FenerbahçeFenerbahçe - Trabzonspor maçı sonrası yazdı: 'Akıl alacak iş değil, kimyası bozuluyor'

Fenerbahçe - Trabzonspor maçı sonrası yazdı: 'Akıl alacak iş değil, kimyası bozuluyor'

19.05.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:

Spor Toto Süper Lig'in 34'üncü haftasında Fenerbahçe'nin Trabzonspor'u 3-1 mağlup ettiği maçı spor yazarları değerlendirdi. Trabzonspor'un taktik anlayışı eleştirilirken Fenerbahçe'de Arda Güler'e ise çağrıda bulunuldu.

Fenerbahçe - Trabzonspor maçı sonrası yazdı: Akıl alacak iş değil, kimyası bozuluyor

Fenerbahçe, Spor Toto Süper Lig'in 34'üncü haftasında Trabzonspor engelini 3-1'lik skorla geçti. Sarı-lacivertlilerde genç yıldız Arda Güler'in kilidi açan asisti maçın en çok konuşulan anı oldu.

Haberin Devamı

Arda Güler'in performansı Milliyet Gazetesi'nin usta kaleminin de dikkatini çekti. Duayen isim, genç yıldızın mücadeleci bir oyun kimliği kazanması gerektiğini yazdı.

İşte Fenerbahçe - Trabzonspor maçının ardından yapılan değerlendirmeler...

ONURSAL ONARIM!... / ERCAN GÜVEN

Fenerbahçe bu sezon ilk defa “büyükle büyük oldu”… İlk defa bir derbiyi duvara raptiyeledi ve başkanından hocasına değişmiş Trabzonspor’u tek ayak üzerinde yakalanmış olsa da mağlup etmeyi başardı.
Bu sonuç sadece Fenerbahçe’nin matematiksel şampiyonluk şansını belirsiz bir süre daha uzatmasına yaramadı; asıl takımın, tribünlerin hatta Saraçoğlu Stadı’nın “onurunu onarmanın” ilk adımı oldu sezon sonuna doğru.
Acil ihtiyaç oydu!
Galatasaray karşısında da derbi kazanmayı tekrarlayabilir, Türkiye Kupasına uzanabilirse “genel af” ilan edilir Fenerbahçe’de!

Haberin Devamı

Trabzonspor evindeki ilk maçta Fenerbahçe’nin şifresini çözen ilk takımdı. Lakin, hoca değişince bildiğini unutmuş gibi başladı maça. Yeni teknik direktör Bjelica ilk on bire Gomes yerine Doğucan’ı koyarak forveti eksiltip orta sahayı sağlamlaştırmış, üçlü defansını Larsen ve Visca kanatlarıyla Fenerbahçe hücumlarında beşliyordu.
Savunurken iyiydi ama golden sonra Trabzonspor önde oynarken Visca’nın gerideki görevi usta futbolcuyu dizginledi açıkçası. Oturmamış üçlü defansın böyle kötü huyları vardı ve Trabzonspor’unki henüz deneme aşamasındaydı. Yük Hamsik’in sırtına bindi.

Milliyet

Jesus ise Arda’yı rakibin yorulma sürecine saklamamış, bir an önce sonuca gitmek için takıma koymuştu. Tek savunmacı orta saha Arao’dan belliydi ki, oyunu rakip sahada oynamak isteyen bir Fenerbahçe vardı.
Fenerbahçe takımı mesajı alıp maça arzulu ve hem topa sahip hem de iyi kullanarak başlayınca, oyunu Trabzonspor sahasına yıktı. Tabi Trabzonspor savunması kalabalıklaştı ve bu sıkışık durumda Jesus’un Arda tercihi anahtar işlevi gördü.
Fenerbahçe’nin ilk yarıda attığı galibiyet golü tamamen Arda’nın dar alandaki yeteneğinden ortaya çıktı. Ceza sahasına girmeden döndü, çekti, Bathsuayi’nin önüne bıraktı Arda ve 1-0.

Haberin Devamı

Golden sonra acele etmemeye çalışan Fenerbahçe, işi abarttı ve yavaşladı adeta. Tempoyu düşürdü. Taç atışlarını bile ağır ağır kullanmaya başladı. Ve Bjelica’nın Trabzonspor’a dikte ettiği “ilginç” hücum planı ile yüzleşmek zorunda kaldı!
Trabzonspor topu hızlandırdı ikinci yarı başı… Seri pozisyonlar yakaladı misafir takım. Hamsik’in golünü İrfan Can parmak uçlarıyla kurtardı, Larsen kolay pozisyonu yan ağlara gönderdi. Fenerbahçe’nin Rossi ve Valencia ile yakaladığı pozisyonlar kontratak çıkışlıydı.
Golün ardından daha fazla top yapmaya başladı Trabzonspor. Fenerbahçe fırsat bulsa da Valencia, Batshuayi ile birlikte oynadığında kaleden uzak kaldığı için skora çeviremedi.

Milliyet

Ancak ikinci yarıda Fenerbahçe’nin üst üste kullandığı korner fırtınası ile dengesi bozulan Trabzonspor savunması, Zajc’ın geriden aldığı topu sürüp Peres’e verdiği gollük pası önleyemedi, skor 2-0 oldu.
Trabzonspor hocası Bjelica Jesus’tan bile çılgın çıktı ve Trezeguet ve Gomes dahil dört futbolcuyu aynı anda oyuna soktu takımı değiştirdi bir anlamda.
Fenerbahçe’nin yanıtı savunmacı gibi oynatılan Visca’nın hatasıyla Valencia’nın ayağından geldi; 3-0… Çünkü Trabzonspor’un ilginç kurgusu ilginç olmaktan çıkıp bozuk hale gelmişti artık.

Haberin Devamı

Net skor ardından ve Fenerbahçe üstünlüğü ortadayken Valencia ve Zajc çıktı, İsmail ve King girdi Fenerbahçe’de.
Futbol ilginç bir oyun. Kaleci İrfan Can hata yaptı. Sonra hatasını telafi edip golü kornere çeldi. Kornerden gelen top Ferdi’nin müdahalesi ile Trezeguet’e penaltı kazandırdı. 3-1
Birkaç sezondur pek çok apoletini kaybetmiş Fenerbahçe, Trabzonspor galibiyeti ile sadece yarışta kalmadı, Kadıköy’de çeyrek asırdır yenilmediği Trabzonspor ile bir tane geleneği bile kurtardı sezon sonunda. Onur onarımı ise olmazsa olmazdı..
Başarı mı?.. Kesinlikle.

Milliyet

ARDA SAVAŞA DA HAZIR OLMALI! / ATTİLA GÖKÇE

Dramatik bir maç izledik… Ev sahibi takıma bakacak olursak kağıt üzerinde hala “Şampiyon Adayı” statüsünde bir Fenerbahçe var. O statü, minimum şansla maksimum sürprizleri kovalıyor… Dünkü oyun en azından bu sinyali veriyor.
Konuk Trabzonspor tam da deneyler sürerken laboratuvara girmiş acemi bir kimyacının elinde  gibi… Savunmayı beşli kuruyor Bjelica... Sağ ayaklı Larsen sol bekte. Eren Elmalı stoper… Sol önde hayat duruyor tabii. Bir de onca hücum güzellikleri vaat eden Edin Visca’nın  savunma esaslı (!) bir görevlendirme ile geriye çekilmesi var ki akıl alacak iş değil. Kimyası bozuluyor doğal olarak Trabzonspor’un. Dahası, hiç de beklenmeyen laboratuvar kazalarıyla üç gollük patlamalara tanık oluyoruz.

Haberin Devamı

Jorge Jesus’un en kritik maçıydı bence. Dünya Kupası arasından sonra takımın beklenmeyen puan kayıpları, kadro istikrarsızlığı yaratan ve anlaşılamayan oyuncu tercihleri nedeniyle taraftardan saygı gören, ancak eskisi gibi umut veremeyen Portekizli hoca, Galatasaray ve Beşiktaş derbilerindeki iç saha kayıplarından sonra Trabzonspor‘a karşı “kredisiz” bir alış verişe çıkmıştı. Neyse ki üç golle yakaladığı üstünlük ona yeni bir kredi sağladı.
Trabzonspor yanlış ve anlaşılmaz takım kurgusuyla en önemli gol umudu olan Umut Bozok’u devre dışı bırakmıştı adeta… Top alamıyor, gelişen ataklarda pozisyonun içinde yer alamıyordu Umut. Yine de bir penaltı kazandı Trabzonspor. İlk yarıda oynatılmayıp neden sonra sahaya sürülen Trezeguet golünü atıverdi. Abdülkadir Ömür, Hamsik, Visca gibi takımın klas ayakları, Bjelica’nın karmaşık oyun kurgusu yüzünden işe yaramaz elemanlara dönüşmüşlerdi. Siopis’in de bu hengamede şaşkınlıktan oynayamadığını düşündük.

Milliyet

Maçın dramatik yanı, Fenerbahçe’de İrfan Can Kahveci’nin, Trabzonspor’da da Bakasetas’ın cezaları nedeniyle oynayamaması oldu. Bu iki lider karakter sahada olsaydı, daha güzel  bir maç izleyebilirdik.
Arda Güler’in Batshuayi’ye yaptığı akıllı asist alkışı hak ediyordu. Genç yıldız adayının topla buluşup kendi çevresinde dönerken Batshuayi’nin önüne attığı derin pas nefis bir asiste dönüştü… Sonrasında da Arda’nın aynı verimlilikte oyunu sürdürdüğünü gördük.  Evet Arda Güler artık Fenerbahçe’nin as oyuncularından biri. Oynasa da oynamasa takımda yeri olan biri.. Hele arkadaşlarının da duran topları ona kullandırması oyuna katılan farklı bir güzellik. Şimdi kimse darılmasın, aklımdakini yazmalıyım: Arda Güler biraz daha sert ve mücadeleci oyun karakteri kazanmalı.. Hatta arada sarı kırmızı kartlar da görebilmeli. Onun savaşçı ruhu kazanması için hocası ve arkadaşları yardımcı olacaklardır.

Trabzonspor’a dönersek… Şampiyonluk sonrası çok talihsiz süreçler yaşadılar. Sakatlıklar giden-gelen-ayrılan oyuncular uyumsuzluk formsuzluk derken pahalı bir bedel ödedi Şampiyon… Yine de enseyi karartmamak gerekir. Sezondan ders çıkarıp yenisine hazırlanarak heyecanlarını tazeleyebilirler.

BJELICA'NIN HEDİYESİ OLDU / CEMAL ERSEN

Trabzonspor adına prestij mücadelesiydi. Hedefi ve kaybedeceği şey kalmamıştı. Fenerbahçe cephesinde ise “ya tamam, ya devam” anlamına gelen bir doksan dakika olacaktı. Kazanması şarttı. Aksi taktirde yarışa havlu atacak ve Galatasaray’ın şampiyonluğunu kabullenmek zorunda kalacaktı.
Fenerbahçe’nin motivasyonu ve kazanma isteği ilk dakikalardan itibaren sahaya yansıdı. Hiç zorlanmadı. Çünkü karşısında ne yaptığını bilmeyen bir rakip ve teknik direktör buldu. Jorge Jesus yatsın kalksın meslektaşı Bjelica’ya dua etsin. Üç puanı altın tepside sundu çünkü. 
Ev sahibinin güçlü bir hücum hattı var. Valencia’ya Batshuayi’nin dönüşü eklenince ve bunlara önde oynamaya bayılan Arda, Ferdi, Rossi, Peres gibi isimler eşlik edince, sarı-lacivertli takımın üçüncü bölgedeki hakimiyeti perçinlendi. Önce Arda yokladı rakip kaleyi, hemen ardından genç yıldızın harika pasında topla buluşan Batshuayi bitirici vuruşu yaptı.

Trabzonspor’un yarım saat baskıdan kurtulamadı. Bjelica’nın savunma kurgusu ise herkesi şaşırttı. Tamam rakibe önlem almayı anlarım da, bunu 5 kişi ile ve garip tercihlerle yapması ilginçti. Ne denedi, ne hedefledi kimse çözemedi. Bu süreçte iyice geriye yaslandı ve orta sahayı geçemedi bordo-mavili ekip. Çıkarken çok pas hatası yaptı. İlk tehlikesini ise 31. dakikada Hamsik ile yarattı. Beş dakika sonra bu kez Larsen arka direkte bomboş pozisyonda topu dışarı attı. Abdülkadir Ömür, Visca, Doğucan beklenenin çok gerisinde kaldı. Siopis tek başına direnmeye çalıştı. Fenerbahçe’nin hızı kesilse de pozisyonları bitmedi. Valencia, Rossi ve Batshuayi ile farklı girebilirdi soyunma odasına.
Trabzonspor aynı planla başladı ikinci yarıya. Oysa geriye düşmüşken daha cesur olmalıydı. Fenerbahçe savunmasının zaaflarını değerlendirmek yerine sanki skoru korumaya çalıştı Bjelica.

Nitekim sinen rakibi karşısında vites yükselten Fenerbahçe aradığı golü bulmakta gecikmedi. 55 ve 58. dakikalar arasında üç kez yokladı kaleyi, ancak Uğurcan’a takıldı. O da bir yere kadar. Ardından bir hızlı hücum ve bu kez affetmeyen Peres oldu.
Gol geliyorum diye bağırırken olup biteni seyreden Bjelica, fark ikiye çıkınca dört oyuncu birden değiştirdi. İnanılır gibi değil, bu takım deneme tahtası, bu maç antrenman maçı mı?  
Anlaşılan Hırvat hoca nereye geldiğinin ve hangi takımı çalıştırdığının farkında değil henüz. Trabzonspor’u sıradan bir takım sanmak ve böyle bir deplasmanda üzerinden playstation oynamak kimsenin haddi olamaz. Bu kadar maç oynandı, antrenman yapıldı Bjelica hala sahaya süreceği on biri kestiremiyor mu? Oysa birkaç kaset izlese takımı bu denli çaresiz hale düşmezdi.

Başkan Ertuğrul Doğan’a naçizane bir önerim var; bu takıma yürekten bağlı futbolcuları bir kenara koyun. Gitmek isteyen kim varsa yol verin. Başta da büyük umutlarla getirdiğiniz Bjelica’ya! Kalırsa sadece takımın değil, şehrin de kimyasını bozacak çünkü.

ATAMAZSANIZ YENİLİRSİNİZ... / AKSAL YAVUZ

Trabzonspor’u yönetenlere ders olsun bu sezon! Bir sene evvel şampiyon olan takım, bir sezon sonra ligde bu durumlara düşmemeliydi. Birileri rakiplere ödül vat edip, Trabzonspor’u böl, parçala demiş olsaydı; bu kadar olurdu ancak. Dememiz o, Trabzonsporlular bu sene kendi kendine etti. Zira derbi öncesi ve de sonrası Trabzonspor’un şampiyonluk oranı hala konuşuluyor olmalıydı…
Maça gelince…
Girdiğiniz pozisyonları bozuk para gibi harcarsanız hem rakibin oynama iştahını artırmış olursunuz hem de skora razı olursunuz!

Trabzonspor’un birçok maçta olduğu gibi iyi oynamadığı doğrudur ancak bordo-mavili oyuncuların kaçırdığı o kadar çok pozisyon var ki hangisini yazalım. İlk yarı Hamşik ve Larsen ile atamadıkları inanılır gibi değil. Hele Larsen’in kaçırdığı, atmaktan daha zor olan pozisyonda topu auta yollaması kamera şakası gibi! 7, 32’lik kale TV ekranı gibi karşısında, top dilediği biçimde istediği ayağına gelmiş, İrfancan’ın atladığı yönün tersine ayağının içiyle bıraksa, Trabzonspor beraberliği yakalayacaktı. Sonrasını tahmin etmek güç değil, çünkü Fenerbahçe kırılgan bir takım!
Golle sonuçlanmayan pozisyonların devamı var. İrfancan’ın hatalı paslarıyla yaptığı ikramları da değerlendiremedi bordo-mavililer. Yeri gelmişken Fenerbahçeli kalecinin hakkını teslim edelim, iki büyük hata yapmasına rağmen iyi oynadı. Maçın kırılma anları sayılacak pozisyonların gol olmasına müsaade etmedi. Mesela Hamşik’in vurduğu topa lastik gibi uzadı. Hakemin aut verdiğine aldanmayın…

Sezon başından bu yana birkaç maç hariç Trabzonspor’un çok iyi oynadığına şahit olmadık tamam da bir maçta bu kadar kaçırdıklarına da şahit olmadık…
Edin Visca’nın sağdan getirdiği bir top var, arkadaşına al da at dediği. Geçtiğimiz yılın gol kralı Umut Bozuk, defans oyuncusunu değil de topu takip etmiş olsaydı; kalan dakikalar iki takım oyuncularını ve izleyenleri heyecan tüneline sokabilirdi!..
Bjelica’nın oyuncu tercihlerine saygı duyuyoruz, lakin ikinci yarıya Trezeguet ile başlamış olsaydı, oyunun seyri, rengi farklı olabilirdi. Hatta Umut, Gomez değişikliği de…
Özetle böyle bir derbide kötü oynamanıza rağmen gol kaçırma yarışında sezonun rekorunu kırarsanız, olacağı budur. Atamazsanız yenilirsiniz!

FENERBAHÇE 'RAHAT KAZANDI!'. / UZAY GÖKERMAN

Son yılların aksine gerilim seviyesi neredeyse hiç olmayan bir Fenerbahçe-Trabzonspor karşılaşması oynandı Kadıköy’de.
Bu da Fenerbahçe’nin işini fazlasıyla kolaylaştırdı diyebiliriz; çünkü son haftalarda sarı lacivertli ekibe rakip olan takımların hem çok istekli hem de fazlasıyla motive olmuş bir şekilde sahaya çıkmalarına fazlasıyla alışmıştık.
Trabzonspor’un karşılaşma boyunca kimi kaleci İrfan Can kaynaklı etkili birkaç pozisyonu olsa da genel itibarıyla bu maçı kazanabilecek bir oyun ve mücadele sergilemekten uzak olduğunu söylememiz gerekiyor.
Neden?
Fenerbahçe bu veya benzeri sezon içinde rahat kazandığı karşılaşmalardan sonra çıktığı maçlarda hep çok zorlandı.
“Rahat kazandığı” vurgusunu özellikle tırnak içine alalım; bu sanki iyi futbol oynuyor veya oyunu yerleşiyor şeklinde bir yanılgı ile birlikte hareket eden dinamik bir yorum değil.

Takım içinde sonucu değiştirecek bazı oyuncular var; Arda Güler’i başa yazmalıyız, çünkü çok özel bir futbolcu olduğunu hemen her karşılaşmada bize gösteriyor.
Maalesef bu oyuncudan sezon boyunca istikrarlı ve devamlı şekilde yararlanmayı düşünmeyen Jesus’un takım kurgusunda neleri feda ettiğini hatırlatmakta yarar var.
Daha maçı hemen başında yaptığı bir vücut çalımıyla Trabzonsporlu iki oyuncuyu oyundan düşürüp, Batshuayi’ye çok ince asist yaparak takımı rahatlatan 18 yaşındaki Arda Güler oldu.
Attığı her uzun topun etkili pozisyona dönüşme ihtimaline karşın bu atakları değerlendiremeyenler genelde takım arkadaşları oldu.
Hele üst üste kullandığı 3 köşe vuruşunun tamamının Trabzonspor kalesine atılan şut ortası olması tesadüf olamayacak kadar bilinçli tercihlerdi.
Arda Güler’in Guardiola gibi bir futbol dehasının elinde olması gerekiyor.

O zaman işte yetenekle oyun planının nasıl bir araya geldiğini görebiliriz.
Jesus’un sahada bize izlettiği herhangi bir planı bulunmuyor. Geçen sene bu zamanlar İsmail Kartal’la devam edilmemesi gerektiği yönünde bir başlık atmıştım. Jesus ismini ilk duyduğumda bu sezon için özellikle attığım manşetin ne anlama geldiğini anlatmayı planlıyordum.
İsmail Kartal’ın bir oyun planı vardı; ancak bence sezonun tamamı için yetersiz kalacaktı.
Jesus’ta şahit olduklarım karşısında İsmail Kartal için ne büyük haksızlık yapmış olduğumun bugün çok daha net bir şekilde farkına varıyorum.

Fenerbahçe İsmail Kartal’la devam etmiş olsaydı bile bu kadar plansız bir oyun oynamazdı.
Hep yazdığımı bir daha yineleyeyim; şampiyonluk mücadelesi veren takımlar arasında öyle çok büyük farklar bulunmuyor.
Teknik direktörlük farkları da...
Okan Buruk saha kenarında panik halde bir oraya bir buraya koştururken saha içinde olgun oyuncularının sayesinde takım halinde ayakta kalmayı başarıyorlar.
Jesus’un kendi yarattığı şanssızlığı sahada o olgunluğa sahip oyuncusu yok ve bugün 18 yaşındaki bir oyuncunun yapacaklarını izliyor.
Tabii sadece Arda Güler değil, Ferdi Kadıoğlu da saha içinde doğru duruşu ile takıma güven veriyor.
Bu sezon Rossi kadar forma şansı bulabilseydi Zajc da Fenerbahçe’nin çok önemli şanslarından biri olacaktı.
Ama Jesus’un hiç sevmediği oyunculardan biri olduğu için her maç oyuncu değişikliklerinde adı ilk çağırılan futbolcu da Zajc oluyor.

Trabzonspor maçının genel özetini bu oyuncu grubu ile açıklayabiliriz zaten.
Diğer tarafta Jesus’un yaptığı oyuncu değişiklikleri; neden bu kadar çok anlamak kolay değil.
Fenerbahçe’nin biri yarı final 3 garanti maçı kaldı; bu dönemde çok daha dar bir kadro ile mücadele etmek avantaj yaratabilir. Sezon başı olsaydı her oyuncu için fırsat diye düşünülebilirdi ancak sonuna geldik.
Yani Zajc sahada kalsa Fenerbahçe için çok şey değişmez. Belki daha iyi olur.
Bu oyun Galatasaray maçı için asla yeterli değil. Farkında olmak gerekiyor.
Fenerbahçe özellikle savunmada rakiplerine çok geniş boşluklar bırakıyor; oynamalarına müsade ediyor.
Oysa Galatasaraylı oyuncular asla bu kadar özgür kalmamalı, “rahatsızlık” hissetmeliler.

Milliyet