‘Yabancı damat’ hayırlı olsun!
Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun 18 Temmuz seçiminden sonra özellikle hakem camiası ile ilgili verdiği sözleri unutmasının ve tam tersi kararlar almasının haber değeri kalmadı artık.
Dolayısıyla, “600 sene dünyayı yönetmiş bir milletin evlatlarına güvenmeyip yabancı hakem getirmenin” de hakaret olmaktan çıktığı süreci sorgulamak yerine, niçin bu noktaya geldiğimizi konuşmak daha faydalı olabilir.
Bir günde, bir haftada veya bir ayda kaybetmedik adaleti ve liyakati.
Son dört yılda öyle yönetimsel hatalar yapıldı, kulüplere öyle tavizler verildi ve hakem camiası kişisel çıkarlar uğruna paramparça edildi ki.
Kimsenin birbirine güveni kalmadı. Yöneticileri hakeme inanmıyor, hakemler kendini yönetenlere. Federasyon her ikisine de!
Söz ettiğim süreçte hakem camiasına en büyük zararı geçmişe dönük hesaplaşmalar yıprattı. İşin içine kişisel çekişmeler ve dernek üzerinden hesaplaşmalar girdi.
Bunlara TFF Başkanı’nın hakemlere karşı tükenmeyen kini eklenince, önce “Danışma Kurulu” sonra yabancı VAR safsatası ile futbolun ağır gündemini değiştirme ve gerçekleri gizleme hamlesi geldi.
Lakin aklı başındaki herkes neyin ne olduğunu biliyor.
Mesela, her şey bu denli kötü giderken niçin yabancı hakem değil de sadece yabancı VAR geliyor?
“Neden geçici” süre deniyor?
Çünkü aceleyle öyle yetersiz bir VAR kadrosu oluşturuldu ki, o odadakiler varlıklarını sürdürmek için gerçekçi düşünemiyor, büyük takım aleyhine hata yapma kaygısı taşıdıkları için nabızları sahada maç yöneten hakem kadar yüksek atıyor ve protokolü çiğneyip TFF Başkanı’nı “sırtından bıçaklıyor.”
Yanlış anlaşılmasın, benim yorumum değil... Son olaylardan sonra Hacıosmanoğlu’nun Riva’da Göztepe Kulübü heyetini kabulü sırasında sarf ettiği sözlerdir bu. Ve yalanlanmadı.
Bir federasyon başkanının hakemlerine yönelik; “Haysiyetimizle, şerefimizle kimsenin oynamasına izin vermeyiz”, “Bana operasyon yapıyorlar”, “Arkamdan vurdular” şeklindeki suçlamaları Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde medyanın diline düşse ne olurdu?
Ya federasyon başkanı istifa eder veya Merkez Hakem Kurulu kendini lağvederdi.
Bizde ikisi de olmaz. TFF Başkanı kendisini selefleriyle kıyaslayıp vazgeçilmez olduğunu düşünüyor.
MHK Başkanı ise 8 Mart hakem operasyonunda onu cepheye sürenler tarafından yalnız bırakılmasından ders çıkarıp, yaptığı üç yıllık sözleşmesine güveniyor.
Hakemlikte temel kural, adaletli olmak, hak yememek ve herkese eşit davranmaktır.
Bunları beceremediğiniz için diyorum ki; yabancı damatlarınız hayırlı olsun!
U dönüşlerine alıştık
Fenerbahçe ve Kasımpaşa kulüpleri Türkiye Kupası’na katılmayacaklarını duyurmuştu.
Kısa süre sonra İstanbul ekibi kararından vazgeçti. Fenerbahçe’nin tavrı ise perşembe günü oynayacağı maçtan 24 saat önce Başkan Ali Koç tarafından açıklandı; yola devam.
“Dün dündür, bugün bugün” söylemi sadece politika kulvarında mı geçerli sanıyorsunuz?
İnsanlar futbolun her kurumu ve kademesinde alıştı U dönüşlerine.
Nasıl olsa balık hafızalı bir milletiz.
Ancak şu sorular yanıt bekliyor;
Katılmama gerekçeleriniz neydi? Bir ayda bunlar ortadan kalktı mı? Size baskı mı yapıldı veya başka sözler mi verildi?
Yoksa tehdit mi aldınız ve çark mı ettiniz?
Ne güzel söylemiş
“Bir yalancı herkesi yalancı; bir hırsız herkesi hırsız; bir onursuz herkesi onursuz ve bir salih herkesi salih bilirmiş.”
Ne güzel söylemiş Mevlana; “Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendisi gibi bilir.”