Gol yoksa futbol da yok demektir. 0-0 biten oyunlarda teknik direktörler bir oh çekip hayatlarından memnun olsalar da seyirciye ne denebilir? Beraberliğe sevinilir mi yoksa maçtan sonra eve giderken acaba dişlerini sıkıp söylenirler mi? Çünkü çok iyi bir futbol oyunu golsüz biterse seyirci için bu bir anlam taşımaz.
O taraftar tribünlere, atılan her golden sonraki adrenalin dejarjı için gelmiştir. O bağırıp çağırmazsa zıplayamazsa ve yakınındaki arkadaşının boynuna sarılamazsa bu işin bir zevki yoktur. Bir takım gol atamıyorsa burada en başta forvet oyuncularının birbirlerine karşı egoist davranmaları gelir. İkincisinde ise bekleri aşamayan korkak kısa paslar rol oynar. Bekleri aşan uzun paslarda ise topa ulaşamayan kondisyonsuz forvetler vardır. Tabii ki gol atmada savunma ile forvetin harmonisinin büyük rolü gözardı edilmemeli. Takım oyunu denilen bütünlük işte buradadır.
Futbol ile 22 kişinin bir yuvarlak top etrafında koşmalarından dalga geçilse bile, zeka olmaz ise topu kaleye sokmak zor olmaktadır. Milyonlarca dolar ve euro işte bu zekaya verilmektedir. Topu kaleye sokabilmeleri için. Tabii çok laf yapan teknik direktörlerle çok konuşan kulüp başkanlarının da zeki olması gerekmektedir. Topun kaleye girebilmesinde bunun da büyük rolü vardır.