Fenerbahçe’yi iki yıl üst üste şampiyon yapmış dört teknik direktör var.
Molnar, Didi, Veselinoviç ve Daum.
Mustafa Denizli ile Aykut Kocaman ikinci sezonlarında ayrı başarıyı tekrarlayamamış ve görevden ayrılmış Türk teknik adamlar.
Ersun Yanal’ın misyonu bu yüzden çok önemli. Hem ikinci kez aynı sevinci yaşamak, hem de 20. şampiyonluğun altına imza atmak Ersun hocanın en büyük ideali. Bunu başarırsa Fenerbahçe tarihine geçecek. Aksi takdirde sözleşmesinin ikinci yılını görmesi zor.
Aziz Yıldırım döneminde Fenerbahçe’de yazılı olmayan, ancak gelenek haline gelmiş bir kural var. İşler iyi gidiyorsa Yıldırım olup biteni kenardan izler. Sıkıntılı bir sürece girildi ise anında müdahale eder. Bunun geçen sezon yaşanmış örneklerini hepimiz biliyoruz.
Dolayısıyla yeni dönemde Ersun Yanal’ın yükü ve sorumluluğu daha ağır olacak. Bir tarafta 4. yıldızı takma baskısı, öte yanda en küçük bir tökezlemede Aziz Yıldırım stresi yaşayacak. Yanal, teknik adamlık kariyerindeki en ciddi sınavını bu sezon verecek.
Peki, Yanal bu sınavı geçebilecek mi? Şu bir gerçek; işinin geçen sezondan zor olacağı kesin.
Yanal’ın başarılı olabilmesinin öncelikli şartı takım içi huzur. Bu noktada futbolcularıyla iletişimi önemli. Şampiyonluk apoleti takarak rüştünü ispatlamış da olsa “Biz bir aileyiz” söyleminin altını kesinlikle doldurmalı. Belki de bu konuda en büyük yardımı Aziz Yıldırım’dan görmesi gerekecek!
Diğer faktör, Galatasaray ve Beşiktaş’ın geçen sezonki hatalarından arınmış olarak karşısına çıkacağı. Yanal ve takımı şampiyonluğa koşarken kendisiyle yarıştı. Bu kez daha hazır, iddialı ve istekli rakipleri olacak. Trabzonspor, Sivasspor, Kasımpaşa, Bursaspor gibi takımlar da zirveyi zorlayacak.
Gördüğümüz kadarıyla transfer konusu Ersun hocanın inisiyatifi dışında değil. Takımın iskeletini bozmadan iki-üç takviye yaparak istediği kadroyu kurmabilmesi bir şans. Kimlerin gitmesi gerektiği ile ilgili listeyi başkana verdiğini biliyoruz. Alınmasını talep ettiği oyuncularda ise sorun çıkacağını düşünmüyor.
Yanal ve Fenerbahçe’nin bu sezon da en büyük avantajı, tek kulvarda mücadele edecek olması. Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor gibi rakipler Avrupa yol almak isterken, Fenerbahçe bir hedefe kilitlenecek. Türkiye kupası malum. Statüsü değişmediği takdirde Aziz Yıldırım’ın “angarya” gördüğü bu organizasyon Fenerbahçe’ye ayak bağı olmayacak.
Artıları eksileri bir araya getirdiğimizde ortaya çıkan tablo, Fenerbahçe’ye ve Yanal’a geçen sezondan daha fazla sabır, daha çok efor ve özveri gerektiği.
Kişisel fikrimi ve beklentimi söyleyeyim. Özellikle büyük takımlarda yabancı bir teknik direktör yerine Türk hocaların başarısını görmek isterim. Onların sevincine ve başarısına tanıklık etmekten haz alırım.
Şenol Güneş, Ersun Yanal, Ertuğrul Sağlam, Hami Mandıralı, Mehmet Özdilek ve diğerleri... Niçin bu gururu yaşamasın ve yaşatmasın ki bize?..
Trabzon’a ayıp ettİk!
Türkiye’ye sarsan Soma maden faciasından sonra futbol camiasının gösterdiği duyarlılık takdire değerdi.
Milli takımın ve önemli kulüplerimizin Soma’ya giderek acılarına ortak olması, uzun zamandır hasret kaldığımız birlikteliği anımsattı bize.
Lakin medyamız aynı titizlikle yaklaşmadı Soma paylaşımlarına.
TFF başkanı ile yöneticilerinin, milli takım teknik direktörü Fatih Terim ve oyuncularının facianın yaşandığı ilçeye yaptığı ziyaret elbette önemliydi. Tabii ki anlamlıydı. Ancak aynı gün bir başka takım ve başkanı daha vardı Soma’da.
Antalyaspor maçını oynadıktan sonra formalarının teri kurumadan soluğu maden işçilerinin aileleri ve mezarı başında alan Trabzonspor kafilesi, ne yazık ki medyamızdan aynı ilgili göremedi.
Küçük bir haber ve bir fotoğraf karesinden çok daha fazlasını hak etmişti o takım.
Açık söyleyeyim, hep beraber ayıp ettik Trabzonspor’a!
O listede Gençler de vardı!
UEFA’nın Türkiye’de yaşanan şike ve teşvik sürecini Fenerbahçe ve Beşiktaş ile sınırlı tutmayacağı belliydi.
Önceki gün Avrupa Ligi’ne katılma hakkı kazanan Sivasspor ve Eskişehirspor hakkında disiplin soruşturması başlatan UEFA’nın listesinde bir Türk takımı daha vardı. O da Gençlerbirliği. Niçin iki yıldır bu takımlarla ilgili işlem yapılmadığına gelince.
UEFA organizasyonlarında yer alabilmenin ilk koşulu, şike, teşvik, maç kurgulama gibi eylemlere karışmadığına dair “temiz kağıdı” vermek.
Adı şike davasında geçen takımlar UEFA’nın herhangi bir yarışmasına katılma hakkı elde ettiğinde, disiplin kurulu sümen altında beklettiği dosyayı masaya koyar.
Fenerbahçe ve Beşiktaş’a gözünü kırpmadan ceza kesen UEFA şimdi Sivasspor ile Eskişehirspor’u affeder mi? Bekleyip göreceğiz.
Adamların sorguladığı şu; Ortada şike yapıldığına dair iddialar varsa, bunun diğer muhatapları nerede?...