Bazı tabirler vardır ki, onların açıklanması çok zordur. Mesela duygu kelimesinin açıklamasını nasıl yapabilirsiniz. Filozoflar, sosyologlar, psikologlar bile işin içinden zor çıkarlar.
Ama gelin görün ki, torba dolusu milyonlar verip getirdiğimiz yabancı bir teknik direktör kalkıp, ‘Futbolda başarılı olmak için oyuncunun duygularını kontrol etmesi gerekir. Eğer edemiyorsa futbolculuğu bir işe yaramaz’ demiş. Futbolda bu kadar problemimiz varken şimdi ‘neymiş bu duygu’ deyip başımıza iş mi açacağız. Yok yok biz böyle psikolojik terimlerle uğraşmayız. Vaktimiz yok.
Duygu, insanüstü karışık bir problem olduğundan ona bağlı ortaya çıkacak hırsları ve öfkeleri hukukçulara bırakmışızdır. Mesela bakın bizde spordaki bütün ortaya çıkan duygusal dengesizliklerin çaresi için yapılan seminerlerde hep hukukçular ön plandadır. Kimse çocukluğu, aileyi, sosyal toplumu tartışmak istemez. Varsa yoksa ceza prensipleri araştırılır. Zira dayak ve ceza cennetten çıkmadır.
Futbolcular antrenmanda birbirlerini dövüyorlarsa verirsin cezayı olur biter. Burada duygu aramak ne demek be yabancı teknik direktör. Adama ‘hadi oradan sen de’ derler. Mesela bakın duygu kontrolsüzlüğünün cezaları var da, işin başındaki kulüp başkanları buna uyuyorlar mı. Toplumsal psikoloji bizde sonradan gelen istim gibidir. Zira biz treni iterek de yürütürüz.