O günlerde “paralel yapı” gibi bir örgütlenme konuşulmuyor, lakin Aziz Yıldırım 3 Temmuz sürecinin Okyanus ötesi talimatla başlatıldığını söylemekten çekinmiyordu. 2012 yılının 28 Mart’ında Metris cezaevinde Yıldırım’ı ziyaret edip bir saati aşkın sohbet etmiştik. O camın öte yanında ben karşısındaydım. Elimizde telefon ahizesi başkan anlatıyor, ben dinliyordum.
Bir ara sözü kendisine komplo kurulduğuna ve planlayanın şimdilerde palalel yapının başında olmakla suçlanan Fethullah Gülen’e getirdi; “Bu davada onlarca kulüp ve yöneticisi vardı. Şimdi içeride sadece Fenerbahçe başkanı ve arkadaşları var. Şikeyi tek başımıza mı yaptık? Hani nerede futbolcu, teknik direktör? Hepsi dışarıda. O halde biz ne ile yargılanıyoruz? Dedim ya bu artık şike davası değil. Başka amaçlar ve hedefler var.”
“Başkan bu telefon dinleniyor, çekinmiyor musun?” dedim.
“Dinlensin, kimden çekineceğim, yaşadıklarım yeter zaten” karşılığını verdi. Malum süreçte kimse “paralelin” P’si ağzına almıyor, böyle bir yapılanmanın varlığı bile konuşulmuyordu. Dolayısıyla Yıldırım’ın sözleri başına daha büyük işler açabilirdi!
Aradan 3 ay geçti. Aziz Yıldırım Temmuz başında tahliye edildi. Yargılama devam etti, davaya konu olan şahısların cezaları Yargıtay tarafından onaylandı. Sürecin devamında “yeniden yargılama” kararı çıktı. İlk duruşma geçenlerde yapıldı.
Yıldırım’ın Metris’de bana aktardığı iddiayı vurgulamak için küçük bir not ekliyorum. Aradan iki yıl geçtikten sonra Galatasaray başkanı Duygun Yarsuvat, Milliyet yazarı Attila Gökçe’ye şunları söyledi: “Fethullah (Gülen) grubu Aziz Yıldırım’dan 50 milyon dolar istedi. Yıldırım da Fenerbahçe kulübü de bu parayı vermedi. Ondan sonra malum süreç başladı...”
Yarsuvat’ın iddiası Gülen grubu tarafından şiddetle yalanlandı, Fenerbahçe kulübü zorunlu bir açıklama ile geçiştirdi.
Yıldızı barışmıyor
Tüm bunları niçin tekrarladık? Yıldırım ve Fenerbahçe kulübünün bugünlerde başı yine dertte. Kenan Evren Lisesi’nin bulunduğu arazinin kulübe devriyle ilgili görüşmelerin olumsuz sonuçlanması birinci sıkıntı. Karşılıklı belge savaşı nereye varacak, göreceğiz.
İkincisi, Yıldırım’ın Milli Eğitim Bakanı ile yaptığı görüşmeden çıktıktan sonra sarf ettiği ileri sürülen sözleri nedeniyle yargı karşısına çıkma olasılığı.
Üçüncüsü Topuk Yaylası. Anımsarsınız şike davasında da bu tesis konu ediliyordu. Devlet üzerinden aktarılan 5 milyon liranın nasıl kullanıldığı sorgulanıyordu. Son iddia, Maliye’nin bu tesislerin sportif değil, ticari amaçla kullanıldığının tespiti ve yıkım kararı istediği şeklinde. Gittikçe daralan bir çember...
Görülen o ki, son yaşananlar sadece Fenerbahçe camiasıyla sınırlı kalmayacak. 7 Haziran genel seçimlerinin yükselttiği atmosferin etkisiyle Aziz Yıldırım’a “seçim sonrası çözeriz” mesajı verildi mi bilmiyoruz. Çözülecekse, niçin böyle bir gündem yaratıldı, onu da hâkeza. Bildiğimiz, Yıldırım’ın son beş yıldır bazı çevrelerle yıldızının barışmadığı!
Sivri dilinden mi, agresif tavrından mı, cesaretinden mi, ağzından ısrarla düşürmediği “Fenerbahçe Cumhuriyeti” ve “Atatürk” sözcüklerinden mi, sarı-lacivertli taraftarın verdiği siyasi mesajların yarattığı rahatsızlıktan mı, doğrusu kestiremiyoruz! Ama durum bu.
Bizim tespitimiz ise şu; seversiniz, sevmezsiniz. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Alkışlarsınız, kızarsınız. Arkasındaki büyük kitlelerin verdiği destek elbette çok önemli, ancak Yıldırım’ın yerinde bir başka kulüp başkanı olsaydı, tarihin tozlu sayfalarına çoktan gömülmüştü!
Çok bilinmeyenli denklem
Hedeflerin şaştığı, umutların hüsrana dönüştüğü, coşkunun unutulduğu bir sezon yaşıyor Trabzonspor.
Belirsizlikler, bilinmezlikler, her gün ortaya atılan yeni senaryolara karşın, en yetkili ağızların sessizliği cabası.
Beş bilinmeyenli denklem gibi. İbrahim Hacıosmanoğlu seçimde aday olacak mı? Bu kadar borcun altına girecek bir babayiğit çıkacak mı? Ersun Yanal takımın başında kalacak mı? Trabzonspor Avrupa’ya gidemezse kadro dağılacak mı? Yeniden kaynak yaratıp (!) iddialı transfer yapılacak mı?
Aslına bakarsanız, hepsi birbiriyle bağlantılı sorular. Pardon, sorunlar! Matematikte bu kadar bilinmeyenli denklem olur mu? Trabzonspor’da olur!
Aferin sana Tolgay
Trabzonspor ile Beşiktaş arasında krize yol açtıktan sonra, tercihini siyah-beyazlı ekipten yana kullananan Tolgay müthiş performansıyla parmak ısırtıyor. Gurbetçi oyuncu ile yapılan röportaj dün gazete manşetlerini süsledi.
Paderborn doğumlu, eğitimini ve futbol altyapısını Almanya’da almış, iddialı ve idealleri olan bir futbolcu. Röportajın en çarpıcı bölümü ise hakemlerle ilgili söyledikleri.
Ne diyor Tolgay, “ Hakemlerin işi çok zor. Bence iyi iş çıkarıyorlar. Hakem düdüğü çaldıktan sonra olay bitiyor. O yüzden çok fazla itiraz etmenin gereği yok..”
Hay ağzına sağlık kardeşim. Bu ligde top koşturan futbolcuların yarısı senin gibi düşünmeye başlasa, devrim olur devrim!