Trabzonspor son zamanlarda ne kadar çok konuşulur oldu ulusal medyada farkında mısınız?
Bu farkı kim yarattı?
Kimi sever, bazıları hazzetmez ama, başkan Ahmet Ağaoğlu ve yönetimi...
Biz yapılan işe bakarız, kimin yaptığına değil. Ama, kimin neler yapmadığı ve kulübe verdiği zarar da radarımızdadır.
Kusura bakmasınlar. Eski başkanlar İbrahim Hacıosmanoğlu ve Muharrem Usta’nın kulüp bütçesi üzerinden yarattığı tahribat, Trabzonspor’u batma, bitme noktasına getirmişti.
Özellikle Usta... Bugün Trabzonspor, UEFA Finansal Fair Play Yargı Birimi kıskacına girdi ve ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kaldığı ise, en büyük günah onundur.
Rakamlar üzerinden gidelim.
Muharrem Usta döneminde UEFA Finansal Fair Play Kontrol Birimi ile varılan üç dönemlik anlaşma gereği, 2016 yılında kulübün 15 milyon euro açık vereceği taahhüt edilmişti, 25 milyon euroya çıktı.
2017’de yine 15 milyon euro sözüne karşılık, rakam 25 milyona dayandı.
2018’de, borcun 5 milyon euroya düşmesi gerekirken, buraya dikkat edin; 55 milyona çıktı.
Sonuç; UEFA, “Gel bakalım kardeşim, verdiğin sözlerini yerine getirmedin, seni yargı kuruluna sevk ediyorum” dedi.
Kimse şaşırmasın. Adamlar Muharrem’i, İbrahim’i, Ahmet’i tanımazlar. Muhatap kulüptür.
Eğer bir ceza gelirse, -ki mutlaka bir yaptırım olacaktır; ilk sorumlusu mevcut yönetimin kucağına bombayı bırakan Muharrem Usta’dır.
İmzasına sadık kalmayanlardır. Siyaseten mevki edinmeye çalışanlardır.
Peki nereye gitti bu paralar, kulüp neden bu kadar borçlandı, borcu yapanlar şimdi nerede?
Sorunun yanıtını arayanlar bu gerçeği bilmeli ve kimin peşinden gideceğine karar vermelidir.
Ne değişti?
Dönelim ulusal medyanın ilgisine...
Çok doğal. Yakın geçmişe bakın; Trabzonspor saha başarıları yerine, olaylarla yer buluyordu basında.
Tribünden atlayıp futbolcuya, hakeme saldıran mı ararsınız? Hakemleri statta 6 saat mahsur bırakıp tehdit eden başkan mı? Yoksa her Fenerbahçe maçında Avni Aker’in dar sokaklarındaki binaların üzerine “keskin nişancı” yerleştirip, yaşadığı kenti provoke eden vali mi? Savaş mı, maç mı belli değildi açıkçası...
Bu tabloya zemin hazırlayanlar arkalarına bakmadan çekip gitti. Genel kurullarda ibra olmak, vicdan rahatlığı için yetti!
Şimdi; yıldızı parlayan genç oyuncularına yapılan transfer teklifleri, hocası, sportif başarısı, istikrarı, başkanı ve yönetimi, stadı, taraftarı ile altyapısını konuşuyor insanlar. Kıskanmadan, takdir ederek, övgüyle söz ederek hem de...
Kısa zamanda bu noktaya gelmek kolay değil. Soruyorum; 1.5 yıla yakın sürede 80 milyon euro borç ödemek, hangi babayiğidin harcıdır?
Ağaoğlu, babamın oğlu değil. Trabzonspor Başkanı olmadan önce takdir ettiğim bir spor yöneticisidir gözümde. Şimdi pozitif yanlarını konuşuyorum.
Hataları yok mu? İlla ki var. Olacak da... Fırtınanın ortasında gemiyi limana yanaştırmaya çalışan bir kaptana sabır göstermek, sadece Trabzonspor’un çıkarınadır. Yoksa, pusuda bekleyen düşmanı çoktur!..
Siyasetsiz futbol olur mu?
Ahhh, keşke...
Adı üzerinde “Özerk Futbol Federasyonu.”
Özel yasası var, ana statüsü, FIFA ve UEFA’ya uyumlu talimatları var.
Var da; yıllardır siyasetle ilişkisini dizayn edememiş, onunla kol kola yürümekte sakınca görmemiş bir futbol kültürünü de geliştirmiş bu çarpık anlayış.
Nedenleri belli.
Kulüpler kötü yönetimler tarafından borçlandırılmış, sonra devlet kapısını aşındırmaya başlamış. Eeee; vergi daireleri, SGK ve banka kapılarını kim açacak?
En önemli gelir kaynağı naklen yayın ihaleleri, kimin inisiyatifinde yapılacak?
Dünyanın imrenerek baktığı statları anahtar teslimi kim inşa edecek?
Federasyon seçimleri, yönetimi ve kurullarının belirlenmesi, nasıl olacak da tarafsızlık ilkesi, liyakat, ehliyet ve deneyime bağlı gerçekleştirilecek?
Futbolun siyasetin güdümüne girmesi, siyasetin suçu değil aslında.
Arz-talep meselesi der çıkarsınız. Alan memnun satan memnun.
Ama öyle olmuyor işte.
En basiti, federasyonun bir kuruluna girebilmek için kimileri siyasi bağlantılarını kullanıyor, yüksek makamlardaki ilişkilerini devreye sokuyor ve futbol bir güç arenasına dönüyor.
İşi bilenin, hak edenin değil; sırtı kuvvetli olanın borusunun öttüğü mecrada, futbolun geleceğini konuşmak ne kadar abes değil mi?
'Fener' oldular, hesap sorarlar!
Camiaların büyüklüğü, zor günlerde takımlarına sahip çıkmak §ile ilgilidir.
Fenerbahçe kulübünün açıklamasına göre, “Fener ol” kampanyasında ulaşılan rakam 150 milyon lira.
Transferler, borçlar, bonservisler kur üzerinden ya.
Yaklaşık 23 milyon euro demektir, taraftarın katkısı.
İlk günlerde ezeli rakiplerin bıyık altından güldüğü kampanya, tarihte görülmemiş boyutlara gelmiş durumda. Açıklanan rakam, henüz iştirak etmeyenleri de heyecanlandırırsa, 30 milyon euroya ulaşmak mümkün.
Lakin... Bu fedakârlıkta bulunan Fenerbahçe taraftarının da bir hakkı var artık.
Transferde harcanacak kuruşun hesabını sormak gibi.
Başkan Ali Koç’un en büyük sorumluluğu, her lirasında özveri ve sadakat bulunan bu birikimi doğru kullanmak olmalıdır.