşmez, ‘gelecek sefere onlara hadlerini bildireceğiz’ derlermiş.

Mağlubiyetten sonra ilk sözleri ‘ah bir hakiki oyunumuzu tutturabilseydik’ olurmuş. Hangi tip bir oyunmuş bu bir türlü açıklanmazmış. Bu ‘tutturabilseydik’ sözü sezon sonuna kadar tekrarlanır ve fanatik taraftar uyutulurmuş. Sezon başlarken nedense hep zamanı geçmiş oyuncular transfer edilir. Sezon sonunda gelen gideni aratınca başlar ellerin arasına alınıp şunları bir satabilsek denirmiş. El oğlu Afrika’dan işe yarar ucuz oyuncu toplarken, bunlar nedense Avrupa hayranı olarak batıya yönelirlermiş. Çoğu zaman bu Avrupalılar ciddi maçları bile hazırlık maçı gibi oynarlar sahada dolaşırlarmış. Bizimkiler de ha bu hafta ha gelecek hafta oynayacaklar diye peşlerinde koşup dururlarmış.

Spor sayfaları da bu maçlardan sonra artık ne yapacaklarını bilemediklerinden galip sayılır bu yolda mağlup diyerek, bir gün böyle bir gün öyle havasında şizoid başlıkları atarlarmış. Ve bu ülkede hikaye de böylece uzar gidermiş.