Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir futbolsever tribünde ya da ekran başında ne görmek ister? Önce gol, sonra iyi mücadele ve kaliteli bir oyun. Bursaspor-Trabzonspor maçının ilk yarısında futbol adına bu güzelliklerin tümüne tanık olduk. Doğrusu, tat vermeyen ligimizde özlemiştik bu tarz performansları.
Mücadeleyi keyifli hale getiren, Trabzonspor’un ilk dakikanın bitiminde yediği erken gole karşın oyun disiplini ve planlarından taviz vermeden maça tutunma isteği idi kuşkusuz. Bursaspor’un da hakkını verelim. Rakibinin müthiş geri dönüşüne özellikle Batalla’nın katkısı ile karşılık vermek, ikinci kez skor üstünlüğünü ele geçirmek ciddi bir motivasyon ve hırs gerektiyordu. Diyeceksiniz ki, savunma hatalarının rolü yok muydu bu kadar pozisyon ve golde? O hatalar değil mi futbolun tuzu biberi? Bazen böyle üst düzey mücadelelerde göze bile batmıyor teknik adamları çileden çıkaran bireysel sapmalar!
Futbolun büyüsünden uyanıp gerçeklerle yüzleştiğimiz ikinci yarıya gelince. Trabzonspor açısından ligin sonu yaklaşmasına karşın savunmada yaşanan sıkıntılar, kuşkusuz maçın sonucunu belirleyen en önemli faktör idi. Özellikle yediği ilk iki goldeki adam paylaşımı konusundaki uyumsuzluk, kalan haftalarda Tolunay Kafkas’ın canını sıkmaya devam edecek en önemli sorun. Bu konuda Kafkas’ı suçlamak, geçmişte yapılan hataların faturasını genç teknik adama kesmek olur ki, böyle bir değerlendirme objektiflikten uzak kalır.
Bordo-mavili ekipte en büyük sıkıntılardan biri de, gol yollarındaki kısırlık. Şimdilik bu yük Henrique’nin üzerine kalmış gibi görünse de, Olcan, Adrian ve süre bulduğunda Alanzinho gibi isimlerin yeteri kadar pozisyon bulamaması, Trabzonspor’un bugün yaşadığı krizi tetikleyen faktörler. Dünkü maçın ilk yarısında takım oyunu adına olumlu sinyaller vermesine karşın, aynı performansı doksan dakikaya yaymakta ciddi problemler yaşayan Trabzon’u gerçekten zor günler bekliyor.
Bordo-mavili ekip uzaklaşmak istediği tehlike bölgesinin dışına çıkmayı beceremedi. Her puanın altın değeri taşıdığı bu ligde umutsuzluğa kapılıp panik yapmak, kuşkusuz işleri daha da zorlaştıracaktır. Son sözümüz Colman’a. Kimse kusura bakmasın, Arjantinli’nin bu takımda kalmak istemediği ortada. Onun gibi düşünüp takıma zarar verenlere hoş bakma gibi bir lüksü kalmayan Trabzonspor’un, hem mantalite hem de oyuncu tercihleri anlamında yol ayrımına gelmesi, kalan sürecin daha sağlıklı değerlendirilmesi açısından zarar değil, katkı sağlayacaktır!